İçinde üs olan 5 harfli 39 kelime var. İçerisinde ÜS bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında üs olan kelimeler listesine ya da Sonu üs ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
S Ü Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
SÜ, ÜS
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KİLÜS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bağırsaktan gelen, içinde yağ damlacıkları bulunan ak kan
-
[isim]
Bağırsaktan gelen, içinde yağ damlacıkları bulunan ak kan
- KÜSKÜ
-
-
[isim]
Taşa veya duvara delik açmak için kullanılan uzun, ağır ve bir ucu sivri demir
-
Taş kaldırmakta kullanılan uzun demir çubuk veya basit, ağaçtan kaldıraç
- "Taşı tekrar yerine koymazsak balta ve küskü ile onu kaldırır, aşağı yuvarlarız." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Taşa veya duvara delik açmak için kullanılan uzun, ağır ve bir ucu sivri demir
- FETÜS
-
-
[isim]
Embriyonun gelişimini büyük ölçüde tamamladığı, bütün organ taslaklarının oluştuğu üçüncü aydan doğuma kadarki durumu
-
[isim]
Embriyonun gelişimini büyük ölçüde tamamladığı, bütün organ taslaklarının oluştuğu üçüncü aydan doğuma kadarki durumu
- PESÜS
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
İçinde yağ yakılan toprak kandil
-
[isim]
İçinde yağ yakılan toprak kandil
- ÜSTAT
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Bilim veya sanat alanında üstün bilgisi ve yeteneği olan kimse
- "Koca üstat hemen rasttan bestelediği bir şarkıyı mırıldanmaya başladı." (Aka Gündüz)
-
[ünlem]
Genellikle erkekler arasında senli benli konuşmada kullanılan bir seslenme sözü
- "Üstat! Nasılsınız?"
-
[isim]
Bilim veya sanat alanında üstün bilgisi ve yeteneği olan kimse
- KÜSPE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Hayvan yemi, yakacak ve gübre olarak kullanılan, yağı veya suyu çıkarılmış her türlü yağlı tohum ve bitki artığı
- "O gövdeleri küspe terleri döken ve dallarından mis kokulu ballar akan yemiş ağaçlarıyla..." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Özü alınmış meyvelerin kalan bölümü
-
[isim]
Hayvan yemi, yakacak ve gübre olarak kullanılan, yağı veya suyu çıkarılmış her türlü yağlı tohum ve bitki artığı
- RÜSVA
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Ayıplanacak durumda olan, rezil
-
[sıfat]
Ayıplanacak durumda olan, rezil
- ÜSTÜN
-
-
[sıfat]
Benzerlerine göre daha yüksek bir düzeyde olan, onları geride bırakan
- "Zekâsının işlek, hatasız ve çok üstün olduğunu bir daha anlıyorum." (Refik Halit Karay)
- "Aşk, hayatın bütün zevklerine üstün gelen ruhani bir varlıktır." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Birine veya bir şeye göre nitelik bakımından daha yüksek, daha elverişli olan, faik
- "Aliço'nun bir gömlek üstün olduğu iyice belirlenmiştir." (Salâh Birsel)
-
[sıfat]
Benzerlerine göre daha yüksek bir düzeyde olan, onları geride bırakan
- TİMÜS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Göğüs kemiği arkasında bulunan iç salgı bezi, özden
-
[isim]
Göğüs kemiği arkasında bulunan iç salgı bezi, özden
- YÜSRÜ
-
-
[isim]
Bazı ince işlerin yapımında kullanılan siyah bir ağaç ve bu ağacın kökü
-
[sıfat]
Bu kökten yapılmış olan
- "Yüsrü tespih."
-
[isim]
Bazı ince işlerin yapımında kullanılan siyah bir ağaç ve bu ağacın kökü
- SÜSME
-
-
[isim]
Süsmek işi
-
[isim]
Süsmek işi
- TİFÜS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bitle geçen, ortalama on beş gün süren, vücutta pembe lekelerle beliren, ateşli ve tehlikeli bir hastalık, lekeli humma
-
[isim]
Bitle geçen, ortalama on beş gün süren, vücutta pembe lekelerle beliren, ateşli ve tehlikeli bir hastalık, lekeli humma
- VÜSAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Genişlik
-
Uzam
-
[isim]
Genişlik
- SİNÜS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Organların veya dokuların arasında bulunan boşluklar
-
Trigonometrik bir çember üzerine taşınmış bir yayın ucunun ve bu yaya karşılık olan merkez açısının ordinatı
-
[isim]
Organların veya dokuların arasında bulunan boşluklar
- RÜSUM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Vergiler
-
[isim]
Vergiler
- PÜSÜR
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Bir şeyin can sıkıcı, karışık ayrıntısı veya pürüzü
-
Can sıkıcı, istenmeyen kimse
- "Kendi yetmiyormuş gibi bir de peşine püsür takmış!"
-
[sıfat]
Tembel, kalpazan
-
[sıfat]
Karışık, dolaşık (ip, saç vb.)
-
[sıfat]
Karışık, kusurlu (iş)
-
[isim]
Bir şeyin can sıkıcı, karışık ayrıntısı veya pürüzü
- ÜSTEL
-
-
[sıfat]
Üstü olan
-
[sıfat]
Üstü olan
- KUDÜS
- ...
- SÜSLÜ
-
-
[sıfat]
Süsü olan, süslenmiş, bezenmiş
- "Geniş, süslü karyola köşede duruyordu." (Memduh Şevket Esendal)
-
Süslenmeye, süse çok düşkün olan
- "Süslü bir kadın."
-
[sıfat]
Süsü olan, süslenmiş, bezenmiş
- ÜSERA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Esirler, köleler
- "Bulgarlara esir düşüp fedakâr emirberi Hasan Çavuşun marifetiyle üsera karargâhından firar edişi." (Haldun Taner)
-
[isim]
Esirler, köleler