Başında ağız olan 15 kelime var. Ağız ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ağız olan kelimeler listesine ya da sonu ağız ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında ağız bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
AĞIZLIKÇILIK
AĞIZLAŞMAK, AĞIZSIZLIK
AĞIZLAMAK, AĞIZLAŞMA, AĞIZLIKÇI
AĞIZLAMA
AĞIZCIL, AĞIZDAN, AĞIZLIK, AĞIZOTU, AĞIZSIL, AĞIZSIZ
AĞIZLI
AĞIZ
A I Z Ğ Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
4 Harfli Kelimeler
AĞIZ
3 Harfli Kelimeler
AĞI, AZI, ZAĞ
2 Harfli Kelimeler
AĞ, AZ
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- AĞIZLIKÇILIK
-
-
[isim]
Ağızlıkçı olma durumu
-
[isim]
Ağızlıkçı olma durumu
- AĞIZLAŞMAK
-
-
[nsz]
İki kan damarı birbiri içine açılmak
-
[nsz]
İki kan damarı birbiri içine açılmak
- AĞIZSIZLIK
- ...
- AĞIZLAŞMA
-
-
[isim]
Ağızlaşmak işi veya durumu
-
[isim]
Ağızlaşmak işi veya durumu
- AĞIZLIKÇI
-
-
[isim]
Ağızlık yapan veya satan kimse
-
[isim]
Ağızlık yapan veya satan kimse
- AĞIZLAMAK
-
-
[-i]
Bir boğazın veya bir limanın ağzını ortalamak
-
Bir parçayı yuvasına geçirmek için önce yuvanın ağzını ayarlamak
-
Bir işi kolaylamak
-
[-i]
Bir boğazın veya bir limanın ağzını ortalamak
- AĞIZLAMA
-
-
[isim]
Ağızlamak işi
-
[isim]
Ağızlamak işi
- AĞIZSIZ
-
-
[sıfat]
Ağzı olmayan
-
Yumuşak huylu, sessiz
-
[sıfat]
Ağzı olmayan
- AĞIZSIL
-
-
[sıfat]
Ağızla ilgili
-
[sıfat]
Ağızla ilgili
- AĞIZDAN
-
-
[zarf]
Sözlü olarak
- "Siyasi malumatları hep ağızdan kapma, kulak dolgunluğu şeylerdir." (Ömer Seyfettin)
-
[zarf]
Sözlü olarak
- AĞIZCIL
-
-
[sıfat]
Ağızla ilgili olan, oral
-
[sıfat]
Ağızla ilgili olan, oral
- AĞIZOTU
-
-
[isim]
Topları ateşlemek için falyaya konulan ve barutun patlamasına sebep olan madde
-
[isim]
Topları ateşlemek için falyaya konulan ve barutun patlamasına sebep olan madde
- AĞIZLIK
-
-
[isim]
Bir ucuna sigara takılan, öbür ucundan nefes çekilen çubuk biçimindeki araç
- "Kiraz, bilir miydi ki günün birinde tütün diye bir ot çıkacak ve insanlar bunu içmek için dallarını kesip kesip ağızlık yapacak?" (Refik Halit Karay)
-
Nefesli çalgılarda ağza gelen yer
-
Yemiş küfelerinin üzerine yapraklı dallarla yapılan kapak
-
Kuyu bileziği
-
Su tesisatında su alıp vermeye yarayan vanalı uç
-
Hayvanın ısırmasına, zararlı bir şey yemesine engel olmak için ağzına takılan tel, deri vb. kafes
-
Dokumacılıkta çözgünün açılıp kapandığı ve içinde mekiğin geçtiği yer
-
Telefon vb. cihazlarda ağza yaklaştırılan bölüm
-
Bir şeyin başladığı yer
-
Huni
-
[isim]
Bir ucuna sigara takılan, öbür ucundan nefes çekilen çubuk biçimindeki araç
- AĞIZLI
-
-
[sıfat]
Ağzı herhangi bir biçimde olan
- "Dar ağızlı vazo."
-
[sıfat]
Ağzı herhangi bir biçimde olan
- AĞIZ
-
-
[isim]
Yüzde, avurtlarla iki çene arasında, ses çıkarmaya, soluk alıp vermeye ve besinleri içine almaya yarayan boşluk
- "Yusuf Efendi biçareye ağız açtırmıyordu."
- "Gelgelelim Akif, Berlin'e gidip de oradaki kahveleri gördüğü vakit ağız değiştirmek zorunda kalır." (Salâh Birsel)
- "Kolonya dökmekten, şeker tutmaktan, iyi gözükeceğim diye ağız etmekten yoruldu." (Lâtife Tekin)
- "Ben nasıl ağız kullanıyorsam sen de o yolda konuş."
-
Bu boşluğun dudakları çevrelediği bölümü
- "Küçük bir ağız."
- "Aman efendim, bendenize bir ağız açtılar, donakalmışım." (Memduh Şevket Esendal)
- "Çok şükür, ağzı laf yapandan çok, eli işe yatkın aydınlara muhtaç olduğumuzu, anlar gibiyiz." (Atilla İlhan)
- "Hey zavallı balık, diyor, ağzın var dilin yok" (Sait Faik Abasıyanık)
-
Kapların veya içi boş şeylerin açık tarafı
- "Ağızları kopmuş bir çay takımının arasına gizlenmiş, koyu renkli bir cildi oradan alarak bana uzattı." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Bir akarsuyun denize veya göle döküldüğü yer, munsap
- "Çay ağzı."
-
Koy, körfez, liman, yol vb. yerlerin açık yanı
- "Körfezin ağzı. Yol ağzında."
-
Birkaç yolun birbirine kavuştuğu yer, kavşak
-
Kesici aletlerin keskin tarafı
- "Çelik ağızlı, küçük gül makasını kâğıdından çıkardı." (Refik Halit Karay)
-
Bir dilin sınırları içinde, bölgelere ve sınıflara göre değişen söyleyiş özelliği
- "Anlaşılmaz, garip köylü ağızlarıyla konuşuluyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Üslup, ifade özelliği
- "Ertesi günü bazı gazeteler bu haberin bir noktasını yarı resmî bir ağızla tekzip ettiler." (Tarık Buğra)
-
Uç, kenar
- "Topun ağzında. Uçurumun ağzında."
-
Birini yanıltmak, kandırmak amacıyla dolambaçlı birtakım sözler söyleme özelliği
-
Bir bölge ezgilerinde görülen özelliklerin tümü
-
[isim]
Yüzde, avurtlarla iki çene arasında, ses çıkarmaya, soluk alıp vermeye ve besinleri içine almaya yarayan boşluk