Başında uyg olan 26 kelime var. Uyg ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde uyg olan kelimeler listesine ya da sonu uyg ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında uyg bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
UYGULAYIMCILIK
UYGULAYICILIK
UYGULATILMAK
UYGARLAŞMAK, UYGULATILMA, UYGULAYIMCI, UYGUNSUZLUK
UYGARLAŞMA, UYGULAMALI, UYGULANMAK, UYGULATMAK, UYGULAYICI
UYGULAMAK, UYGULANIŞ, UYGULANMA, UYGULATMA, UYGULAYIM
UYGARLIK, UYGULAMA, UYGUNLUK, UYGUNSUZ
UYGARCA, UYGURCA
UYGAR, UYGUN, UYGUR
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- UYGULAYIMCILIK
-
-
[isim]
Uygulayımcı olma durumu
-
[isim]
Uygulayımcı olma durumu
- UYGULAYICILIK
-
-
[isim]
Uygulayıcı olma durumu
-
[isim]
Uygulayıcı olma durumu
- UYGULATILMAK
-
-
[nsz]
Uygulatma işi yapılmak
-
[nsz]
Uygulatma işi yapılmak
- UYGUNSUZLUK
-
-
[isim]
Yakışmayan davranış, uymazlık, yakışıksızlık
- "Arkadaşlarının birçok yolsuzluklarını, uygunsuzluklarını hoş görmeye mecburdur." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Kötü durum, kötü davranış
-
[isim]
Yakışmayan davranış, uymazlık, yakışıksızlık
- UYGARLAŞMAK
-
-
[nsz]
Uygarlığa erişmek, medenileşmek
-
[nsz]
Uygarlığa erişmek, medenileşmek
- UYGULATILMA
-
-
[isim]
Uygulatılmak işi
-
[isim]
Uygulatılmak işi
- UYGULAYIMCI
-
-
[isim]
Uygulayımla ilgili herhangi bir alanda bilgi ve becerisi olan kimse, tekniker, teknikçi, teknisyen, teknokrat
-
Bilimsel, teknik bilgi ve verileri, işe ve yapıma dönüştüren kimse
-
[isim]
Uygulayımla ilgili herhangi bir alanda bilgi ve becerisi olan kimse, tekniker, teknikçi, teknisyen, teknokrat
- UYGARLAŞMA
-
-
[isim]
Uygar duruma gelme, medenileşme, temeddün
-
[isim]
Uygar duruma gelme, medenileşme, temeddün
- UYGULAMALI
-
-
[sıfat]
Yalnız düşünce alanında kalmayıp işe dönüşen, kılgılı, tatbikî, pratik, amelî, kuramsal karşıtı
-
[sıfat]
Yalnız düşünce alanında kalmayıp işe dönüşen, kılgılı, tatbikî, pratik, amelî, kuramsal karşıtı
- UYGULATMAK
-
-
[-i]
Uygulama işini yaptırmak
-
[-i]
Uygulama işini yaptırmak
- UYGULANMAK
-
-
[nsz]
Uygulama işine konu olmak
-
[nsz]
Uygulama işine konu olmak
- UYGULAYICI
-
-
[isim]
Uygulayan, gereğini yapan, tatbikatçı
-
[isim]
Uygulayan, gereğini yapan, tatbikatçı
- UYGULATMA
-
-
[isim]
Uygulatmak işi
-
[isim]
Uygulatmak işi
- UYGULAMAK
-
-
[-i]
Kuramsal bir bilgiyi, ilkeyi, düşünceyi herhangi bir alanda hayata geçirmek, tatbik etmek
- "Bu yeni yaşam üslubunu şimdiden uygulamak için somut eylemlere geçiyorlar." (Haldun Taner)
-
[-i]
Üst üste getirmek, üstüne koymak, tatbik etmek
- "İki üçgeni birbirine uygulamak."
-
[-i]
Kuramsal bir bilgiyi, ilkeyi, düşünceyi herhangi bir alanda hayata geçirmek, tatbik etmek
- UYGULANMA
-
-
[isim]
Uygulanmak işi
-
[isim]
Uygulanmak işi
- UYGULAYIM
-
-
[isim]
Fizik, kimya, matematik vb. bilimlerden elde edilen verileri iş ve yapım alanında uygulama, teknik
-
[sıfat]
Bu uygulamaya ilişkin
-
Genel anlamda bir işin doğru yolu yordamı, yöntemi
-
[isim]
Fizik, kimya, matematik vb. bilimlerden elde edilen verileri iş ve yapım alanında uygulama, teknik
- UYGULANIŞ
-
-
[isim]
Uygulanma işi veya biçimi
-
[isim]
Uygulanma işi veya biçimi
- UYGUNLUK
-
-
[isim]
Uygun olma durumu, yakışık, mutabakat, mukarenet
-
Bir elçinin bir ülkeye atanmasından önce o ülkeden istenen uygun görme yazısı, agreman
-
Özne ile yüklemin veya bazı dillerde olduğu gibi sıfat ile adın, cins ve sayı bakımından birbirine uyması: Öğretmen geldi. Öğrenciler ödevlerini yapmışlar gibi
-
[isim]
Uygun olma durumu, yakışık, mutabakat, mukarenet
- UYGUNSUZ
-
-
[sıfat]
Uymayan, yakışık almayan, yaraşmayan, münasebetsiz
- "Uygunsuz dediğim vakalardan biri bir salon oyunu yüzünden çıkmıştır." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Kötü davranışlarda bulunan, çirkin hareketleri olan
- "Birtakım uygunsuz, meymenetsiz heriflerle geziyormuş." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Uymayan, yakışık almayan, yaraşmayan, münasebetsiz
- UYGULAMA
-
-
[isim]
Uygulamak işi, tatbikat, tatbik, pratik
-
Kuramsal bir bilgiyi, ilkeyi, düşünceyi herhangi bir alanda hayata tatbik etme, tatbik
- "Bir çeşit uygulama oluyordu yazdıkları." (Necati Cumalı)
-
Yürütüm
-
[isim]
Uygulamak işi, tatbikat, tatbik, pratik