Sonunda um olan 5 harfli 43 kelime var. UM ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde um olan kelimeler listesine ya da başında um olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KUYUM
-
-
[isim]
Değerli metal ve taşlardan yapılan süs eşyası
- "Altın yüzük yaptırdım, kuyum ustalarına" (Halk türküsü)
-
[isim]
Değerli metal ve taşlardan yapılan süs eşyası
- DOYUM
-
-
[isim]
Eldekinden hoşnut olma durumu, doyma işi, yetinme, kanma, kanaat
- "Sakallı Celâl'in tadına doyum olmaz söyleşileri uçup gitti." (Haldun Taner)
-
Bazı istekleri giderme, tatmin
-
[isim]
Eldekinden hoşnut olma durumu, doyma işi, yetinme, kanma, kanaat
- KETUM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Ağzı sıkı
- "Ne kadar da ketumdur, katlandığı acıları sergilemeyi hiç sevmez." (Atilla İlhan)
- "Sefirlerin az konuşması, ketum olması şarttır derler ya, laf!" (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Ağzı sıkı
- KOŞUM
-
-
[isim]
Araba hayvanının kayış takımı, koşum takımı
- "Koşumlarındaki ziller şıngırdadılar." (Necati Cumalı)
-
Hayvanın arabaya koşulması
-
[isim]
Araba hayvanının kayış takımı, koşum takımı
- SERUM
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Pıhtılaşma sonunda kandan ayrılan sıvı bölüm
-
Mikroplu bir hastalığa veya zehirli bir maddeye karşı aşılanmış bir hayvanın özellikle atın kanından elde edilen sıvı madde
- "Kuş palazı serumu."
-
Hücre yenilenmesini hızlandıran, deriyi besleyen, su kaybını, cildin solunumunu ve doğal savunmasını kuvvetlendiren sıvı
-
[isim]
Pıhtılaşma sonunda kandan ayrılan sıvı bölüm
- SORUM
-
-
[isim]
Sorumluluk
- "Başkalarının okuyacağı bir yazıyı yazarken o yazının bize ne türlü bir sorum yüklediğini hiçbir vakit hatırdan çıkarmamalıyız." (Orhan Veli Kanık)
-
[isim]
Sorumluluk
- LÜZUM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Gerek, gereklik, gereklilik, icap
- "Sizden saklamaya lüzum yok, dedi." (Refik Halit Karay)
- "Bütün bunlardan bahsetmeye lüzum görmedim." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Gerek, gereklik, gereklilik, icap
- DORUM
-
-
[isim]
Deve yavrusu
-
[isim]
Deve yavrusu
- CORUM
-
-
[isim]
Balık akını
-
Uskumruların büyük balıklardan korkarak kıyıya sığınması durumu
-
[isim]
Balık akını
- TOHUM
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Bitkilerde döllenme sonunda yumurtacıktan oluşan ve yeni bir bitki oluşmasını sağlayan tane
-
Soy sop, döl, nesil, sülale
- "Tohumu kurudu."
- "Şimdi saçlarının tepeden döküldüğüne bakarak üzülüyor, arada bir, tohuma kaçıyoruz artık diye hayıflandığı da oluyordu." (Haldun Taner)
-
Ortaya bir sonuç çıkaran, bir sonucun oluşmasına sebep olan şey
- "Ruhuna ve hafızasına serpilen bu tohumlar onda zamanla çiçeklerini açar ve meyvelerini verir." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Spermatozoit
-
[isim]
Bitkilerde döllenme sonunda yumurtacıktan oluşan ve yeni bir bitki oluşmasını sağlayan tane
- SOYUM
- ...
- TUTUM
-
-
[isim]
Tutulan yol, davranış
- "Anlayışsızlıklarınız ve yanlış tutumlarınız yüzünden beni inatçı sanıyorsunuz." (Tarık Buğra)
-
Para veya herhangi bir şeyi dikkatli kullanma, idare, idareli tüketme, iktisat, tasarruf, ekonomi
-
[isim]
Tutulan yol, davranış
- KUZUM
-
-
okşamalık, yalvarma veya dikkat çekme anlamları taşıyan bir seslenme sözü
- "Belki beş kuzunun derisinden yapılmış, siyah bir kalpak." (Ömer Seyfettin)
- "... sabık komiserin sahiden bir komisermiş gibi tavır aldığı anlarda kadın kuzu kesilirdi." (Halide Edip Adıvar)
- "Kuzum, şu kalemi verir misin?"
- "Kuzum anne, doktora etki yapma!" (Halide Edip Adıvar)
-
okşamalık, yalvarma veya dikkat çekme anlamları taşıyan bir seslenme sözü
- FİLUM
-
Kelime Kökeni : Latince
-
[isim]
Canlıların bölümlenmesinde, dalların bir araya gelmesiyle oluşan birlik
-
[isim]
Canlıların bölümlenmesinde, dalların bir araya gelmesiyle oluşan birlik
- MEŞUM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Uğursuz
- "İlk çocuğunu doğuran genç bir kadına meşum şeyler söylememeliydim, sustum." (Aka Gündüz)
-
[sıfat]
Uğursuz
- BOĞUM
-
-
[isim]
Boğulmuş, sıkılmış yer
- "Sağ elinin şehadet parmağının ilk boğumuyla tetiği çekti." (Ömer Seyfettin)
-
Parmak, kamış, saz vb. bitkilerin şişkince bölümü
-
İnce damarların veya sinirlerin yumak gibi toplandığı yer
- "Lenf boğumları. Sinir boğumları."
-
[isim]
Boğulmuş, sıkılmış yer
- SOKUM
-
-
[isim]
Lokma
-
Yufka ekmeğinden yapılan dürüm
-
[isim]
Lokma
- TULUM
-
-
[isim]
Bazı yiyecek ve içecekler için koruyucu kap olarak kullanılan, önü yarılmadan bütün olarak yüzülmüş hayvan derisi
-
Gövdesi bu deriden yapılmış üflemeli çalgı, gayda
- "Ben zatınıza tulum şişirmesini öğreteyim, siz de bana kemançeyi öğretin." (Osman Cemal Kaygılı)
-
Tüp
-
Göğüs ve pantolon bölümü bitişik giysi
- "Zayıf vücuduna tulum bol geliyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[sıfat]
Şişman, tombul
- "Bir şeyim yok doktor, bu yaşta annem gibi tulum olacak değilim ya!" (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Bazı yiyecek ve içecekler için koruyucu kap olarak kullanılan, önü yarılmadan bütün olarak yüzülmüş hayvan derisi
- BOZUM
-
-
[isim]
Bozulma işi, utangaçlık, mahcupluk
-
[isim]
Bozulma işi, utangaçlık, mahcupluk
- DOĞUM
-
-
[isim]
Doğma işi, tevellüt, veladet
-
Bir kimsenin doğduğu yıl
-
[isim]
Doğma işi, tevellüt, veladet