Başında ta olan 6 harfli 150 kelime var. Ta ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ta olan kelimeler listesine ya da sonu ta ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında ta bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A T Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AT, TA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- TANTAL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Atom numarası 73, atom ağırlığı 180,88, yoğunluğu 16,6 olan, 3000 °C'ye doğru eriyen ve siyah bir toz durumunda elde edilen bir element (simgesi Ta)
-
[isim]
Atom numarası 73, atom ağırlığı 180,88, yoğunluğu 16,6 olan, 3000 °C'ye doğru eriyen ve siyah bir toz durumunda elde edilen bir element (simgesi Ta)
- TATAVA
- ...
- TAFSİL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir şeyi ayrıntılarıyla anlatma, açıklama
-
[isim]
Bir şeyi ayrıntılarıyla anlatma, açıklama
- TAKDİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Beğenme, beğenip belirtme, değer verme
- "... herkesin takdirini kazanarak yükselmek ümidi bizi işimizin başına koşturuyor." (Şevket Rado)
- "Ama içinden yine onu takdir etmekten de geri kalmazmış." (Abdülhak Şinasi Hisar)
- "İhtimal ki senin alın yazında şunlar yazılıydı: Âlemin saygı ve takdirini kazanmış bir adam olacaksın." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Bir şeyin değerini, önemini, gerekliliğini anlama
- "Yarın pazar karıcığım / İşe gitmek var, takdir edersin." (Cahit Sıtkı Tarancı)
-
Takdirname
-
Değer biçme
- "Yapının takdirini bilirkişi yaptı."
-
Kitle iletişim araçlarında izlenme oranı
-
"Bu, şu, o" gösterme sıfatlarıyla kalma durumunda kullanıldığında "O durumda, böyle olunca" anlamlarında durum veya şart bildiren bir söz
- "Bu takdirde hem kendilerini hem de milleti iğfal etmiş olurlar." (Atatürk)
-
Yazgı
-
[isim]
Beğenme, beğenip belirtme, değer verme
- TALEBE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Öğrenci
-
[isim]
Öğrenci
- TANSIK
-
-
[isim]
İnsan aklının alamayacağı, şaşırtıcı, olağanüstü olay, mucize
- "Bir gün Oğuz Atay'ın bir tansık gibi edebiyatımızdan geçtiğini kavrayacağız." (Selim İleri)
-
[isim]
İnsan aklının alamayacağı, şaşırtıcı, olağanüstü olay, mucize
- TAŞLIK
-
-
Taşı bol, taşlı (yer)
- "Atları erlerden birine bıraktılar, inişli yokuşlu taşlık bir keçi yolundan yürüdüler." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Taşla döşenmiş avlu, sofa, merdiven altı vb
- "Sokak kapısı vuruldu. Taşlıkta kadın sesleri duyuldu." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Kuş vb. hayvanların sindirim kanalları üzerinde bulunan kaslı, öğütücü mide, katı (II), konsa
-
Taşı bol, taşlı (yer)
- TARSUS
- ...
- TAVŞAN
-
-
[isim]
Tavşangillerden, eti yenen, hızlı koşan, postundan yararlanılan bir memeli türü (Lepus europeus)
-
Atletizm yarışlarında rekor kırılabilmesi için tempoyu yüksek tutup belirli bir mesafeyi diğer atletlerin önünde koşan atlet
-
[isim]
Tavşangillerden, eti yenen, hızlı koşan, postundan yararlanılan bir memeli türü (Lepus europeus)
- TAMPON
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir deliği kapamaya yarayan, herhangi bir maddeden yapılmış büyük tıkaç
-
Bir darbenin şiddetini azaltmaya yarayan, içi yumuşak maddeyle dolu şey
-
Çarpışmaların etkisini azaltmak için vagonların, otomobillerin ön ve arkalarında bulunan donanım
-
Kanı silmek, durdurmak için kullanılan gazlı bez yumağı veya sterilize edilmiş pamuklu özel parça
-
Bir darbenin, çatışmanın şiddetini azaltan etken
-
[isim]
Bir deliği kapamaya yarayan, herhangi bir maddeden yapılmış büyük tıkaç
- TAHRAN
- ...
- TAHSİS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir şeyi bir kimseye veya bir yere ayırma
- "Bana üst kattaki yazlık odayı tahsis etmişlerdi." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[isim]
Bir şeyi bir kimseye veya bir yere ayırma
- TASNİF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bölümleme, sınıflama
- "Her akşam bana saatlerce ut çalıyor, gevezelik ediyor, komşu kızlarını tasnif ediyor." (Aka Gündüz)
-
[isim]
Bölümleme, sınıflama
- TAKAZA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Azarlama, başa kakma
- "Siz şimdi, bu yavan takazaları bir kere daha, ya sabır çekerek dinlemek zorunda kalırsınız." (Haldun Taner)
-
[isim]
Azarlama, başa kakma
- TAPMAK
-
-
[-e]
Tanrı'ya kulluk etmek
-
Herhangi bir şeyi "tanrı" diye tanımak
-
Tutku ile sevmek, bağlanmak
- "Bütün Bucaklıların bana taptıklarını anlıyorsun." (Ömer Seyfettin)
-
[-e]
Tanrı'ya kulluk etmek
- TAĞŞİŞ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir şeyin içine başka bir madde karıştırma, katıştırma
-
[isim]
Bir şeyin içine başka bir madde karıştırma, katıştırma
- TARTAR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Suda eriyen, alkol ve eterde erimeyen, asit tadında beyaz bir tuz
-
Şarap tortusu
-
Diş taşı
-
[isim]
Suda eriyen, alkol ve eterde erimeyen, asit tadında beyaz bir tuz
- TAYYAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Uçucu
-
[sıfat]
Uçucu
- TAŞOVA
- ...
- TABAKA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Katman
- "Madenin üzerindeki kalın toprak tabakası kaldırılıyor."
-
Baskı ve yazıda kullanılan, değişik boyutlarda kesilmiş kâğıt
-
Derece
-
Katman
- "Bu insan nehrinin en aşağı tabakası, ipsiz takımıdır." (Salâh Birsel)
-
[isim]
Katman