Sonunda um olan 5 harfli 43 kelime var. UM ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde um olan kelimeler listesine ya da başında um olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- VAKUM
-
Kelime Kökeni : Latince
-
[isim]
Boşluk
-
[isim]
Boşluk
- RÜSUM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Vergiler
-
[isim]
Vergiler
- BOZUM
-
-
[isim]
Bozulma işi, utangaçlık, mahcupluk
-
[isim]
Bozulma işi, utangaçlık, mahcupluk
- KETUM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Ağzı sıkı
- "Ne kadar da ketumdur, katlandığı acıları sergilemeyi hiç sevmez." (Atilla İlhan)
- "Sefirlerin az konuşması, ketum olması şarttır derler ya, laf!" (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Ağzı sıkı
- LOKUM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Şekerli nişasta eriyiğini pişirip hafif ağdalaştırarak yapılan, küçük küp veya dikdörtgen biçiminde kesilen şekerleme, kesme, latilokum
- "Üsküdar'a gider iken bir mendil buldum / Mendilimin içine lokum doldurdum." (Halk türküsü)
-
Dinamit lokumu
-
[isim]
Şekerli nişasta eriyiğini pişirip hafif ağdalaştırarak yapılan, küçük küp veya dikdörtgen biçiminde kesilen şekerleme, kesme, latilokum
- KUZUM
-
-
okşamalık, yalvarma veya dikkat çekme anlamları taşıyan bir seslenme sözü
- "Belki beş kuzunun derisinden yapılmış, siyah bir kalpak." (Ömer Seyfettin)
- "... sabık komiserin sahiden bir komisermiş gibi tavır aldığı anlarda kadın kuzu kesilirdi." (Halide Edip Adıvar)
- "Kuzum, şu kalemi verir misin?"
- "Kuzum anne, doktora etki yapma!" (Halide Edip Adıvar)
-
okşamalık, yalvarma veya dikkat çekme anlamları taşıyan bir seslenme sözü
- KONUM
-
-
[isim]
Bir kimsenin veya bir şeyin bir yerdeki durumu veya duruş biçimi, pozisyon
-
Yeryüzünde bir noktanın, enlem ve boylamların yardımıyla bulunan yeri, konuş
-
Bir şehrin uzak ve yakın çevresiyle her türlü ilişkisini sağlayan ve şehrin gelişmesini etkileyen coğrafi şartlarının bütünü
-
[isim]
Bir kimsenin veya bir şeyin bir yerdeki durumu veya duruş biçimi, pozisyon
- MALUM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Bilinen, belli
- "Ona da malum oldu haber / Koşup geldi odama." (Behçet Necatigil)
- "Bana gücenmeyiniz hanımefendi, malum ya, elçiye zeval yoktur." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Herkesçe bilinen ancak dile getirilmeyen
- "Malum kişi. Malum çevre."
-
[isim]
Bilinen konu, iş vb
-
[zarf]
Bilindiği üzere, bilindiği gibi, kuşkusuz
-
[isim]
Etken
-
Bilinen
-
[sıfat]
Bilinen, belli
- DOLUM
-
-
[isim]
Doldurma işi
- "Benzin dolum yeri."
-
[isim]
Doldurma işi
- DOYUM
-
-
[isim]
Eldekinden hoşnut olma durumu, doyma işi, yetinme, kanma, kanaat
- "Sakallı Celâl'in tadına doyum olmaz söyleşileri uçup gitti." (Haldun Taner)
-
Bazı istekleri giderme, tatmin
-
[isim]
Eldekinden hoşnut olma durumu, doyma işi, yetinme, kanma, kanaat
- TUTUM
-
-
[isim]
Tutulan yol, davranış
- "Anlayışsızlıklarınız ve yanlış tutumlarınız yüzünden beni inatçı sanıyorsunuz." (Tarık Buğra)
-
Para veya herhangi bir şeyi dikkatli kullanma, idare, idareli tüketme, iktisat, tasarruf, ekonomi
-
[isim]
Tutulan yol, davranış
- CORUM
-
-
[isim]
Balık akını
-
Uskumruların büyük balıklardan korkarak kıyıya sığınması durumu
-
[isim]
Balık akını
- MASUM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Suçsuz, günahsız
- "Tetkiklerinizde elbette birçok masum mücrimlerle karşılaşmışsınızdır." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Temiz, saf
- "Hem, bizim çocuklarımız gözü kapalı, masum çocuklar..." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Küçük çocuk
- "Dört tane masumu var."
-
[sıfat]
Suçsuz, günahsız
- YORUM
-
-
[isim]
Bir yazının veya bir sözün, anlaşılması güç yönlerini açıklayarak aydınlığa kavuşturma, tefsir
-
Bir olayı belli bir görüşe göre açıklama, değerlendirme
- "Böyle bir yorum hiçbir şey öğretmez." (Falih Rıfkı Atay)
-
Gizli veya hayalî olan bir şeyden anlam çıkarma
-
Bir müzik parçasını veya bir tiyatro oyununu kendine özgü bir duyarlık ve teknikle çalma, söyleme veya oynama
-
[isim]
Bir yazının veya bir sözün, anlaşılması güç yönlerini açıklayarak aydınlığa kavuşturma, tefsir
- UKNUM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Hipostaz
-
[isim]
Hipostaz
- YUDUM
-
-
[isim]
Bir içişte yutulacak miktar
- "Dudaklarımda bir yudum suyun hasreti." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[isim]
Bir içişte yutulacak miktar
- SORUM
-
-
[isim]
Sorumluluk
- "Başkalarının okuyacağı bir yazıyı yazarken o yazının bize ne türlü bir sorum yüklediğini hiçbir vakit hatırdan çıkarmamalıyız." (Orhan Veli Kanık)
-
[isim]
Sorumluluk
- FORUM
-
Kelime Kökeni : Latince
-
[isim]
Eski Romalılar zamanında, Roma'da ve diğer şehirlerde kamu işlerini konuşmak için halkın toplandığı alan
-
Toplu tartışma
-
Bazı sorunların görüşülerek karara bağlandığı genel toplantı
-
Tartışma alanı
- "Basın, uygar ulusların forumudur."
-
[isim]
Eski Romalılar zamanında, Roma'da ve diğer şehirlerde kamu işlerini konuşmak için halkın toplandığı alan
- KOŞUM
-
-
[isim]
Araba hayvanının kayış takımı, koşum takımı
- "Koşumlarındaki ziller şıngırdadılar." (Necati Cumalı)
-
Hayvanın arabaya koşulması
-
[isim]
Araba hayvanının kayış takımı, koşum takımı
- FİLUM
-
Kelime Kökeni : Latince
-
[isim]
Canlıların bölümlenmesinde, dalların bir araya gelmesiyle oluşan birlik
-
[isim]
Canlıların bölümlenmesinde, dalların bir araya gelmesiyle oluşan birlik