Başında yo olan 6 harfli 25 kelime var. Yo ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde yo olan kelimeler listesine ya da sonu yo ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında yo bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
O Y Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
OY, YO
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- YORMAK
-
-
[-i]
Yorgun duruma getirmek
- "Teknik teferruatla okurlarımı yormak istemiyorum." (Falih Rıfkı Atay)
-
Sıkıntıya sokmak, üzmek
- "Ömer, kalbimi en çok yoran bir sima gibi hatırımda kaldı." (Halide Edip Adıvar)
-
[-i]
Yorgun duruma getirmek
- YOLLUK
-
-
[isim]
Yolculuk sırasında yenmek üzere hazırlanan yiyecek, yol azığı
-
Yolcuya verilen armağan
-
Koridorlara serilen, dar ve uzun halı, yol halısı
-
Yol masrafı olarak ödenen para, harcırah
- "Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin ödenek ve yollukları kanunla düzenlenir." (Anayasa)
-
[isim]
Yolculuk sırasında yenmek üzere hazırlanan yiyecek, yol azığı
- YORUCU
-
-
[sıfat]
Yorgunluğa yol açan
- "Yalnızken kendini dinleyiş kadar yorucu ne vardır?" (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Yorgunluğa yol açan
- YONMAK
-
-
[-i]
Yontmak
-
[-i]
Yontmak
- YORGUN
-
-
[sıfat]
Çalışma vb. sebeplerle beden veya zihin etkinliği yavaşlayan, yorulmuş olan
- "Gurbetten gelmişim yorgunum hancı / Şuraya bir yatak ser yavaş yavaş." (Bekir Sıtkı Erdoğan)
- "Ben de uykusuzluktan yorgun düşmek üzereyim, yatacağım." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Çalışma vb. sebeplerle beden veya zihin etkinliği yavaşlayan, yorulmuş olan
- YORDAM
-
-
[isim]
Yatkınlık, alışkanlık, yeti, meleke
-
Kılavuz, yardımcı
-
Çalım
-
Çeviklik, çabukluk
-
[isim]
Yatkınlık, alışkanlık, yeti, meleke
- YOKSUL
-
-
[sıfat]
Geçinmekte çok sıkıntı çeken (kimse, toplum, ülke), yoksuz, fakir, fukara, zengin, varsıl karşıtı
- "Onu ... zavallı, yoksul çevresinde bırakıp gidebileceğini hiç düşünmüyordu." (Halide Edip Adıvar)
-
İstenilen nitelikte ve özellikte olmayan, yetersiz
- "Yazılarını okudum, sözlerini dinledim, bilgice onu biraz yoksul buldum." (Memduh Şevket Esendal)
-
[sıfat]
Geçinmekte çok sıkıntı çeken (kimse, toplum, ülke), yoksuz, fakir, fukara, zengin, varsıl karşıtı
- YOLBUL
- ...
- YOKSUZ
-
-
[sıfat]
Yoksul
-
Yok olmuş, yok olan, bulunmayan
-
[sıfat]
Yoksul
- YONTMA
-
-
[isim]
Yontmak işi
- "Ucu sipsivri bir kurşun kalemi tekrar yontmaya kalktım, ucunu kırdım." (Peyami Safa)
-
[sıfat]
Yontulmuş veya yontularak yapılmış
- "Yontma taş. Yontma su yolu."
-
[isim]
Yontmak işi
- YORTMA
-
-
[isim]
Yortmak işi veya durumu
-
[isim]
Yortmak işi veya durumu
- YOZGAT
- ...
- YOĞURT
-
-
[isim]
Maya katılarak koyulaştırılmış beyaz, kıvamlı bir süt ürünü
- "Köylüler gelirdi bakraçlarıyla pazara yoğurt satmaya." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Maya katılarak koyulaştırılmış beyaz, kıvamlı bir süt ürünü
- YOĞRUM
-
-
[isim]
Yoğurma işi
-
[isim]
Yoğurma işi
- YONTUK
-
-
[isim]
Yontulmuş yer
-
Yontulmuş parça
- "Yontukları süpürüp atın."
-
[sıfat]
Yontulmuş olan
- "Yontuk kalem."
-
[isim]
Yontulmuş yer
- YOKSUN
-
-
[sıfat]
Belli bir şeyden kendisinde olmayan, belli bir şeyin yokluğunu çeken, mahrum
- "Ahmet Kerim'i epeyce tatlı bir zevkten yoksun kılan bu söz, Samim'e irade dışı bir âcizlik gibi gelir ve onu gülmeden katıltırdı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Kadın konularında sağduyudan hayli yoksun oluşu kalıtımsaldı." (Refik Erduran)
-
[sıfat]
Belli bir şeyden kendisinde olmayan, belli bir şeyin yokluğunu çeken, mahrum
- YOLBİL
- ...
- YOLSUZ
-
-
[sıfat]
Yolu olmayan
- "Bu dik, sarp ve yolsuz dağları arabalar, katırlar ve otomobillerle aşacaksınız." (Falih Rıfkı Atay)
-
Yavaş giden (taşıt)
- "Bu gemi yolsuzdur."
-
Kurallara aykırı, uygunsuz, yöntemsiz, düzensiz, yersiz, usulsüz, nizamsız
- "Kaymakamın yolsuz icraatı, hususi hayatı hep burada konuşulur, kasabanın olup biten işleri hep burada öğrenilirdi." (Refik Halit Karay)
-
Törelere, toplumun görüşüne aykırı davranan
- "Babam böyle yolsuz bir adam olsaydı anam ne yapardı." (Memduh Şevket Esendal)
-
[sıfat]
Yolu olmayan
- YORGAN
-
-
[isim]
Yatakta örtünmeye yarayan, içi pamuk, yün vb. şeylerle doldurularak dikilmiş geniş örtü
- "Yatağının içinde, yorganı omzuna almış, bağdaş kurmuş, oturuyordu." (Ercüment Ekrem Talu)
- "Aksi gibi çamaşırcının ihtiyar kocası o akşam birdenbire hastalanmış, kim bilir kaç derece ile yorgan döşek yatmıştı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Yatakta örtünmeye yarayan, içi pamuk, yün vb. şeylerle doldurularak dikilmiş geniş örtü
- YOMSUZ
-
-
[sıfat]
Uğursuz
-
[sıfat]
Uğursuz