Başında çe olan 5 harfli 49 kelime var. Çe ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde çe olan kelimeler listesine ya da sonu çe ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında çe bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ÇECİK
-
-
[isim]
Madenî kulp, halka, çivi
-
[isim]
Madenî kulp, halka, çivi
- ÇETEN
- ...
- ÇEVRİ
-
-
[isim]
Bir söz veya davranışı görünür anlamından başka bir anlamda kabul etme, tevil
-
Girdap
- "Hava çevrisi şiddetli olduğundan ağaçları söker, yapıları yıkar."
-
[isim]
Bir söz veya davranışı görünür anlamından başka bir anlamda kabul etme, tevil
- ÇEVRE
-
-
[isim]
Bir şeyin yakını, dolayı, etraf
- "Büyük kentlerin çevreleri gecekondularla sarılmıştır." (Oktay Rifat)
-
Kişinin içinde bulunduğu toplumu oluşturan ortam
- "Her girdiği çevreye kişiliği ile birlikte olgun ve asil bir huzur havası getirirdi." (Haldun Taner)
-
Sırma işlemeli mendil
- "Geçen gün sandığı karıştırırken elime işlemeli çevreler geçti." (Mahmut Yesari)
-
Aynı konu ile ilgisi bulunan kimselerin tümü, muhit
- "Siyasi çevreler. Sanat çevresi."
-
Bir kimse ile ilişkisi bulunanlar, muhit
- "Babanın ve çevresinin var güçleri ile destekledikleri düşünülebilir." (Haldun Taner)
-
Bir birimden önce veya sonra gelen aynı türden birimlerin tümü, bunların oluşturduğu küçük grup, kontekst
-
Düzlem üzerindeki bir şekli sınırlayan çizgi
-
Hayatın gelişmesinde etkili olan doğal, toplumsal, kültürel dış faktörlerin bütünlüğü
-
[isim]
Bir şeyin yakını, dolayı, etraf
- ÇEŞNİ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Yiyeceğin ve içeceğin tadı, tadımlık
- "Çeşni olsun diye..."
- "Varlığa yepyeni bir çeşni katan yepyeni bir ulus yaratacağım sizden." (Turan Oflazoğlu)
-
Özellik
- "Böyle samimi konuşmalarda sözlerimden hiç eksik etmediğim latife çeşnisini temin için 'burada kalmak için hatta üste biraz para da vermeye razıyım' diye ilave edecektim." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Yiyeceğin ve içeceğin tadı, tadımlık
- ÇEKYA
- ...
- ÇEPEL
-
-
[isim]
Kir, bulaşık, çamur, pislik
-
Ürüne karışmış yabancı madde
- "Üzümün çepelini ayıkladı."
-
Çalı çırpı
-
Bozuk, kapalı, yağmurlu hava
- "Şu saatte kar yağıyordur, daha fenası hava çepeldir, sokaklar çamurludur." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Kir, bulaşık, çamur, pislik
- ÇEKİM
-
-
[isim]
Çekme işi
-
Fiillerin çeşitli zaman, kişi ve kiplere, adların da ad durumlarına göre uğradıkları değişiklikler, tasrif
-
Herhangi bir cismin, başka bir cismi kendine doğru çekme gücü, cazibe
- "Güneş çekimi. Yer çekimi. Mıknatıs çekimi."
-
Alıcının sürekli olarak çalıştırılmasıyla elde edilen film parçası, plan
-
[isim]
Çekme işi
- ÇEKİÇ
-
-
[isim]
Çivi çakma, madenleri dövme vb. işlerde kullanılan saplı bir el aleti
-
Yaklaşık 1,20 m uzunluğundaki madenî tele bağlı ve ağırlığı 7,257 kg olan gülle
-
[isim]
Çivi çakma, madenleri dövme vb. işlerde kullanılan saplı bir el aleti
- ÇEHRE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Yüz (II)
- "Ben şimdi o güzel çehreden başka / Ne bir yüz düşünür ne hatırlarım." (Ncmettin Halil Onan)
- "Benimle yalnız kalınca yine bir nöbet ağlayıp sızlayacaklarını hissettiğim için çatkın bir çehre almıştım." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Bir şeyim yok, asabım bozuk diye cevap veriyor, çehre ediyordu." (Refik Halit Karay)
- "İhtiyarın çehresi fena hâlde bozulmuştu." (Ömer Seyfettin)
-
Görünüş
-
Kimlik
- "Şehrin etnik çehresi de bizim için az çok meçhuldür." (Ahmet Hamdi Tanpınar)
-
Somurtkanlık
-
[isim]
Yüz (II)
- ÇELEK
-
-
[isim]
Boynuzu kırık veya eğri hayvan
-
[isim]
Boynuzu kırık veya eğri hayvan
- ÇEPEZ
-
-
[isim]
Bozuk ipek kozası
-
[isim]
Bozuk ipek kozası
- ÇEÇEN
- ...
- ÇENGİ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Çalgı eşliğinde oynamayı meslek edinmiş kadın
- "Eski Galata'dan artakalmış çengiler zilzurna dağılıyorlar." (Atilla İlhan)
-
[isim]
Çalgı eşliğinde oynamayı meslek edinmiş kadın
- ÇEPER
-
-
[isim]
Çit
- "Sıra sıra çeperler / Çepere su serperler / Irak yoldan geleni / Terli terli öperler." (Halk türküsü)
-
Ahlaksız, huysuz, geçimsiz kimse
-
Bağ çubuğu, çalı çırpı
-
Sebze bahçesi
-
Zar
-
[isim]
Çit
- ÇELME
-
-
[isim]
Çelmek işi
- "Bir keresinde de karısı şişman kocasına ustalıkla bir çelme attı." (Haldun Taner)
-
Birini yere düşürmek için ayağının önüne ayak uzatma
- "Bir itişme, bir bakışma, bir yanındakine çelme vurup öne geçme yarışıdır gidiyordu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Herkesin birbirine çamur attığı, çelme taktığı, birbirinin gözünü oyduğu bu dünyada..." (Haldun Taner)
-
Arkadan hafifçe bağlanan baş örtüsü
-
[isim]
Çelmek işi
- ÇEKEL
-
-
[isim]
Küçük çapa
-
Üvendirenin alt ucunda bulunan, pulluğa yapışan toprağı ayırmaya yarayan demir bölüm
-
[isim]
Küçük çapa
- ÇENEK
-
-
[isim]
Tohumda embriyoyu kaplayan etli bölüm
- "Bakla, fasulye gibi bitkilerin tohumlarında ikişer çenek bulunur."
-
Kuşların gagasını oluşturan alt ve üst bölümlerden her biri
-
Böceklerde ağzın iki yanında bulunan parçalayıcı sert organ
-
[isim]
Tohumda embriyoyu kaplayan etli bölüm
- ÇEPNİ
- ...
- ÇELLO
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Viyolonsel
-
[isim]
Viyolonsel