Başında emek olan 11 kelime var. Emek ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde emek olan kelimeler listesine ya da sonu emek ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında emek bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
EMEKSİZLİK, EMEKTARLIK
EMEKÇİLİK, EMEKLEMEK, EMEKLİLİK
EMEKLEME
EMEKSİZ, EMEKTAR
EMEKÇİ, EMEKLİ
EMEK
E E K M Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
4 Harfli Kelimeler
EKME, EMEK, KEME, MEKE
3 Harfli Kelimeler
EKE, KEM
2 Harfli Kelimeler
EK, EM, KE, ME
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- EMEKTARLIK
-
-
[isim]
Emektar olma durumu
-
[isim]
Emektar olma durumu
- EMEKSİZLİK
- ...
- EMEKLİLİK
-
-
[isim]
Emekli olma durumu, tekaütlük
- "Büyükelçi emekliliğe ilkin kolay adapte olamamıştır." (Haldun Taner)
-
[isim]
Emekli olma durumu, tekaütlük
- EMEKÇİLİK
-
-
[isim]
Emekçi olma durumu
-
[isim]
Emekçi olma durumu
- EMEKLEMEK
-
-
[nsz]
Dizler ve eller üzerinde yürümek
-
Bir işe yeni başlarken deneyimsizlikten ötürü acemilik geçirmek
-
[nsz]
Dizler ve eller üzerinde yürümek
- EMEKLEME
-
-
[isim]
Emeklemek işi
-
[isim]
Emeklemek işi
- EMEKSİZ
-
-
[sıfat]
Emek harcanmadan elde edilen, kolay, zahmetsiz
-
[sıfat]
Emek harcanmadan elde edilen, kolay, zahmetsiz
- EMEKTAR
-
Kelime Kökeni : Türkçe
-
[sıfat]
Bir görevde uzun süre kalıp o işe emeği geçmiş olan (kimse)
- "Raşit çocuk, emektar hizmetçimiz ve sütannemin oğluydu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Çok kullanılmış, eski
- "Emektar makinenin tozlarını silip masaya yerleşmeye karar verdim." (Çetin Altan)
-
[sıfat]
Bir görevde uzun süre kalıp o işe emeği geçmiş olan (kimse)
- EMEKÇİ
-
-
[isim]
Geçimini yaptığı işlerle sağlayan kimse, amele
- "Çocukluğundan başlayarak emekçilerle, sokaktakilerle düşüp kalkmıştı." (Haldun Taner)
-
Geçimini, emeğini sermayeciye satarak sağlayan kimse, proleter
- "Bildiği veya öğrendiği, asıl çalışmalarını emekçilerin arasında değil, orduda yapmayı sevdikleri idi." (Tarık Buğra)
-
[isim]
Geçimini yaptığı işlerle sağlayan kimse, amele
- EMEKLİ
-
-
[sıfat]
Emek harcanarak elde edilen, zor, zahmetli
- "Emekli olduğuna hayıflandığı kadar babasının ölüşüne de o kadar hayıflanıyor." (Haldun Taner)
- "Size bir fenalık edebilir, sizi işinizden attırır, vekâlet emrine alır, vakitsiz emekliye çıkartabilir." (Haldun Taner)
- "Kafaları dazlaklaşmış, emekliye çıktıktan sonra adam kıtlığında gene işe alınmış." (Memduh Şevket Esendal)
-
Belirli bir süre çalıştıktan sonra kanunlar gereği işi ile ilgisi kesilerek kendisine aylık bağlanmış olan (kimse)
- "Buraya gelenler hep asker emeklileridir." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Emek harcanarak elde edilen, zor, zahmetli
- EMEK
-
-
[isim]
Bir işin yapılması için harcanan beden ve kafa gücü
- "Ücret emeğin karşılığıdır." (Anayasa)
- "Dirsek çürütüp emek verdiği kitapları, can vermeden can bulunamayacağını ona hiç söylememişti." (Samiha Ayverdi)
-
Uzun ve yorucu, özenli çalışma
- "Bir darbe benim bütün o uzun emeklerimi sıfıra indirir." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
İnsanın bilinçli olarak belli bir amaca ulaşmak için giriştiği hem doğal ve toplumsal çerçevesini hem de kendisini değiştiren çalışma süreci
-
[isim]
Bir işin yapılması için harcanan beden ve kafa gücü