Başında çe olan 5 harfli 49 kelime var. Çe ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde çe olan kelimeler listesine ya da sonu çe ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında çe bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ÇEKEL
-
-
[isim]
Küçük çapa
-
Üvendirenin alt ucunda bulunan, pulluğa yapışan toprağı ayırmaya yarayan demir bölüm
-
[isim]
Küçük çapa
- ÇEREZ
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Asıl yemekten sayılmayan, peynir, zeytin vb. yiyecekler
-
Yemek dışında yenilen yaş veya kuru yemiş vb. şeyler
- "Çorba, file, keklik, balık, biraz çerez, bir iki biradan sonra hesabımı sordum." (Ahmet Rasim)
-
[isim]
Asıl yemekten sayılmayan, peynir, zeytin vb. yiyecekler
- ÇEKİM
-
-
[isim]
Çekme işi
-
Fiillerin çeşitli zaman, kişi ve kiplere, adların da ad durumlarına göre uğradıkları değişiklikler, tasrif
-
Herhangi bir cismin, başka bir cismi kendine doğru çekme gücü, cazibe
- "Güneş çekimi. Yer çekimi. Mıknatıs çekimi."
-
Alıcının sürekli olarak çalıştırılmasıyla elde edilen film parçası, plan
-
[isim]
Çekme işi
- ÇEVRE
-
-
[isim]
Bir şeyin yakını, dolayı, etraf
- "Büyük kentlerin çevreleri gecekondularla sarılmıştır." (Oktay Rifat)
-
Kişinin içinde bulunduğu toplumu oluşturan ortam
- "Her girdiği çevreye kişiliği ile birlikte olgun ve asil bir huzur havası getirirdi." (Haldun Taner)
-
Sırma işlemeli mendil
- "Geçen gün sandığı karıştırırken elime işlemeli çevreler geçti." (Mahmut Yesari)
-
Aynı konu ile ilgisi bulunan kimselerin tümü, muhit
- "Siyasi çevreler. Sanat çevresi."
-
Bir kimse ile ilişkisi bulunanlar, muhit
- "Babanın ve çevresinin var güçleri ile destekledikleri düşünülebilir." (Haldun Taner)
-
Bir birimden önce veya sonra gelen aynı türden birimlerin tümü, bunların oluşturduğu küçük grup, kontekst
-
Düzlem üzerindeki bir şekli sınırlayan çizgi
-
Hayatın gelişmesinde etkili olan doğal, toplumsal, kültürel dış faktörlerin bütünlüğü
-
[isim]
Bir şeyin yakını, dolayı, etraf
- ÇEMÇE
-
-
[isim]
Çömçe
-
[isim]
Çömçe
- ÇEKÇE
- ...
- ÇEŞME
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Genellikle yol kenarlarında herkesin yararlanması için yapılan, borularla gelen suyun bir oluktan veya musluktan aktığı, yalaklı su hazinesi veya yapısı, pınar
-
[isim]
Genellikle yol kenarlarında herkesin yararlanması için yapılan, borularla gelen suyun bir oluktan veya musluktan aktığı, yalaklı su hazinesi veya yapısı, pınar
- ÇEPER
-
-
[isim]
Çit
- "Sıra sıra çeperler / Çepere su serperler / Irak yoldan geleni / Terli terli öperler." (Halk türküsü)
-
Ahlaksız, huysuz, geçimsiz kimse
-
Bağ çubuğu, çalı çırpı
-
Sebze bahçesi
-
Zar
-
[isim]
Çit
- ÇELLO
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Viyolonsel
-
[isim]
Viyolonsel
- ÇEŞNİ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Yiyeceğin ve içeceğin tadı, tadımlık
- "Çeşni olsun diye..."
- "Varlığa yepyeni bir çeşni katan yepyeni bir ulus yaratacağım sizden." (Turan Oflazoğlu)
-
Özellik
- "Böyle samimi konuşmalarda sözlerimden hiç eksik etmediğim latife çeşnisini temin için 'burada kalmak için hatta üste biraz para da vermeye razıyım' diye ilave edecektim." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Yiyeceğin ve içeceğin tadı, tadımlık
- ÇEKEK
-
-
[isim]
Kayık, mavna ve küçük gemilerin karaya çekildikleri yer
- "Kıyıdaki kayık çekekleri yıktırıldı."
-
[isim]
Kayık, mavna ve küçük gemilerin karaya çekildikleri yer
- ÇELİM
-
-
[isim]
Güç, kuvvet
-
[isim]
Güç, kuvvet
- ÇECİK
-
-
[isim]
Madenî kulp, halka, çivi
-
[isim]
Madenî kulp, halka, çivi
- ÇERAĞ
- ...
- ÇEKEM
-
-
[isim]
Yeşil yapraklı, dikensi, ateşe atıldığında çatırdayarak yanan bir bitki
-
[isim]
Yeşil yapraklı, dikensi, ateşe atıldığında çatırdayarak yanan bir bitki
- ÇERÇİ
-
-
[isim]
Köy, pazar vb. yerlerde dolaşarak ufak tefek tuhafiye eşyası satan kimse
-
Bazı bölgelerde tuhafiyeci
-
[isim]
Köy, pazar vb. yerlerde dolaşarak ufak tefek tuhafiye eşyası satan kimse
- ÇEÇEN
- ...
- ÇEVİK
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Kolaylık ve çabuklukla davranan, tetik, atik
- "Sofrada Atatürk'ün pek kuvvetli ve çevik birkaç arkadaşı vardı." (Falih Rıfkı Atay)
-
[sıfat]
Kolaylık ve çabuklukla davranan, tetik, atik
- ÇEKME
-
-
[isim]
Çekmek işi
- "Siyah kehribar tespihini çekmeye başladı." (Cahit Uçuk)
-
Çekmece
- "Sonra çekmesinden pembe bir dosya çıkarıp önüne sürdü." (Haldun Taner)
-
Yüksekteki ince dalları çekip kesmeye yarar, ay biçiminde, uzun saplı, ağzı tırtıklı bıçak
-
Parmak veya mızrapla çalınan çalgı
-
Ağacın yapısındaki nem oranının azalması sonucu boyutlarının küçülmesi
-
İş yaparken giyilen bir tür şalvar
-
[sıfat]
Çekilerek giyilen veya kullanılan
- "Erkekleri yandan lastikli çekme fotinden başkasını bilmiyorlardı." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Düzgün biçimli
- "Çekme burun."
-
Vücut bölümlerinin bükücü kas gücü ile bir direnci kendisine yaklaştırması
-
[isim]
Çekmek işi
- ÇELME
-
-
[isim]
Çelmek işi
- "Bir keresinde de karısı şişman kocasına ustalıkla bir çelme attı." (Haldun Taner)
-
Birini yere düşürmek için ayağının önüne ayak uzatma
- "Bir itişme, bir bakışma, bir yanındakine çelme vurup öne geçme yarışıdır gidiyordu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Herkesin birbirine çamur attığı, çelme taktığı, birbirinin gözünü oyduğu bu dünyada..." (Haldun Taner)
-
Arkadan hafifçe bağlanan baş örtüsü
-
[isim]
Çelmek işi