Başında ş olan 7 harfli 142 kelime var. Ş harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ş harfi olan kelimeler listesine ya da sonu ş harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında ş bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ŞİTAİYE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Divan edebiyatında kış mevsimini konu olarak işleyen şiir
-
Bir kasidenin kışı anlatan giriş bölümü
-
[isim]
Divan edebiyatında kış mevsimini konu olarak işleyen şiir
- ŞAPLAMA
-
-
[isim]
Şaplamak işi
-
[isim]
Şaplamak işi
- ŞARAPÇI
-
-
[isim]
Şarap yapan veya satan kimse
-
Çok şarap içen, şaraba düşkün kimse
-
[isim]
Şarap yapan veya satan kimse
- ŞÜPHELİ
-
-
[sıfat]
Kuşkulu
- "Mazisi şüpheli kadınlarla evlenmek, insanı sonraları rahatsız eder." (Peyami Safa)
-
Kendisinden şüphe edilen, kuşkulanılan, zanlı
-
[sıfat]
Kuşkulu
- ŞAPIRTI
-
-
[isim]
Öperken veya yemek yerken çıkan ses, şapırdama sesi
- "Bir müddet yalnız dudakların şapırtısı işitildi." (Ercüment Ekrem Talu)
-
[isim]
Öperken veya yemek yerken çıkan ses, şapırdama sesi
- ŞEZLONG
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Üzerine uzanılabilecek biçimde ayarlanan, döşeme yerine bez gerilen bir tür taşınabilir koltuk
- "Uzun parmakları ile kumral saçının saçak köklerindeki beyazları örterek şezlongu üstünde bir daha doğruldu." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Üzerine uzanılabilecek biçimde ayarlanan, döşeme yerine bez gerilen bir tür taşınabilir koltuk
- ŞEKERSİ
- ...
- ŞEMSİYE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir sapın üzerinde esnek tellere gerilmiş, açılıp kapanabilen, yağmur ve güneşten korunmak için kullanılan, su geçirmez kumaştan yapılmış taşınabilir eşya
- "Camın dışından şemsiyeleriyle geçen insanları seyre daldı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Genellikle plajlarda, bahçelerde kullanılan büyük güneşlik
- "Plaj şemsiyesi. Bahçe şemsiyesi."
-
Aynı noktadan çıkan eşit uzunluktaki sapçıkların ucunda bulunan çiçek topluluğu
-
[isim]
Bir sapın üzerinde esnek tellere gerilmiş, açılıp kapanabilen, yağmur ve güneşten korunmak için kullanılan, su geçirmez kumaştan yapılmış taşınabilir eşya
- ŞAŞIRMA
-
-
[isim]
Şaşırmak işi
-
[isim]
Şaşırmak işi
- ŞUURSUZ
-
-
[sıfat]
Bilinçsiz
- "Bir darağacı önünde gibi şuursuz, dilsiz, külçe hâlindeyim." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Bilinçsiz
- ŞAKIMAK
-
-
[nsz]
Ötücü kuşlar ezgili ses çıkarmak, ötmek, şakramak, terennüm etmek
- "Kalk dilber, gidelim bağ arasına / Şakısın bülbüller, gül incinmesin." (Karacaoğlan)
-
Güzel şarkı söylemek veya şiir okumak
- "Hep aşkı, hep inançları, hep yurt sevgisini şakıyan şairler vardır; ben şair olsaydım ışığın verdiği hazları söyler, hep güneşe övgüler yazardım." (Nurullah ataç)
-
Çok konuşmak, çenesi düşmek
- "Eskiden hiç lakırtı söylemeyen bu ihtiyar, şimdi şakıyordu." (Ömer Seyfettin)
-
[nsz]
Ötücü kuşlar ezgili ses çıkarmak, ötmek, şakramak, terennüm etmek
- ŞİVESİZ
-
-
[sıfat]
Konuşması şive özelliği taşımayan, ölçünlü dille konuşan
-
[sıfat]
Konuşması şive özelliği taşımayan, ölçünlü dille konuşan
- ŞİKAYET
- ...
- ŞEYHLİK
-
-
[isim]
Şeyh olma durumu
-
[isim]
Şeyh olma durumu
- ŞEKİLCİ
-
-
[sıfat]
Alışılmış kural, tutum veya davranış dışına çıkamayan, biçimci, formaliteci, formalist
- "Şiir diline dayanan bir edebiyat, konuşma dilinden ayrıldığı ölçüde hayattan kopmak, şekilci olmak zorundadır." (Necati Cumalı)
-
[sıfat]
Alışılmış kural, tutum veya davranış dışına çıkamayan, biçimci, formaliteci, formalist
- ŞUNCASI
- ...
- ŞEHADET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tanıklık, şahitlik
- "Dünya karşısında Türk'ün kendi kendisi için yapacağı şehadet daha adamakıllı yapılmamıştır." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Yüksek bir ülkü uğrunda ölme, şehit olma
-
[isim]
Tanıklık, şahitlik
- ŞİLEPÇİ
- ...
- ŞEYTANİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Şeytanca
- "Bir millete yapılabilecek sinsi ve şeytani hücum onun vicdanından mazisini almak, hafızasında mazisini yok etmektir." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Şeytanla ilgili
-
[sıfat]
Şeytanca
- ŞUTLAMA
-
-
[isim]
Şutlamak işi veya durumu
-
[isim]
Şutlamak işi veya durumu