Başında ta olan 5 harfli 122 kelime var. Ta ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ta olan kelimeler listesine ya da sonu ta ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında ta bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A T Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AT, TA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- TAŞMA
-
-
[isim]
Taşmak işi
-
Akarsu yatağından çıkarak çevresini kaplama
-
[isim]
Taşmak işi
- TATLI
-
-
[sıfat]
Şeker tadında olan
- "Tatlı nar. Tatlı elma."
- "Hayır kardeşim, istemez diye tatlıya bağladım." (Orhan Veli Kanık)
-
Acı olmayan, içilebilen, yenilebilen
- "Tatlı su. Tatlı salatalık."
-
[isim]
Şekerle veya şekerli şeylerle yapılan yiyecek
- "Baklava, revani, lokma birer tatlıdır."
-
[zarf]
Hoşa gidecek bir biçimde, tatlılıkla
- "Ne tatlı bakıyordu."
-
İnsanı çeken, göze, kulağa hoş gelen, rahatlatan, dinlendiren, sevindiren
- "Bu acı adam, tatlı ve nüktedandı." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[sıfat]
Şeker tadında olan
- TAKLA
-
-
[isim]
Elleri yere koyduktan sonra ayakları kaldırıp vücudu üstten aşırtarak öne veya arkaya yapılan dönme hareketi
- "Sizin için Türkçenin cambazıdır, kafiyelere taklalar attırır, dedi." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Otomobil, kamyon vb. devrilip yuvarlanma
- "Biz senin yaşındayken iki altına takla atardık." (Falih Rıfkı Atay)
-
Uçak, güvercin vb.nin uzunlamasına veya yanlamasına dönme hareketi
-
[isim]
Elleri yere koyduktan sonra ayakları kaldırıp vücudu üstten aşırtarak öne veya arkaya yapılan dönme hareketi
- TARAK
-
-
[isim]
Saçların, sakalın, hayvan tüylerinin karışıklığını gidermeye veya kadınların saçlarını tutturmaya yarayan dişli araç
- "Fil dişi tarağı da aşırmışlar, asıl buna canım yandı." (Refik Halit Karay)
-
Bahçıvanlıkta toprağın taşını ayıklamak için kullanılan, ucu bu biçimde olan araç, tırmık
-
Dokuma tezgâhlarında, dişleri arasından arış ipliklerinin geçtiği tarak biçiminde araç
-
Bazı kuşların başında bulunan yelpaze biçiminde tepelik
-
İnsanda ayağın yüksek olan üst bölümü
-
Suda yaşayan hayvanlarda solungaç
-
Yassı solungaçlılardan, kabukları yuvarlak, yelpaze biçiminde bir yumuşakça (Pecten)
-
[isim]
Saçların, sakalın, hayvan tüylerinin karışıklığını gidermeye veya kadınların saçlarını tutturmaya yarayan dişli araç
- TANRI
-
-
[isim]
Çok tanrıcılıkta var olduğuna inanılan insanüstü varlıklardan her biri, ilah
-
[isim]
Çok tanrıcılıkta var olduğuna inanılan insanüstü varlıklardan her biri, ilah
- TABİİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Doğada olan, doğada bulunan
-
Olağan, alışılmış, her zamanki gibi olan, beklenildiği gibi
- "Sıcaklar arttıkça serin yerler aramak, âdeta tabii bir ihtiyaç hâline geliyor." (Ahmet Rasim)
-
Sağduyuya, mantığa, olağan düzene uygun olan
- "Beklenen cevap gelince derhâl yazılacağı tabiidir." (Atatürk)
-
Yapmacık olmayan, doğal
- "Eğer sürmenin üstüne bunu sürmezsen renk tabii olmaz." (Peyami Safa)
-
Katıksız, saf, doğal
- "Tabii meyve suları."
-
[zarf]
Elbette, doğallıkla, doğal olarak, işin gereği olarak
- "Tabii siz de geleceksiniz."
-
[sıfat]
Doğada olan, doğada bulunan
- TALAS
- ...
- TANİN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tınlama
-
[isim]
Tınlama
- TAŞAK
-
-
[isim]
Er bezi, erkeklik bezi, haya
-
[isim]
Er bezi, erkeklik bezi, haya
- TAZİZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sevgi ile anma
-
[isim]
Sevgi ile anma
- TAVLA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
At ahırı
- "Piyade subaylarının binekleri, makineli tüfek bölümünün katırları o tavlada dururdu." (Necati Cumalı)
-
[isim]
At ahırı
- TAMAH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Açgözlülük
- "Kalpler soğuk; gözler, tamah ve ihtiras ile yanıyor." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Açgözlülük
- TABAK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yiyecek koymaya yarar, az derin ve yayvan kap
- "Kadın masaya tabak, kaşık koyuyor." (Aka Gündüz)
-
[sıfat]
Bu kabın alacağı miktarda olan
-
[isim]
Yiyecek koymaya yarar, az derin ve yayvan kap
- TAVİZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ödün
- "Galiplerin yenilen devletlere hiçbir taviz vermeyecekleri hissediliyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Ödün
- TAKSA
-
Kelime Kökeni : Latince
-
[isim]
Pulu yapıştırılmadan veya eksik yapıştırılarak gönderilen mektup için alıcının cezalı olarak ödediği posta ücreti
-
[isim]
Pulu yapıştırılmadan veya eksik yapıştırılarak gönderilen mektup için alıcının cezalı olarak ödediği posta ücreti
- TAŞÇI
-
-
[isim]
Taş yontan, satan veya taş ocağından taş çıkaran kimse
-
[isim]
Taş yontan, satan veya taş ocağından taş çıkaran kimse
- TAMİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Onarma, onarım
- "Bahçeyi mi düzeltmeyiz, çam mı budamayız, havuzu mu tamir etmeyiz?" (Sait Faik Abasıyanık)
- "Köşk tamir görmekte olduğundan Gazi, bu küçük dairede oturuyordu." (Ruşen Eşref Ünaydın)
-
Yapılan bir yanlışı, kusuru düzeltmeye çalışma
- "Mademki bir münasebetsizlik etmişsin, bunu tamire imkân yok muydu?" (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Onarma, onarım
- TATİL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kanun gereğince çalışmaya ara verileceği belirtilen süre, dinlenme
- "Yurdumuzda hafta tatili iki gündür."
- "Üniversite haziranda tatile girecek."
-
Okul, meclis, adliye vb. kuruluşların çalışmasını durdurduğu veya kapalı bulunduğu dönem
- "O zamana kadar inşaatı tatil edeceksiniz, dediler." (Haldun Taner)
-
Eğlenmek, dinlenmek amacıyla çalışmadan geçirilen süre
- "Beni tatili geçirmek üzere evlerine davet ettiler." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Kanun gereğince çalışmaya ara verileceği belirtilen süre, dinlenme
- TADAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sayma
-
Sayım
-
Sayarak yoklama yapma
-
[isim]
Sayma
- TAHİR
- ...