Sonunda un olan 6 harfli 42 kelime var. UN ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde un olan kelimeler listesine ya da başında un olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- DOYGUN
-
-
[sıfat]
Her türlü gereksinimini gidermiş, tatmin olmuş, müstağni
-
[sıfat]
Her türlü gereksinimini gidermiş, tatmin olmuş, müstağni
- MEDYUN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Verecekli, borçlu
-
[sıfat]
Verecekli, borçlu
- TUTKUN
-
-
[sıfat]
Gönül vermiş, meftun, meclup
- "Kapıda bekleşen tutkunlarından bir tanesinin arabasına atladığı gibi ortadan kayboluyordu." (Ercüment Ekrem Talu)
- "Yaş farkına rağmen birbirlerine nasıl da tutkun olduklarını anlayarak şaşıyordu." (Refik Halit Karay)
-
Bir şeye alışmış, bağlanmış, düşkün
- "Ben yine eskisi gibi tutkunum tiyatroya." (Necati Cumalı)
-
[sıfat]
Gönül vermiş, meftun, meclup
- SUSKUN
-
-
[sıfat]
Çok az konuşan, sessiz, sakin olan, sükûti
- "Suat, karım. Suskun, çok az konuşan..." (Atilla İlhan)
-
[zarf]
Sessiz, sakin bir biçimde
-
[sıfat]
Çok az konuşan, sessiz, sakin olan, sükûti
- TARHUN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Birleşikgillerden, hekimlikte kullanılan, güzel kokulu bir bitki (Artemisia dracunculus)
-
[isim]
Birleşikgillerden, hekimlikte kullanılan, güzel kokulu bir bitki (Artemisia dracunculus)
- MEFTUN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Tutkun, gönül vermiş, vurulmuş
- "Şehriban'a hayran, meftun, mecnunca bağlı idim." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Tutkun, gönül vermiş, vurulmuş
- MESKUN
- ...
- GÖKSUN
- ...
- KORGUN
- ...
- MAYMUN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Dört ayaklı, iki ayağı üzerinde de yürüyebilen, ormanda toplu olarak yaşayan, kuyruklu hayvan
-
Taklitçi
-
[sıfat]
Çirkin ve gülünç
- "Maymun herif."
-
[isim]
Dört ayaklı, iki ayağı üzerinde de yürüyebilen, ormanda toplu olarak yaşayan, kuyruklu hayvan
- YOKSUN
-
-
[sıfat]
Belli bir şeyden kendisinde olmayan, belli bir şeyin yokluğunu çeken, mahrum
- "Ahmet Kerim'i epeyce tatlı bir zevkten yoksun kılan bu söz, Samim'e irade dışı bir âcizlik gibi gelir ve onu gülmeden katıltırdı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Kadın konularında sağduyudan hayli yoksun oluşu kalıtımsaldı." (Refik Erduran)
-
[sıfat]
Belli bir şeyden kendisinde olmayan, belli bir şeyin yokluğunu çeken, mahrum
- DUYGUN
-
-
[sıfat]
Duygulu, duyar, hassas
- "Bizim kız biraz hayalci, biraz romantik, biraz çokça duygun olsaydı belki başka şeyler de öğrenecekti." (Memduh Şevket Esendal)
-
[sıfat]
Duygulu, duyar, hassas
- SOLGUN
-
-
[sıfat]
Rengini, tazeliğini, canlılığını veya parlaklığını yitirmiş olan, solmuş
- "Öyle solgun, öyle zayıftı ki bir yolcudan ziyade bir hastaya benziyordu." (Orhan Seyfi Orhon)
-
[sıfat]
Rengini, tazeliğini, canlılığını veya parlaklığını yitirmiş olan, solmuş
- GÜLGUN
- ...
- BARBUN
- ...
- SARDUN
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Balıkçıların kullandığı bir tür halat
-
[isim]
Balıkçıların kullandığı bir tür halat
- YORGUN
-
-
[sıfat]
Çalışma vb. sebeplerle beden veya zihin etkinliği yavaşlayan, yorulmuş olan
- "Gurbetten gelmişim yorgunum hancı / Şuraya bir yatak ser yavaş yavaş." (Bekir Sıtkı Erdoğan)
- "Ben de uykusuzluktan yorgun düşmek üzereyim, yatacağım." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Çalışma vb. sebeplerle beden veya zihin etkinliği yavaşlayan, yorulmuş olan
- DURGUN
-
-
[sıfat]
Sakin
- "Deniz masmavi, hava durgun, her taraf ılıktı." (Refik Halit Karay)
-
Neşesiz, keyifsiz, sessiz
- "Öteki durgun bir Anadolu köylüsü idi." (Falih Rıfkı Atay)
-
Canlı olmayan, sönük, hareketsiz
- "Harp hemen tesirini gösterdi. Piyasa durgun." (Ömer Seyfettin)
-
[sıfat]
Sakin
- COŞKUN
-
-
[sıfat]
Coşmuş olan
- "Hayır, sular ne kadar coşkun olsa ben giderim." (Tevfik Fikret)
-
[sıfat]
Coşmuş olan
- MEMNUN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Herhangi bir olaydan veya durumdan ötürü sevinç duyan, kıvançlı, mutlu
- "Halk, oyunun bittiğini anlayarak memnun, sessizce tiyatroyu boşalttılar." (Memduh Şevket Esendal)
- "Eski arkadaşı kaybetmemek hepsini memnun ediyor." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Hâlinden memnun olduğu yüzünden anlaşılıyor." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[sıfat]
Herhangi bir olaydan veya durumdan ötürü sevinç duyan, kıvançlı, mutlu