Tık ile biten kelimeler

Sonunda tık olan 25 kelime var. TIK ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde tık olan kelimeler listesine ya da başında tık olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler

7 Harfli Kelimeler

ABARTIK, DAĞITIK, DAMITIK, SIRITIK, YARATIK

6 Harfli Kelimeler

BALTIK, BASTIK, FISTIK, KIRTIK, MANTIK, RASTIK, SALTIK, TIRTIK, YASTIK, YIRTIK

5 Harfli Kelimeler

ALTIK, ARTIK, BATIK, ÇATIK, FITIK, KATIK, KITIK, YATIK

4 Harfli Kelimeler

ATIK

3 Harfli Kelimeler

TIK

I K T Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

3 Harfli Kelimeler

KIT, TIK

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.

Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

ABARTIK

1. [sıfat] Abartılmış
   • "Bu sözler, günümüz için eskimiş ve abartık edalı olabilir." (Selim İleri)

SIRITIK

1. [sıfat] Sürekli olarak sırıtan

DAMITIK

1. [sıfat] Damıtma yoluyla, damıtılarak elde edilmiş olan
   • "Damıtık su."

YARATIK

1. [isim] Yaratılmış canlı varlık, mahluk
   • "... kediye, bu aşağılık yeryüzü yaratığına küçümseme ile baktı." (Haldun Taner)

DAĞITIK

1. Kendinden geçmiş, sarhoş
   • "Polis, dağıtık gazino müşterisini derdest edip götürdü."

FISTIK

Kelime Kökeni : Arapça

1. [isim] Antep fıstığı, çam fıstığı veya yer fıstığı denilen yemişlerin genel adı
2. [sıfat] Tombul, kısa boylu, tıknaz (kimse)
   • "Anamızın büyük babalarından biri kısa boylu, şişman, eli ayağı ufak bir adam olmalıdır ki ona fıstık demişler." (Memduh Şevket Esendal)

BASTIK

1. [isim] Pestil

KIRTIK

...

SALTIK

1. [sıfat] Mutlak
   • "Sonra ziller ve ansızın saltık bir gülümseyiş bu genç kız." (Selim İleri)
2. Bağımsız, göreli olmayan ve kendi başına tam sayılan (bir olgunun niteliği)

MANTIK

Kelime Kökeni : Arapça

1. [isim] Doğru düşünme sanatı ve bilimi
   • "Akılla, mantıkla açıklanmayacak durumlar vardır dünyada." (Necati Cumalı)
2. Doğru düşünmenin yolu ve yöntemi
   • "Ali Rıza bey gerçi bir vakit bu mantığa kulak vermiyor göründü." (Reşat Nuri Güntekin)
3. Düşüncenin ve düşüncenin varlık biçimlerinin, ögelerinin, türlerinin, olanaklarının, yasalarının ve düşünce bağlamlarının bilimi

TIRTIK

1. [isim] Çentik

YIRTIK

1. [sıfat] Yırtılmış olan
   • "Kirli, yırtık yenleriyle alnının terlerini sildi." (Ömer Seyfettin)
2. Eskimiş, parçalanmış
3. Cırlak, tiz, keskin (ses)
   • "Yırtık sesiyle çığlık çığlığa bağırıyor." (Reşat Nuri Güntekin)
4. Utanması, çekinmesi olmayan
   • "Becerikli, yırtık bir kız değil ki mağazalarda iş arasın, bulsun." (Peyami Safa)
5. [isim] Yırtılma sonucu oluşmuş yarık
   • "Çorabın yırtığı."

BALTIK

...

YASTIK

1. [isim] Başın altına koymak veya sırtı dayamak için kullanılan, içi yün, pamuk, kuş tüyü, ot vb.yle doldurulmuş küçük minder
   • "Pencerenin önünde uzun yüksekçe bir sedirle ot yastıkları var." (Memduh Şevket Esendal)
2. Bu biçimde yapılmış ve türlü işlerde kullanılan şey
   • "İğne yastığı. Ütü yastığı."
3. Fide yetiştirmek için ince toprak ve gübreden hazırlanmış yüksekçe yer
4. Yapılarda, makinelerde bazı bölümlerin üzerine dayandığı parça

RASTIK

Kelime Kökeni : Farsça

1. [isim] Kadınların kaşlarını veya saçlarını boyamak için sürdükleri siyah boya
   • "Rastıkla, yanağındaki beni boyamayı da unutmadı." (Sermet Muhtar Alus)
2. Sürme (III)

ALTIK

1. [isim] Konusu ile yüklemi aynı olan, biri tümel olumlu, biri tikel olumlu; biri tümel olumsuz, biri tikel olumsuz iki önerme arasındaki bağlantı durumu: "Kimi insanlar fânidir" önermesi "Bütün insanlar fânidir" önermesinin altığı olur

FITIK

Kelime Kökeni : Arapça

1. [isim] İç organlardan bir parçanın, genellikle bağırsak bölümünün karın çeperlerini geçip deri altında ur gibi bir şişkinlik yapması, kavlıç, yarımlık
   • "Musiki hocamız genç yaşında bir fıtık ameliyatı sonunda ölmüştü." (Sait Faik Abasıyanık)

ARTIK

1. [sıfat] İçildikten, yenildikten veya kullanıldıktan sonra geriye kalan
2. Daha çok, daha fazla
3. [zarf] Bundan böyle, sonra, daha, yeter
   • "Artık onlar en lüks gazino ve barlara gidiyorlar, gecelerini oralarda geçiriyorlardı." (Tarık Buğra)
4. [isim] Kalan veya artan bölüm
   • "Yemek artığı."
5. [isim] Bir şey harcandıktan sonra artan bölümü
   • "Kumaş artığı."
6. Büyük ve tam aralıkların yarım ses artmış hâli

YATIK

1. [sıfat] Dik olmayan, eğik, yatırılmış bir durumda olan
2. Zamanla dayanıklılığını yitirmiş
   • "Yatık kumaş."
3. Çevrilmiş, devrik
   • "Yatık yaka."
4. [isim] Yayvan su kabı

BATIK

1. [sıfat] Batmış
2. İflas etmiş