Başında bel olan 8 harfli 30 kelime var. Bel ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde bel olan kelimeler listesine ya da sonu bel ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.

Karmaşık harflerden başında bel bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

B E L Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

3 Harfli Kelimeler

BEL, LEB

2 Harfli Kelimeler

BE, EL, LE

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

BELLEYİŞ

  1. [isim] Belleme işi veya biçimi

BELLİLİK

  1. [isim] Belli olma durumu, bedahet, muayyeniyet

BELENMEK

  1. [-e] Kundaklanmak
    • "Çocuk olsam beleklere belensem." (Âşık Veysel)
  2. Bulanmak, bulaşmak, örtülmek
    • "Ben yere yığılıp kafam kanlara belenince..." (Refik Erduran)

BELLİSİZ

  1. [sıfat] Belli olmayan, bilinemeyen
    • "Ne kumaştan olduğu bellisiz murdar birer entari..." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)

BELGİSİZ

  1. [sıfat] Belirsiz

BELETMEK

  1. [-i] Kundaklatmak

BELEŞTEN

  1. [zarf] Emek vermeden, karşılıksız
    • "Para olduğu vakit karşıki İsmail'in kahvesine gidersin, olmadığı vakit buraya gelir, kahveyi hep beleşten içersin." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)

BELERMEK

  1. [nsz] Göz, akı iyice belirecek biçimde açılmak
    • "Gözleri belerdi."

BELEDİYE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] İl, ilçe, kasaba, belde vb. yerleşim merkezlerinde temizlik, aydınlatma, su, toplu taşıma ve esnafın denetimi gibi kamu hizmetlerine bakan, başkanı ve üyeleri halk tarafından seçilen, tüzel kişiliği olan örgüt, şehremaneti
  2. Bu örgütün bulunduğu bina
    • "Daha belediyeyi dönmüş dönmemiştim ki beynimden vurulmuşa döndüm." (Tarık Dursun K)

BELLEMEK

  1. [nsz] Öğrenip akılda tutmak
    • "Kasım lodosla girdi mi kış yumuşak olur diye bellemiş atalarımız." (Haldun Taner)
  2. Sanmak
    • "Yumuşak, sabırlı, şefkatli bir insan bellemişsin." (Haldun Taner)

BELGELİK

  1. [isim] Belge ve yazıların saklandığı yer, arşiv
    • "Belgelik müdürü."
  2. [sıfat] Belge almayı hak eden

BELGESEL

  1. [sıfat] Belge niteliği taşıyan, dokümanter
    • "Televizyon spikeri bu belgesel yayın boyunca hayli vaaz verdi." (Haldun Taner)
  2. [isim] Belge niteliği taşıyan film veya televizyon programı

BELMOPAN
...
BELİRTEÇ

  1. [isim] Zarf
  2. Ayıraç

BELİRGİN

  1. [sıfat] Belirmiş durumda olan, göze çarpan, besbelli, açık, bariz, sarih
    • "Hüzünlü bakışlarının daha belirgin hâle getirdiği iri, siyah, ceylan gözleriyle ... alımlı da sayılabilirdi." (Erhan Bener)

BELİRMEK

  1. [nsz] Önce belli veya görünür olmayan bir şey ortaya çıkmak, tezahür etmek
    • "Karanlıkların ardından birçok adamlar belirerek acayip birtakım eşyalar taşıyor." (Refik Halit Karay)
  2. Bir düşünce veya durum kesin bir biçim almak, tebellür etmek
    • "Kafasında günden güne çeşitli düşünceler, çeşitli kaygılar beliriyordu." (Orhan Hançerlioğlu)
  3. İyice görünür ve anlaşılır bir durum almak, tebarüz etmek
    • "O kibar cemiyete nasıl bir elbise ile gireceğini düşündü, manzara gözünün önünde belirdi." (Refik Halit Karay)

BELİRSİZ

  1. [sıfat] Belirli olmayan, belgisiz, gayrimuayyen
    • "Tatlı ve mahmur bakışlı gözlerini belirsiz bir noktaya dikti." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. Niteliği hakkında tam bir bilgi edinilemeyen, müphem
    • "Bir ayağın yerlere sürtünmesinden çıkan, silik ve belirsiz sesi işitti." (Peyami Safa)
  3. Bilinmeyen, meçhul
    • "Ne olduğu belirsiz."

BELLETEN

  1. [isim] Bilim kurumlarının çalışmaları ile ilgili yazı ve haberlerin yayımlandığı dergi

BELLENME

  1. [isim] Bellenmek (I) işi

BELLETME

  1. [isim] Belletmek işi

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü