Başında ça olan 5 harfli 62 kelime var. Ça ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ça olan kelimeler listesine ya da sonu ça ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında ça bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A Ç Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AÇ
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ÇAVUŞ
-
-
[isim]
Bir işin veya işçilerin başında bulunan ve onları yöneten sorumlu kimse
-
Osmanlı Devleti teşkilatında çeşitli hizmetler yapan görevli
-
Osmanlı ordusunda üst komutanların buyruklarını ast komutanlara ulaştıran görevli
-
Onbaşıdan sonra gelen ve görevi manga komutanlığı olan erbaş
- "Katanaların birinin üstünde bir topçu çavuşu oturuyor." (Refik Halit Karay)
-
Askerî okullarda sınıf başkanı
- "İki ay içinde üstünlüğünü tanıtarak sınıfının çavuşu olmuştur." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Bir işin veya işçilerin başında bulunan ve onları yöneten sorumlu kimse
- ÇALAK
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Eline ayağına çabuk, atik, çevik
- "Norveçli bir seyyah gibi çalak, köprüye indim ve vapura bindim." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[sıfat]
Eline ayağına çabuk, atik, çevik
- ÇALGI
-
-
[isim]
Müzik aleti, çalgı aleti, enstrüman
- "Şu evde ne zaman iki tel çalgı çalsak mahalleli söylemediğini bırakmıyor." (Peyami Safa)
-
Çalgı çalma, müzik
- "Sokağın dibinde çalgı sesleri işiterek birkaç adım ilerledi." (Peyami Safa)
-
Müzik topluluğu
- "Çalgı, yerine geçmiş oturmuştu." (Ercüment Ekrem Talu)
-
[isim]
Müzik aleti, çalgı aleti, enstrüman
- ÇAYLI
-
-
[sıfat]
İçinde çay bulunan
-
[sıfat]
İçinde çay bulunan
- ÇAVLI
-
-
[isim]
Henüz ava alıştırılmamış doğan yavrusu
-
[isim]
Henüz ava alıştırılmamış doğan yavrusu
- ÇALAP
- ...
- ÇADIR
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Keçe, deri, kıl dokuma, sık dokunmuş kalın bez veya plastik maddelerden yapılarak direklerle tutturulan, taşınabilir barınak, çerge, oba, otağ
- "Kılıcını çekip tek başına atını, düşman başkumandanının çadırına saldırarak ölüm arayan Türk kumandanları görülmüştür." (Atatürk)
-
Gölgelik olarak kullanılan tente veya şemsiye
-
[isim]
Keçe, deri, kıl dokuma, sık dokunmuş kalın bez veya plastik maddelerden yapılarak direklerle tutturulan, taşınabilir barınak, çerge, oba, otağ
- ÇAMUR
-
-
[isim]
Su ile karışıp bulaşır ve içine batılır duruma gelmiş toprak, balçık
- "Ayakkabılarımızın altındaki kırmızı renkli, arasından kuru otlar fırlamış çamurun ağırlığını duyar gibi oluyorum." (Refik Halit Karay)
- "Herkesin birbirine çamur attığı, çelme taktığı bu dünyada..." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Sataşkan, çevresini tedirgin eden, sulu, arsız (kimse)
- "Çamur oyuncu ile dürüst oyuncuyu herkes karıştırıyor." (Haldun Taner)
-
Yapı işlerinde kullanılan çeşitli malzemeden oluşmuş harç
-
[isim]
Su ile karışıp bulaşır ve içine batılır duruma gelmiş toprak, balçık
- ÇAMAŞ
- ...
- ÇALIM
-
-
[isim]
Karşıdakini etkilemek amacıyla yapılan abartılı davranış, kurum, caka
- "Bundan ötürü de hâllerinde görgüsüzce bir çalım, budalaca bir durum sezilir." (Haldun Taner)
- "İzmir ve dolaylarında çalım satıp dolaşmaya başlayacaklar." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Sanki demek istediğim bir çalımına gelseydi seni de yüzdürürdü." (Memduh Şevket Esendal)
- "Yıldız, çalımına getirdikçe ateş ediyordu." (Aka Gündüz)
-
Kılıcın keskin yanı
-
Menzil, erim
- "Kurşun çalımı. Göz çalımı."
-
Biraz benzeme, andırma
-
Geminin su kesiminden aşağı bölümünün baş ve kıç bodoslamasına doğru darlaşması
-
Bir oyuncunun topu elinden veya ayağından kaçırmadan karşısındaki oyuncuları kıvrak hareketlerle geçmesi
-
[isim]
Karşıdakini etkilemek amacıyla yapılan abartılı davranış, kurum, caka
- ÇATKI
-
-
[isim]
Uç uca, birbirine çatılan şeylerin bütünü
- "Tüfek çatkısı."
-
Sehpa
-
Alından geçerek başın çevresine çember gibi bağlanan bağ, kaşbastı
- "Alnında, başı ağrıdığı vakitlerdeki gibi beyaz tülbentten bir çatkı vardı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Bir işin bütününün veya parçalarının bir araya getirilmesinde uyulan yöntem
-
[isim]
Uç uca, birbirine çatılan şeylerin bütünü
- ÇAYIR
-
-
[isim]
Üzerinde gür ot biten düz ve nemli yer
- "Çocukların neşesi birdenbire sönmüş, çayıra bir eski mezarlık sükûtu çökmüştü." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Böyle yerde biten ot
-
[isim]
Üzerinde gür ot biten düz ve nemli yer
- ÇALTI
-
-
[isim]
Diken, çalı
-
[isim]
Diken, çalı
- ÇARPI
-
-
[isim]
Kaba sıva, çarpma sıva
-
Birbiriyle çarpılan iki sayı arasına konulan işaret: "a x b" veya "a . b", "a çarpı b" diye okunur
-
[isim]
Kaba sıva, çarpma sıva
- ÇAŞIT
-
-
[isim]
Ajan
-
Ara bozmak amacıyla söz taşıyan kimse
-
[isim]
Ajan
- ÇAKER
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Kul, köle, cariye, yanaşma
- "Ayağınızın türabıyım, çakeriniz efendimizi dünyada bırakmam." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Kul, köle, cariye, yanaşma
- ÇATAK
-
-
[isim]
İki dağ yamacının kesişmesi ile oluşmuş dere yatağı
- "Karakaçanı, Armutdere çataklarında bu Bozdayı tepelediydi." (Memduh Şevket Esendal)
-
[sıfat]
Yapışık, ikiz (meyve)
-
[sıfat]
Kavgacı
-
[isim]
İki dağ yamacının kesişmesi ile oluşmuş dere yatağı
- ÇARKA
-
-
[isim]
Osmanlı ordusunda öncü görevi
-
[isim]
Osmanlı ordusunda öncü görevi
- ÇAPLA
-
-
[isim]
Maden kazımak için kullanılan çelik kalem
-
[isim]
Maden kazımak için kullanılan çelik kalem
- ÇALIK
-
-
[sıfat]
Çarpık
- "Ağzı burnu çalık."
-
Verev kesilmiş
- "Kumaşın bir yanı çalık."
-
Doğal olmaktan uzaklaşmış, kendi renginden olmayan
- "Aklı çalık. Rengi çalık."
-
Adı defterden silinmiş
-
Yüzünde çıban veya yara yeri olan
-
[isim]
Çıban yeri
-
[isim]
Koyunlarda çiçek hastalığı
-
[isim]
Çalgın
-
Yan yan giden
- "Çalık at."
-
[sıfat]
Çarpık