Sonunda um olan 5 harfli 43 kelime var. UM ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde um olan kelimeler listesine ya da başında um olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- YORUM
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Bir yazının veya bir sözün, anlaşılması güç yönlerini açıklayarak aydınlığa kavuşturma, tefsir
                    
                    
 - 
                    
                        Bir olayı belli bir görüşe göre açıklama, değerlendirme
                    
                    
- "Böyle bir yorum hiçbir şey öğretmez." (Falih Rıfkı Atay)
 
 - 
                    
                        Gizli veya hayalî olan bir şeyden anlam çıkarma
                    
                    
 - 
                    
                        Bir müzik parçasını veya bir tiyatro oyununu kendine özgü bir duyarlık ve teknikle çalma, söyleme veya oynama
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Bir yazının veya bir sözün, anlaşılması güç yönlerini açıklayarak aydınlığa kavuşturma, tefsir
                    
                    
 - LOKUM
 - 
    
Kelime Kökeni : Arapça
- 
                        [isim]
                    
                        Şekerli nişasta eriyiğini pişirip hafif ağdalaştırarak yapılan, küçük küp veya dikdörtgen biçiminde kesilen şekerleme, kesme, latilokum
                    
                    
- "Üsküdar'a gider iken bir mendil buldum / Mendilimin içine lokum doldurdum." (Halk türküsü)
 
 - 
                    
                        Dinamit lokumu
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Şekerli nişasta eriyiğini pişirip hafif ağdalaştırarak yapılan, küçük küp veya dikdörtgen biçiminde kesilen şekerleme, kesme, latilokum
                    
                    
 - ÇORUM
 - ...
 - VAKUM
 - 
    
Kelime Kökeni : Latince
- 
                        [isim]
                    
                        Boşluk
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Boşluk
                    
                    
 - KUYUM
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Değerli metal ve taşlardan yapılan süs eşyası
                    
                    
- "Altın yüzük yaptırdım, kuyum ustalarına" (Halk türküsü)
 
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Değerli metal ve taşlardan yapılan süs eşyası
                    
                    
 - TUTUM
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Tutulan yol, davranış
                    
                    
- "Anlayışsızlıklarınız ve yanlış tutumlarınız yüzünden beni inatçı sanıyorsunuz." (Tarık Buğra)
 
 - 
                    
                        Para veya herhangi bir şeyi dikkatli kullanma, idare, idareli tüketme, iktisat, tasarruf, ekonomi
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Tutulan yol, davranış
                    
                    
 - YOKUM
 - 
    
- 
                    
                        ben yokum
                    
                    
- "Yok canım, ben belediye taraflısı değilim. Sizden yanayım." (Memduh Şevket Esendal)
 - "İki saatte ağaç yetiştireceklermiş. -Yok, devenin başı!"
 - "Kurtulmak için ya yok olmalı ya yok etmeli." (Atilla İlhan)
 - "İttihat ve Terakki'nin yok olduğu bir günde ben İttihatçı'yım diyen bu adam, onun var olduğu günlerde, kötülüklerine bütün gücü ile karşı koyan adamdı." (Yusuf Ziya Ortaç)
 
 
 - 
                    
                        ben yokum
                    
                    
 - SORUM
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Sorumluluk
                    
                    
- "Başkalarının okuyacağı bir yazıyı yazarken o yazının bize ne türlü bir sorum yüklediğini hiçbir vakit hatırdan çıkarmamalıyız." (Orhan Veli Kanık)
 
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Sorumluluk
                    
                    
 - CORUM
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Balık akını
                    
                    
 - 
                    
                        Uskumruların büyük balıklardan korkarak kıyıya sığınması durumu
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Balık akını
                    
                    
 - OYLUM
 - 
    
- 
                        [sıfat]
                    
                        İçi oyulmuş, çukur duruma getirilmiş
                    
                    
 - 
                        [isim]
                    
                        Resimde derinlik, üç boyutluk etkisi, mimarlıkta mekân karşılığı
                    
                    
 - 
                        [isim]
                    
                        Hacim
                    
                    
 
 - 
                        [sıfat]
                    
                        İçi oyulmuş, çukur duruma getirilmiş
                    
                    
 - BOĞUM
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Boğulmuş, sıkılmış yer
                    
                    
- "Sağ elinin şehadet parmağının ilk boğumuyla tetiği çekti." (Ömer Seyfettin)
 
 - 
                    
                        Parmak, kamış, saz vb. bitkilerin şişkince bölümü
                    
                    
 - 
                    
                        İnce damarların veya sinirlerin yumak gibi toplandığı yer
                    
                    
- "Lenf boğumları. Sinir boğumları."
 
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Boğulmuş, sıkılmış yer
                    
                    
 - KURUM
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Ocak bacalarında biriken veya çevrede savrulan kalın is
                    
                    
- "Vapur dumanı ve baca kurumuyla kapkara olan saçlarımla yastığı kirletmek istemiyordum." (Halikarnas Balıkçısı)
 
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Ocak bacalarında biriken veya çevrede savrulan kalın is
                    
                    
 - DUYUM
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Duyu
                    
                    
 - 
                    
                        Doğruluğu kesin olarak bilinmeyen haber, istihbarat
                    
                    
- "Bu haberi duyumlarınıza dayanarak mı söylüyorsunuz?"
 
 - 
                    
                        Kişinin duyular yoluyla elde ettiği izlenim, ihsas
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Duyu
                    
                    
 - MASUM
 - 
    
Kelime Kökeni : Arapça
- 
                        [sıfat]
                    
                        Suçsuz, günahsız
                    
                    
- "Tetkiklerinizde elbette birçok masum mücrimlerle karşılaşmışsınızdır." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
 
 - 
                    
                        Temiz, saf
                    
                    
- "Hem, bizim çocuklarımız gözü kapalı, masum çocuklar..." (Reşat Nuri Güntekin)
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Küçük çocuk
                    
                    
- "Dört tane masumu var."
 
 
 - 
                        [sıfat]
                    
                        Suçsuz, günahsız
                    
                    
 - RÜSUM
 - 
    
Kelime Kökeni : Arapça
- 
                        [isim]
                    
                        Vergiler
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Vergiler
                    
                    
 - FORUM
 - 
    
Kelime Kökeni : Latince
- 
                        [isim]
                    
                        Eski Romalılar zamanında, Roma'da ve diğer şehirlerde kamu işlerini konuşmak için halkın toplandığı alan
                    
                    
 - 
                    
                        Toplu tartışma
                    
                    
 - 
                    
                        Bazı sorunların görüşülerek karara bağlandığı genel toplantı
                    
                    
 - 
                    
                        Tartışma alanı
                    
                    
- "Basın, uygar ulusların forumudur."
 
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Eski Romalılar zamanında, Roma'da ve diğer şehirlerde kamu işlerini konuşmak için halkın toplandığı alan
                    
                    
 - YUTUM
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Yutma işi
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Yutma işi
                    
                    
 - TULUM
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Bazı yiyecek ve içecekler için koruyucu kap olarak kullanılan, önü yarılmadan bütün olarak yüzülmüş hayvan derisi
                    
                    
 - 
                    
                        Gövdesi bu deriden yapılmış üflemeli çalgı, gayda
                    
                    
- "Ben zatınıza tulum şişirmesini öğreteyim, siz de bana kemançeyi öğretin." (Osman Cemal Kaygılı)
 
 - 
                    
                        Tüp
                    
                    
 - 
                    
                        Göğüs ve pantolon bölümü bitişik giysi
                    
                    
- "Zayıf vücuduna tulum bol geliyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
 
 - 
                        [sıfat]
                    
                        Şişman, tombul
                    
                    
- "Bir şeyim yok doktor, bu yaşta annem gibi tulum olacak değilim ya!" (Halide Edip Adıvar)
 
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Bazı yiyecek ve içecekler için koruyucu kap olarak kullanılan, önü yarılmadan bütün olarak yüzülmüş hayvan derisi
                    
                    
 - DOĞUM
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Doğma işi, tevellüt, veladet
                    
                    
 - 
                    
                        Bir kimsenin doğduğu yıl
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Doğma işi, tevellüt, veladet
                    
                    
 - OLÇUM
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Hekimlik taslayan kimse
                    
                    
 - 
                    
                        Kendini becerikli, usta gösteren kimse
                    
                    
 - 
                    
                        Eli işe yatkın, becerikli kimse
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Hekimlik taslayan kimse