Başında ge olan 8 harfli 84 kelime var. Ge ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ge olan kelimeler listesine ya da sonu ge ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında ge bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- GENİZSİL
-
-
[sıfat]
Geniz özelliği taşıyan, nazal
-
[sıfat]
Geniz özelliği taşıyan, nazal
- GELİŞKİN
-
-
[sıfat]
Gelişmiş olan, mütekâmil
- "Sorunları ve titreşimleriyle, çok gelişkin bir insan." (Selim İleri)
-
[sıfat]
Gelişmiş olan, mütekâmil
- GERGEDAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Gergedangillerden, sıcak ülkelerde yaşayan, burnunun üstünde bir veya iki boynuzu bulunan, kalın derili, saldırgan bir hayvan (Rhinoceros inducus)
-
[isim]
Gergedangillerden, sıcak ülkelerde yaşayan, burnunun üstünde bir veya iki boynuzu bulunan, kalın derili, saldırgan bir hayvan (Rhinoceros inducus)
- GEÇİRMEK
-
-
[-i]
Geçme işini yaptırmak, geçmesini sağlamak
-
[-e]
Bir şeyi bir yandan öbür yana götürmek
- "Kalanımızı peşine takarak Murat suyunun karşı kıyısına geçirdi." (Kemal Bilbaşar)
-
[-i]
Bir şeyi bir yerden başka yere taşımak, nakletmek
- "Odanın eşyasını öbür odaya geçirmek."
-
[-i]
Tespit etmek, yazmak, kaydetmek
- "Merkez, kadının dosyasına vefat kaydını geçirdi." (Refik Halit Karay)
-
[-i]
Bir şeyi kendisine ayrılmış olan yere yerleştirmek, takmak
- "Yem torbalarını hayvanların boyunlarına geçirdikten sonra arkadaşına sordu." (Osman Cemal Kaygılı)
-
[-i]
Yola çıkan birini uğurlamaya gitmek, selametlemek, teşyi etmek
- "Arkadaşımı geçirmeye gittim."
-
[-i]
Bir süre yaşamak, oturmak, kalmak
- "Kocan için geceyi evden dışarıda geçirmek fırsatını sen kendin temin et." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
[-e]
Giymek, giyinmek
- "Sırtına pembe, kolları tamamen çıplak bir bluz geçirmişti." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[-den]
Bir işi birden çok kişi üzerinde uygulamak
- "Kılıçtan geçirmek. Dayaktan geçirmek."
-
[-i]
Herhangi bir durumu yaşamış olmak
- "Ne yapar ne eder, günde iki üç saatini at üstünde geçirirdi." (Necati Cumalı)
-
Etmek, yapmak
-
[-i]
Hastalık bulaştırmak
- "Nezleyi bana geçirdin."
-
[-le]
Zaman harcamak
- "Benim bu işlerle geçirecek vaktim yok."
-
Bir gereksinimi eldeki imkânla karşılamak
-
[-i]
Geçme işini yaptırmak, geçmesini sağlamak
- GEMLENME
-
-
[isim]
Gemlenmek işi
-
[isim]
Gemlenmek işi
- GEVENLİK
-
-
[isim]
Geveni çok olan yer
-
[isim]
Geveni çok olan yer
- GEVŞEMEK
-
-
[nsz]
Sertlik ve gerginliği bozulmak
- "Kar kalkmış, hava açmış, ayaz gevşemişti." (Aka Gündüz)
-
Çözülmek
- "Boynuna dolanan kolları gevşedi."
-
Yumuşamak, yatışmak, sakinleşmek
- "Poker lafını işitmesin, eli ayağı gevşiyor." (Atilla İlhan)
-
Sevmek, hoşlanmak
-
Para piyasasında değer yitirmek
-
[nsz]
Sertlik ve gerginliği bozulmak
- GEÇERLİK
-
-
[isim]
Yürürlükte olma, değerini sürdürme durumu, revaç
- "Bu para geçerlikten kaldırıldı."
-
Sürümü olma durumu
- "Bu malın geçerliği kalmadı."
-
[isim]
Yürürlükte olma, değerini sürdürme durumu, revaç
- GEOMETRİ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Nokta, çizgi, açı, yüzey ve cisimlerin birbirleriyle ilişkilerini, ölçümlerini, özelliklerini inceleyen matematik dalı, hendese
-
Bu konu ile ilgili olan kitap veya ders
-
[isim]
Nokta, çizgi, açı, yüzey ve cisimlerin birbirleriyle ilişkilerini, ölçümlerini, özelliklerini inceleyen matematik dalı, hendese
- GEÇİNMEK
-
-
[nsz]
Yaşamak için gerekeni sağlamak
- "Muharrem artık yalnız balıkçılıkla geçiniyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Sözün tam anlamıyla bu sayede geçinip gidiyordu." (Murathan Mungan)
-
[-le]
Uzlaşmak, anlaşmak
- "Aman çocuklar, birbirinizle iyi geçinin."
-
Taslamak
- "Şiir güç ya, şair olmak, şair geçinmek o kadar değil." (Nurullah ataç)
-
[-den]
Kendi gereksinimlerini başkalarından sağlamak
- "... sen altmış para verip bir paket tütün almaz, herkesin tabakasından geçinirsin." (Memduh Şevket Esendal)
-
Ölmek
-
[nsz]
Yaşamak için gerekeni sağlamak
- GERGİSİZ
-
-
[sıfat]
Gergisi olmayan
-
[sıfat]
Gergisi olmayan
- GECELERİ
-
-
[zarf]
Gece vaktinde
-
Her gece
- "Geceleri bile düşsüz koyu bir uyku çeker." (Haldun Taner)
-
[zarf]
Gece vaktinde
- GEREKLİK
-
-
[isim]
Gerek olma durumu, lüzum, icap, iktiza
-
[isim]
Gerek olma durumu, lüzum, icap, iktiza
- GEZDİRME
-
-
[isim]
Gezdirmek işi
-
[isim]
Gezdirmek işi
- GEDİLMEK
-
-
[nsz]
Gedik olmak, gedik açılmak
-
Bıçak, keser vb.nin ağızları aşınmak
-
[nsz]
Gedik olmak, gedik açılmak
- GERÇEKÇİ
-
-
[sıfat]
Gerçeği gören ve ona göre davranan veya gerçeğe uygun olarak yapılan, realist
- "Halkçı olduğu kadar gerçekçiydi Atatürk." (Sabahattin Eyuboğlu)
-
Gerçekçilik yanlısı olan, realist
- "Geçmişi geçmişte bırakıp bugüne bakmak daha gerçekçi bir yaklaşımdır." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Gerçeği gören ve ona göre davranan veya gerçeğe uygun olarak yapılan, realist
- GENCECİK
-
-
[sıfat]
Çok genç
- "Bakanlar Kurulu her işi bırakıp gencecik bir şairin yazısı ile uğraşacak." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[sıfat]
Çok genç
- GERÇEKTE
-
-
[zarf]
Aslında, tam anlamıyla, hakikatte
- "Kumpanyanın kurulmasında başı çeken gerçekte, ecnebi bir banka." (Atilla İlhan)
-
[zarf]
Aslında, tam anlamıyla, hakikatte
- GERZEKÇE
- ...
- GERİLMEK
-
-
[nsz]
Germe işi yapılmak, gergin duruma gelmek, belirli bir uzama ile çekilmek
- "Koltuğunda şöyle bir gerilmiş, gülümseyerek yüzüme bakıyordu." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Gergin bir biçimde açılmak
- "Gülmek istedim, dudaklarım titreyip gerildi." (Aka Gündüz)
-
Kasılmak
-
Kızmak, öfkelenmek, sinirlenmek
-
İlişki ve davranış bozulacak duruma gelmek
-
[nsz]
Germe işi yapılmak, gergin duruma gelmek, belirli bir uzama ile çekilmek