Sonunda t olan 4 harfli 175 kelime var. T harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde t harfi olan kelimeler listesine ya da başında t harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- AHİT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kendi kendine söz vererek bir işi üzerine alma, ant
- "Ahdim olsun, bu işi yapacağım."
-
Antlaşma
-
Devir, zaman
-
[isim]
Kendi kendine söz vererek bir işi üzerine alma, ant
- ŞİLT
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Üzerine genellikle bir kurum veya kuruluşun adı, işareti kazılmış olan ve armağan olarak bir kimse veya takıma verilen levha, ergilik
- "Kara Kuvvetleri şildi."
-
[isim]
Üzerine genellikle bir kurum veya kuruluşun adı, işareti kazılmış olan ve armağan olarak bir kimse veya takıma verilen levha, ergilik
- İCAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Buluş
- "Nihayet, yaza çize ilk satırı üç nokta ile başlayan yeni bir tarz icat ettim." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Gerçekmiş gibi gösterme çabası
- "Çok durduğumdan şüphelenmesinler diye uydurma bir tamir icat ettim." (Aka Gündüz)
-
[isim]
Buluş
- TEŞT
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Çamaşır leğeni
-
[isim]
Çamaşır leğeni
- UĞUT
-
-
[isim]
Çimlenmiş buğdayın kaynatılmasıyla yapılan bir çeşit yemek
-
[isim]
Çimlenmiş buğdayın kaynatılmasıyla yapılan bir çeşit yemek
- VECT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sevgi veya heyecandan doğan coşkunluk, kendinden geçme, esrime
- "Giydir hırkayı, fesi, Rufai tekkesinde zikrederken vecde gelen bir dervişin hayaleti olabilir." (Halide Edip Adıvar)
- "Eski konakların mutfağını anlatırken bir tapınağı tasvir eder gibi vecde kapılır." (Haldun Taner)
-
[isim]
Sevgi veya heyecandan doğan coşkunluk, kendinden geçme, esrime
- BENT
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Bağ, rabıt
- "Kalabalık göz açıp kapayıncaya kadar beni kapmış, direncimi kırıp ruhumu ufalayarak kendine bent etmişti." (Atilla İlhan)
-
Kitaplarda kendi içinde bütünlük oluşturan bölüm
-
Su biriktirmek için akan suyun önüne yapılan set, büğet
- "Bentler, hakikaten Osmanlı medeniyeti eserlerinden örnek verecek heybetli tesislerden imiş." (Ahmet Rasim)
-
Gazete yazısı
-
Bir şiirdeki dörtlüklerin her biri, bağlam
-
Kanun maddesi
-
[isim]
Bağ, rabıt
- ÖLET
-
-
[isim]
Öldürücü hastalık salgını, kıran
-
[isim]
Öldürücü hastalık salgını, kıran
- POST
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Tüylü hayvan derisi
- "Kaplan postu. Geyik postu."
- "Az değildir varmadan senin gibi yurduna / Post verenler yabanın hayduduna, kurduna." (Faruk Nafiz Çamlıbel)
- "Binlerce kişiden ancak birkaç kişi postunu kurtarabildi." (Falih Rıfkı Atay)
- "Sabiha Hanım'ı eğlendirmek bahanesiyle konağa postu sermiş." (Halide Edip Adıvar)
-
Tarikatlarda şeyhlik makamı
- "Hacı Bektaş postu."
- "Sen o zamana kadar postu çoktan deldirmiş, kuyruğu titretmiş olursun."
-
Makam
- "Post kavgası. Post peşinde koşmak."
-
Bazı deyimlerde "can" anlamında kullanılan bir söz
-
[isim]
Tüylü hayvan derisi
- AĞIT
-
-
[isim]
Ölenin iyi niteliklerini, ölümünden duyulan acıyı dile getirerek ağlama biçimi
- "Çadırı önünde, kanlı gömleği ortaya alıp ağıt yaktılar sabaha kadar." (Yahya Kemal)
-
Gelin olan bir kızın arkasından niteliklerini sayıp dökerek ağlama
-
Ölen bir kimsenin gençliğini, güzelliğini, iyiliklerini, değerlerini, arkada bıraktıklarının acılarını, büyük felaketlerin acılı etkilerini dile getiren söz veya okunan ezgi, yazılan yazı, sagu, mersiye
- "Rahman'ın sazı susmuş, okuduğu ağıt bitmiştir." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Ölenin iyi niteliklerini, ölümünden duyulan acıyı dile getirerek ağlama biçimi
- ŞAFT
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Bir makinenin dönme hareketini öteki parçalara aktaran ve ucuna dişli çarklar, tekerlekler veya pervane bağlanan demir mil
- "Çok geçmiyor, şaftın dönmesiyle pervane çalışıyor." (Zeyyat Selimoğlu)
-
[isim]
Bir makinenin dönme hareketini öteki parçalara aktaran ve ucuna dişli çarklar, tekerlekler veya pervane bağlanan demir mil
- ANIT
-
-
[isim]
Önemli bir olayın veya büyük bir kişinin gelecek kuşaklarca tarih boyunca anılması için yapılan, göze çarpacak büyüklükte, sembol niteliğinde yapı, abide
- "... sergi alanının dışında bir de füze araştırmalarının anıtı var." (Haldun Taner)
-
Önemi ve değeri çok olan eser
-
[isim]
Önemli bir olayın veya büyük bir kişinin gelecek kuşaklarca tarih boyunca anılması için yapılan, göze çarpacak büyüklükte, sembol niteliğinde yapı, abide
- JEST
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Herhangi bir şeyi açıklamak için genellikle el, kol ve baş ile yapılan içgüdüsel veya iradeli hareket
- "Jestleri daha serbest, çoğu güzel sesli, güzel güzel insanlardı." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Son derece heyecanla konuşuyor, elini kolunu sallayarak birçok jestler yapıyordu." (Ali Naci Karacan)
-
Beklenmedik iyi davranış
-
[isim]
Herhangi bir şeyi açıklamak için genellikle el, kol ve baş ile yapılan içgüdüsel veya iradeli hareket
- PEST
-
-
[sıfat]
Pes (II)
-
[sıfat]
Pes (II)
- AKUT
-
Kelime Kökeni : Almanca
-
[sıfat]
İveğen
-
[sıfat]
İveğen
- FLİT
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Sinek, sivrisinek vb. böcekleri öldürmek için püskürtülen ilaç
-
Bu ilacı havaya püskürten araç
-
[isim]
Sinek, sivrisinek vb. böcekleri öldürmek için püskürtülen ilaç
- VOLT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Elektromotor gücün veya gerilimin birimi
-
[isim]
Elektromotor gücün veya gerilimin birimi
- EVET
-
-
[edat]
"Öyledir" anlamında doğrulama veya tasdik kelimesi, olur, oldu, peki, tamam, ya, beli, ha, he
- "Evet, bu bahsin en canlı noktası buradadır." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Konuşma arasında cümlenin olumlu anlamını pekiştirmek için kullanılan bir söz
- "Gidip kendisiyle konuştum evet sonra da..."
-
[edat]
"Öyledir" anlamında doğrulama veya tasdik kelimesi, olur, oldu, peki, tamam, ya, beli, ha, he
- LİET
-
Kelime Kökeni : Almanca
-
[isim]
Şarkı
-
[isim]
Şarkı
- MART
-
Kelime Kökeni : Latince
-
[isim]
Yılın otuz bir gün süren, üçüncü ayı
-
[isim]
Yılın otuz bir gün süren, üçüncü ayı