Başında b olan 5 harfli 391 kelime var. B harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde b harfi olan kelimeler listesine ya da sonu b harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.

Karmaşık harflerden başında b bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

BALTA

  1. [isim] Ağacı kesme, yarma, yontma vb. işlerde kullanılan ağaç saplı, demir araç
    • "O kadınlar ihtiyar talebeye balta oluyorlar ve ona azami müsamahayı gösteriyorlar." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Sakın kesme, yaş ağaca balta vuran el onmaz." (Mehmet Emin Yurdakul)
    • "Etrafına gölge salmayan, yemiş vermeyen hangi kütük baltadan kurtulur?" (Halide Edip Adıvar)
    • "Baltayı taşa mı vurduk, diyor, iyice görmemiş olacağım." (Memduh Şevket Esendal)

BASİL

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Bakterilerin çomak biçiminde ince uzun olan türü

BICIR
...
BUNCA

  1. [sıfat] Epey, çok
    • "Bunca yıldır soluğum sırtını yakmamış da şimdi yakıyor." (Memduh Şevket Esendal)
  2. [zarf] Bu kadar, bu denli
    • "Bunca hakkı var bende. Ben hiç boşar mıyım?" (Erhan Bener)

BEDİR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Dolunay

BEDEL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Değer, fiyat, kıymet
  2. Bir şeyin yerini tutabilen karşılık
    • "Buna bedel içimde mumlar, mumlar, mumlar yanan bir karanlık var." (Aka Gündüz)
  3. Başkasının adına ve onun parası ile hacca giden kimse
  4. [sıfat] Eşit, denk
    • "Emsalini göremeyeceğiniz bir saadetle beş on dakika yaşarsınız ki bütün bir hayata bedeldir." (Refik Halit Karay)
  5. Askerlik yapmamak veya yapılacak süreyi kısaltmak isteyenlerin devlete ödedikleri para
    • "Efrattan bedel alınıp alınmayacağına dair merkezden emir gelmişti." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  6. Uşak, hizmetçi, çoban

BALİĞ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Ergen

BORİK

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Bordan türeyen asit ve anhidrit

BUNMA

  1. [isim] Bunmak durumu

BEŞİZ

  1. [sıfat] Beşi bir arada doğan (çocuk)

BODUR

  1. [sıfat] Enine göre boyu kısa ve tıknaz
    • "Bir av arıyormuş gibi tereddütlü adımlarla bodur böğürtlen dallarını hışırdatarak şoseye indi." (Ömer Seyfettin)
    • "Boyu bosu kötü toprağa düşmüş İdris ağacı gibi bodur kalmış." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

BELGİ

  1. [isim] Bir şeyi benzerlerinden ayıran özellik, alamet, nişan
  2. Şiar

BİNLİ
...
BAKIM

  1. [isim] Bakma işi
  2. Bir şeyin iyi gelişmesi, iyi bir durumda kalması için verilen emek
    • "Bahçe bakım ister."
  3. Birinin beslenme, giyinme vb. gereksinimlerini üstlenme ve sağlama işi

BATAK

  1. [isim] Üzerine basıldığında çöken çamurlaşmış toprak
    • "İnsan bu kumda, bir batakta gibi yürür, ayağını güç çeker, her adımda bir günlük yol zahmeti duyar." (Falih Rıfkı Atay)
  2. Kötü durum, içinden çıkılmaz iş
    • "Bu bataktan kendini kurtarmaya çalıştıkça büsbütün saplandığını dehşetle görüyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
  3. [sıfat] Hayır gelmez, yarar sağlamaz, batmış

BÜRÜN
...
BAFRA
...
BÖBÜR

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Memelilerden, sıcak ülkelerde yaşayan, derisi benekli, yırtıcı hayvan (Hyrax syriensis)
  2. Böbürlenme, kibir
    • "Evet ağzı ile değilse de sakalı ile böyle der, kendine için için böyle bir üstünlük böbürü yaratırdı." (Haldun Taner)

BULUŞ

  1. [isim] Bulma işi veya biçimi
  2. İlk defa yeni bir şey yaratma, icat
  3. Bilinen bilgilerden yararlanarak daha önce bilinmeyen yeni bir bulguya ulaşma veya yöntem geliştirme, icat
    • "Bu orijinal buluşu Vali beye borçluyuz." (Sait Faik Abasıyanık)
  4. Konu, duygu, düşünce ve hayalde başkalarının etkisinden sıyrılarak bunların işlenişinde yeni bir yol tutma
    • "Yazarın güzel buluşları var."

BASIK

  1. [sıfat] Basılmış, yassılaşmış
    • "Başına, arkası basık, önü yüksek, çuha püsküllü bir şapka giymiş." (Memduh Şevket Esendal)
  2. Çok yüksek olmayan, alçak
    • "Arka sokağa bakan, dar, basık tavanlı, ışıksız bir yerdi." (Peyami Safa)
  3. Kısık
    • "Onun sesi de aynı şekilde basıktı." (Tarık Buğra)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü