Başında ta olan 5 harfli 122 kelime var. Ta ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ta olan kelimeler listesine ya da sonu ta ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında ta bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A T Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AT, TA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- TABAK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yiyecek koymaya yarar, az derin ve yayvan kap
- "Kadın masaya tabak, kaşık koyuyor." (Aka Gündüz)
-
[sıfat]
Bu kabın alacağı miktarda olan
-
[isim]
Yiyecek koymaya yarar, az derin ve yayvan kap
- TALAŞ
-
-
[isim]
Testere ile biçilen veya rende, matkap, törpü vb. araçlarla işlenen bir şeyden dökülen kırıntılar
-
[isim]
Testere ile biçilen veya rende, matkap, törpü vb. araçlarla işlenen bir şeyden dökülen kırıntılar
- TAKİM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Verimsiz duruma getirme, sonuçsuz bırakma, kısırlaştırma
-
Mikrobundan arıtma
-
[isim]
Verimsiz duruma getirme, sonuçsuz bırakma, kısırlaştırma
- TAKOZ
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Bir eşyanın altına kıpırdamadan dik durması için yerleştirilen ağaç kama, kıskı
-
Bir taşıtın kaymaması, kımıldamaması için tekerlekleri altına yerleştirilen tahta, plastik vb. engel
-
Çivi çakmak için duvarın içine yerleştirilen ağaç parçası
-
Kızaktaki geminin, üstünde oturduğu ağaçlardan her biri
-
Lakerda yapılmak için kesilmiş torik balığı parçası
-
Kaba saba insan
-
[isim]
Bir eşyanın altına kıpırdamadan dik durması için yerleştirilen ağaç kama, kıskı
- TAMİK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Derinleştirme
-
[isim]
Derinleştirme
- TALAK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Evliliğin sona ermesi, erkeğin karısını boşaması
-
[isim]
Evliliğin sona ermesi, erkeğin karısını boşaması
- TAROT
- ...
- TAPIŞ
-
-
[isim]
Tapma işi veya biçimi
-
[isim]
Tapma işi veya biçimi
- TABİİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Doğada olan, doğada bulunan
-
Olağan, alışılmış, her zamanki gibi olan, beklenildiği gibi
- "Sıcaklar arttıkça serin yerler aramak, âdeta tabii bir ihtiyaç hâline geliyor." (Ahmet Rasim)
-
Sağduyuya, mantığa, olağan düzene uygun olan
- "Beklenen cevap gelince derhâl yazılacağı tabiidir." (Atatürk)
-
Yapmacık olmayan, doğal
- "Eğer sürmenin üstüne bunu sürmezsen renk tabii olmaz." (Peyami Safa)
-
Katıksız, saf, doğal
- "Tabii meyve suları."
-
[zarf]
Elbette, doğallıkla, doğal olarak, işin gereği olarak
- "Tabii siz de geleceksiniz."
-
[sıfat]
Doğada olan, doğada bulunan
- TAOCU
- ...
- TABLA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Satıcı vb.nin kullandığı tahtadan tepsi
- "Bir hurmacının tablasında üstlerine vuran güneş ışığıyla parıldayan hurmalara imrenmiş." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[sıfat]
Bir tepsinin aldığı miktarda olan
- "Bir tabla balık döküldü."
-
Soba, mangal vb. şeylerin altına konulan metalden veya tahtadan yapılan tepsiye benzer altlık
-
Bir şeyin düz ve geniş bölümü
- "Hokka takımı tablası. Çadır direği tablası."
-
Küllük
- "Tablada ruj izli sigara artıkları var." (Refik Halit Karay)
-
Ağaçtan veya ağaç ürünlerinden hazırlanmış, büyük yüzeyli düzgün parça
-
Genellikle Hindistan, Pakistan'da kullanılan, darbukaya benzer bir tür çalgı
-
Makaraların yüzlerini oluşturan dış bölümleri
-
[isim]
Satıcı vb.nin kullandığı tahtadan tepsi
- TALAN
-
-
[isim]
Dağıtma
- "Her uğradığı yerde çarşılar talandan geçer." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Dağıtma
- TASDİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Can sıkma, baş ağrıtma, tedirgin etme
-
[isim]
Can sıkma, baş ağrıtma, tedirgin etme
- TAYCA
- ...
- TAYIN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Asker azığı
-
Asker ekmeği
-
Savaş veya seferberlik dönemlerinde vatandaşlara karneyle dağıtılan ekmek
- "Çok defa kahvaltı tayınım olan bir dilim kuru ekmekle bir topak tulum peynirini bile tıkınmaya imkân bulamıyordum." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Asker azığı
- TAKTİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kesme, parçalama
-
Aruz ölçüsünde bir dizeyi ölçünün parçalarına göre ayırma
-
[isim]
Kesme, parçalama
- TALEP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir kimseden bir şeyi yapmasını veya yapmamasını isteme, dileme, istem
- "Bu davanın sukutunu talep ederim." (Sait Faik Abasıyanık)
-
İstek
- "... din eğitim ve öğretimi ancak kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanuni temsilcisinin talebine bağlıdır." (Anayasa)
-
[isim]
Bir kimseden bir şeyi yapmasını veya yapmamasını isteme, dileme, istem
- TATAR
-
-
[isim]
Postayı süren kimse
-
[isim]
Postayı süren kimse
- TABAN
-
-
[isim]
Ayağın alt yüzü, aya
- "Her akşam gazete başına kırk para kazanmak için şehrin dört bir köşesinden buraya kadar taban tepmek..." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Boyları bosları bile taban tabana zıttı." (Haldun Taner)
- "Haydi bakalım, tabana kuvvet!"
- "Sanki yerden taş aldığımı, hayır eğildiğimi görmüş gibi tabana kuvvet kaçıyor." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Üstü kapalı bir yerin gezinilen, ayakla basılan yüzü, tavan karşıtı
- "En iyisi, çantayı da tabancayı da atıp tabanları yağlamaktı." (Tarık Buğra)
-
Ayakkabının alt bölümü
-
Kaide
-
Bir şeyin en alt bölümü
-
Değerlendirmede en alt derece
-
Bir toplumu, bir kuruluşu oluşturan, yönetime katılmadan etkili olan kitle
- "Partinin tabanının istekleri doğrultusunda..."
-
Temel, temel ilke, baz
-
Bir ırmağın en derin olan orta yeri
-
Dikey duran direk, çubuk, seren vb.nin alt bölümü
-
Bir cismin veya bir biçimin yüksekliğini ölçmek için aşağıdan yukarıya doğru başlama noktası olarak alınan yüzey veya çizgi, kaide
- "Piramidin tabanı. Üçgenin tabanı."
-
Tarlanın düz ve verimli kesimi
-
Kılıç vb. yapımında kullanılan iyi cins demir
-
[isim]
Ayağın alt yüzü, aya
- TAPMA
-
-
[isim]
Tapmak işi
-
[isim]
Tapmak işi