Sonunda yet olan 7 harfli 40 kelime var. YET ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde yet olan kelimeler listesine ya da başında yet olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E T Y Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
ET, EY, TE, YE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- MERİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yürürlük
-
[isim]
Yürürlük
- ÜNSİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
Alışkanlık
-
Alışkanlık
- ŞÖBİYET
-
-
[isim]
İnce yufkaların içine kaymak konulup üstüne dövülmüş fıstık serpilerek yapılan bir tür baklava
-
[isim]
İnce yufkaların içine kaymak konulup üstüne dövülmüş fıstık serpilerek yapılan bir tür baklava
- ZAFİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Arıklık, zayıflık
-
Dermansızlık, güçsüzlük
-
[isim]
Arıklık, zayıflık
- KİFAYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yeterli miktarda olma, yetme, kâfi gelme
- "Kazandığım para benim sade hayatıma kifayet ediyor." (Halide Edip Adıvar)
-
Bir işi yapabilecek yetenekte olma, yeterlik, liyakat, iktidar
-
[isim]
Yeterli miktarda olma, yetme, kâfi gelme
- CİNAYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Adam öldürme
- "Cinayetlerin ve intiharların sebebi kudret ve imkân arasındaki dengesizliktir." (Refik Halit Karay)
- "İşgal kuvvetleri şu veya bu şekilde cinayetler işlemişlerdir." (Peyami Safa)
-
Adam öldürme derecesinde ağır suç
-
[isim]
Adam öldürme
- HİDAYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Doğru yol, hak olan Müslümanlık yolu
- "Önce onu sünnet ettirmiş, hidayete erdiği için adını da Hadi koymuş ve konağına almış." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[isim]
Doğru yol, hak olan Müslümanlık yolu
- TAZİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Taziye
-
[isim]
Taziye
- İRSİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kalıtım
-
[isim]
Kalıtım
- SİRAYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Hastalık başkalarına geçme, bulaşma
- "Yapılan muayene neticesinde, hastalığın kimseye sirayetine meydan verilmeyecektir." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Yazın korkunç sıtması, gökyüzüne ve gökyüzünün yıldızlarına kadar sirayet eden bu küçük kasabayı terke hazırlanıyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Yayılma, dağılma
- "Vehbi'nin bu şüphesi büyüklere sirayete başladı, çocuk bu fırtınada başka köye gitmiş olamaz." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Bu dedikodular bizim eve bile sirayet etti." (Aka Gündüz)
-
[isim]
Hastalık başkalarına geçme, bulaşma
- KEMİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Nicelik
-
[isim]
Nicelik
- VAZİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Konum
- "Kasaba coğrafi vaziyeti yüzünden lodosu, poyrazı pek az tutan bir limanda kurulmuştur."
- "İşgalden sonra Rumların bize karşı nasıl bir vaziyet aldıklarını da pekâlâ biliyorduk." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Karısı ve arkadaşı da bir müddet sustular, galiba bir şeyler düşündüler. Vaziyeti yine genç diplomat kurtardı." (Refik Halit Karay)
-
Durum, tavır, hâl
- "Vaziyetimi söyleyiniz, hemen gelir beni kurtarır." (Aka Gündüz)
-
[isim]
Konum
- AİDİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İlişkinlik
-
[isim]
İlişkinlik
- İLLİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Nedensellik
-
[isim]
Nedensellik
- SAFİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Saflık
-
[isim]
Saflık
- AYNİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Aynılık
-
[isim]
Aynılık
- ŞENİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Gerçeklik
-
[isim]
Gerçeklik
- MAHİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Nitelik, vasıf, öz, asıl, esas, içyüz
-
[isim]
Nitelik, vasıf, öz, asıl, esas, içyüz
- KATİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kesinlik
-
[isim]
Kesinlik
- BEGAYET
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[zarf]
Son derece, pek çok, aşırı
- "Kızım, evladım, sana söyleyeceğim sözler begayet mühim, begayet naziktir." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[zarf]
Son derece, pek çok, aşırı