Sonunda uru olan 19 kelime var. URU ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde uru olan kelimeler listesine ya da başında uru olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
EBEBULGURU
GİLABURU
BAŞVURU, DUPDURU, KANGURU, KUNDURU, KUPKURU
BUYURU, DUYURU, KAFURU, USKURU, UYDURU
NAURU, OLURU
BURU, DURU, GURU, KURU, VURU
R U U Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
UR
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- EBEBULGURU
-
-
[isim]
Bulgur iriliğinde yağan kar
-
[isim]
Bulgur iriliğinde yağan kar
- GİLABURU
-
-
[isim]
İki çeneklilerden, Kuzey ve Orta Anadolu'da yetişen, beyaz renkli çiçekler açan, kırmızı renkli meyvesinden meyve suyu elde edilen, 2-4 m yükseklikte bir ağaççık (Viburnum opulus)
-
[isim]
İki çeneklilerden, Kuzey ve Orta Anadolu'da yetişen, beyaz renkli çiçekler açan, kırmızı renkli meyvesinden meyve suyu elde edilen, 2-4 m yükseklikte bir ağaççık (Viburnum opulus)
- KANGURU
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Kangurugillerden, Avustralya'da yaşayan, iri, otçul, memeli, ön ayakları kısa, art ayakları ile kuyruğu uzun ve güçlü, başı küçük, dişisinin karnında yavrularını taşıyacak bir kesesi bulunan keseli hayvan (Macropus giganteus)
-
[isim]
Kangurugillerden, Avustralya'da yaşayan, iri, otçul, memeli, ön ayakları kısa, art ayakları ile kuyruğu uzun ve güçlü, başı küçük, dişisinin karnında yavrularını taşıyacak bir kesesi bulunan keseli hayvan (Macropus giganteus)
- DUPDURU
-
-
[sıfat]
Çok duru
-
[sıfat]
Çok duru
- KUPKURU
-
-
[sıfat]
Çok kuru
- "Ağaçlar çıplak, demir gibi kaskatı ve kupkuru." (Peyami Safa)
- "... ağzım kupkuru kesildi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Belirgin, net
- "Kazanç, her yerde kupkuru, dümdüz, apaçık menfaattir." (Falih Rıfkı Atay)
-
[sıfat]
Çok kuru
- BAŞVURU
-
-
[isim]
Başvurma işi, müracaat
-
Bilgi sahibi olmak için bir kaynağı kullanma, bilgiye ulaşma, referans
- "Başvuru kitapları."
-
[isim]
Başvurma işi, müracaat
- KUNDURU
-
-
[isim]
Başağı dört sıradan oluşan, bir tür sert, sarı, iyi buğday
-
[isim]
Başağı dört sıradan oluşan, bir tür sert, sarı, iyi buğday
- UYDURU
- ...
- KAFURU
- ...
- DUYURU
-
-
[isim]
Herhangi bir olguyu, bir işi, bir durumu duyurmak için yayımlanan yazılı veya sözlü haber, ilan, anons
-
[isim]
Herhangi bir olguyu, bir işi, bir durumu duyurmak için yayımlanan yazılı veya sözlü haber, ilan, anons
- USKURU
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Cıvata ve somunlardaki yiv
-
[isim]
Cıvata ve somunlardaki yiv
- BUYURU
-
-
[isim]
Buyruk, emir
-
[isim]
Buyruk, emir
- NAURU
- ...
- OLURU
-
-
[isim]
Pazarlıkta olabilecek en düşük fiyat
-
Bir işin yapılabilmesini sağlayacak çıkar yol
-
[isim]
Pazarlıkta olabilecek en düşük fiyat
- DURU
-
-
[sıfat]
Bulanıklığı olmayan, temiz, berrak
- "Duru su."
-
Pürüzsüz (ten)
- "Bu, duru beyaz tenli ve kıpkızıl dudaklı bir körpe Rus kızıydı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Arınmış, karışık olmayan (dil, üslup)
-
[sıfat]
Bulanıklığı olmayan, temiz, berrak
- VURU
-
-
[isim]
Kalbin, gevşeyip kasılmasından ileri gelen kımıldanışı, vuruş
-
[isim]
Kalbin, gevşeyip kasılmasından ileri gelen kımıldanışı, vuruş
- GURU
-
-
[isim]
Brahmacı eğitimde, yüksek kasttan gençleri ve öğrencileri yetiştiren, manevi gücünün en yüksek noktada olduğuna inanılan kimse
-
Herhangi bir sanat dalında veya işte en üst derecede değerlendirilen usta, pir
-
[isim]
Brahmacı eğitimde, yüksek kasttan gençleri ve öğrencileri yetiştiren, manevi gücünün en yüksek noktada olduğuna inanılan kimse
- BURU
-
-
[isim]
Sancı, buruntu
-
[isim]
Sancı, buruntu
- KURU
-
-
[sıfat]
Suyu, nemi olmayan, yaş ve nemli karşıtı
- "Yanakları kuruydu fakat gözleri tamamıyla siyah yaştı." (Halide Edip Adıvar)
-
Yağış almayan veya üzerinde bitki olmayan
- "Kuru çöl. Kuru tepeler."
-
Daha sonra kullanılmak için kurutulmuş, taze ve yeşil karşıtı
- "Evlerin önlerine kuru meşe dallarıyla örtülü çardaklar yapmışlar." (Refik Halit Karay)
-
Canlılığını yitirmiş (bitki)
- "Çiçek açmaz kuru bir ağaç, ötmeyi unutmuş bir kuş mu oldum?" (Halide Edip Adıvar)
-
Zayıf, çelimsiz, arık, sıska, kaknem
- "Kara, kuru, kibirli, kazık gibi bir kadın!" (Halide Edip Adıvar)
-
Salgısı olmayan
- "Kuru öksürük. Kuru egzama."
-
Döşenmemiş, çıplak
- "Kuru tahtaya oturma!"
-
Katıksız, yanında başka şey olmayan (yiyecek)
- "Kuru çayla karın doyar mı?"
-
Etkisi ve sonucu olmayan
- "Şahsına topluluğun isteğini emanet edenler boş bir riya, kuru bir şeref olsun diye laf etmediler." (Ruşen Eşref Ünaydın)
-
Heyecanı, tadı olmayan, tekdüze
- "Kuru, zevksiz bir hayat."
-
Akıcı olmayan, duygudan yoksun
- "Kuru bir anlatım."
-
[isim]
Kuru fasulye
-
[sıfat]
Suyu, nemi olmayan, yaş ve nemli karşıtı