Başında çe olan 5 harfli 49 kelime var. Çe ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde çe olan kelimeler listesine ya da sonu çe ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında çe bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ÇEVRİ
-
-
[isim]
Bir söz veya davranışı görünür anlamından başka bir anlamda kabul etme, tevil
-
Girdap
- "Hava çevrisi şiddetli olduğundan ağaçları söker, yapıları yıkar."
-
[isim]
Bir söz veya davranışı görünür anlamından başka bir anlamda kabul etme, tevil
- ÇEKİÇ
-
-
[isim]
Çivi çakma, madenleri dövme vb. işlerde kullanılan saplı bir el aleti
-
Yaklaşık 1,20 m uzunluğundaki madenî tele bağlı ve ağırlığı 7,257 kg olan gülle
-
[isim]
Çivi çakma, madenleri dövme vb. işlerde kullanılan saplı bir el aleti
- ÇERÇİ
-
-
[isim]
Köy, pazar vb. yerlerde dolaşarak ufak tefek tuhafiye eşyası satan kimse
-
Bazı bölgelerde tuhafiyeci
-
[isim]
Köy, pazar vb. yerlerde dolaşarak ufak tefek tuhafiye eşyası satan kimse
- ÇEHRE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Yüz (II)
- "Ben şimdi o güzel çehreden başka / Ne bir yüz düşünür ne hatırlarım." (Ncmettin Halil Onan)
- "Benimle yalnız kalınca yine bir nöbet ağlayıp sızlayacaklarını hissettiğim için çatkın bir çehre almıştım." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Bir şeyim yok, asabım bozuk diye cevap veriyor, çehre ediyordu." (Refik Halit Karay)
- "İhtiyarın çehresi fena hâlde bozulmuştu." (Ömer Seyfettin)
-
Görünüş
-
Kimlik
- "Şehrin etnik çehresi de bizim için az çok meçhuldür." (Ahmet Hamdi Tanpınar)
-
Somurtkanlık
-
[isim]
Yüz (II)
- ÇELİM
-
-
[isim]
Güç, kuvvet
-
[isim]
Güç, kuvvet
- ÇEKÜL
-
-
[isim]
Ucuna küçük bir ağırlık bağlanmış iple oluşturulan, yer çekiminin doğrultusunu belirtmek için sarkıtılarak kullanılan bir araç, şakul
-
[isim]
Ucuna küçük bir ağırlık bağlanmış iple oluşturulan, yer çekiminin doğrultusunu belirtmek için sarkıtılarak kullanılan bir araç, şakul
- ÇEPNİ
- ...
- ÇELEN
-
-
[isim]
Ev saçağı
-
[isim]
Ev saçağı
- ÇEREZ
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Asıl yemekten sayılmayan, peynir, zeytin vb. yiyecekler
-
Yemek dışında yenilen yaş veya kuru yemiş vb. şeyler
- "Çorba, file, keklik, balık, biraz çerez, bir iki biradan sonra hesabımı sordum." (Ahmet Rasim)
-
[isim]
Asıl yemekten sayılmayan, peynir, zeytin vb. yiyecekler
- ÇEPER
-
-
[isim]
Çit
- "Sıra sıra çeperler / Çepere su serperler / Irak yoldan geleni / Terli terli öperler." (Halk türküsü)
-
Ahlaksız, huysuz, geçimsiz kimse
-
Bağ çubuğu, çalı çırpı
-
Sebze bahçesi
-
Zar
-
[isim]
Çit
- ÇEMEN
-
-
[isim]
Maydanozgillerden, kimyon türü bir bitki (Cuminum cyminum)
-
Bu bitkinin kokulu tohumu
-
Bu tohumu un durumuna getirip sarımsak, kırmızıbiberle karıştırarak yapılan, genellikle pastırma üzerine sürülen macun
-
[isim]
Maydanozgillerden, kimyon türü bir bitki (Cuminum cyminum)
- ÇEMİÇ
-
Kelime Kökeni : Ermenice
-
[isim]
Dut veya üzüm kurusu
-
[isim]
Dut veya üzüm kurusu
- ÇEMÇE
-
-
[isim]
Çömçe
-
[isim]
Çömçe
- ÇEPİN
-
-
[isim]
Bahçelerde kullanılan küçük çapa
-
[isim]
Bahçelerde kullanılan küçük çapa
- ÇELİK
-
-
[isim]
Su verilerek çok sert ve esnek bir duruma getirilebilen, birleşiminde az miktarda karbon bulunan demir ve karbon alaşımı, polat
- "Süngülerini çelikten birer parmak gibi göğe kaldırmışlar." (Ruşen Eşref Ünaydın)
- "Çelik ve demir vücuduyla hassas bir sporcuya benziyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[sıfat]
Bu alaşımdan yapılmış
- "Tavandaki abajursuz, çelik elektrik lambasını yakmış okuyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Su verilerek çok sert ve esnek bir duruma getirilebilen, birleşiminde az miktarda karbon bulunan demir ve karbon alaşımı, polat
- ÇEŞİT
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Aynı türden olan şeylerin bazı özelliklerle ayrılan öbeklerinden her biri, tür, nev
- "Her çeşit insanı kavrayacak bir sunuş tarzı vardı." (Haldun Taner)
-
Canlıların bölümlenmesinde, bireylerden oluşan, türden daha küçük birlik
-
[sıfat]
Türlü
- "Bu camilerin her biri başka planda başka çeşittir." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[isim]
Aynı türden olan şeylerin bazı özelliklerle ayrılan öbeklerinden her biri, tür, nev
- ÇEKEK
-
-
[isim]
Kayık, mavna ve küçük gemilerin karaya çekildikleri yer
- "Kıyıdaki kayık çekekleri yıktırıldı."
-
[isim]
Kayık, mavna ve küçük gemilerin karaya çekildikleri yer
- ÇEPEZ
-
-
[isim]
Bozuk ipek kozası
-
[isim]
Bozuk ipek kozası
- ÇEBİÇ
-
-
[isim]
Bir yaşındaki keçi yavrusu
-
[isim]
Bir yaşındaki keçi yavrusu
- ÇEKEM
-
-
[isim]
Yeşil yapraklı, dikensi, ateşe atıldığında çatırdayarak yanan bir bitki
-
[isim]
Yeşil yapraklı, dikensi, ateşe atıldığında çatırdayarak yanan bir bitki