Sonunda t olan 4 harfli 175 kelime var. T harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde t harfi olan kelimeler listesine ya da başında t harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- AHİT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kendi kendine söz vererek bir işi üzerine alma, ant
- "Ahdim olsun, bu işi yapacağım."
-
Antlaşma
-
Devir, zaman
-
[isim]
Kendi kendine söz vererek bir işi üzerine alma, ant
- BUUT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Boyut
-
Uzunluk
-
[isim]
Boyut
- PUNT
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Bir şey için uygun zaman, fırsat
- "O döner dönmez bir punduna getirip tanıştırayım sizi." (Atilla İlhan)
-
[isim]
Bir şey için uygun zaman, fırsat
- BAHT
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Olacakların, kaçınılmaz olduğunu belirleyen ilahî iradenin insan için veya bir toplum için çizdiği hayat tarzı, kader, talih
-
Şans
- "Ben Atatürk'ü birkaç defa görmek bahtına erenlerdenim." (Haldun Taner)
-
[isim]
Olacakların, kaçınılmaz olduğunu belirleyen ilahî iradenin insan için veya bir toplum için çizdiği hayat tarzı, kader, talih
- TOHT
-
-
[isim]
Çoban köpeklerinin boynuna takılan dikenli demir halka, tasma
-
[isim]
Çoban köpeklerinin boynuna takılan dikenli demir halka, tasma
- ZAPT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Zor kullanarak ele geçirme
- "Bizans'ta Sırp memleketlerini zapt ettilerse de bir müddet sonra bazı kısımlara geniş otonomiler verdiler." (Falih Rıfkı Atay)
-
Tutma, hâkim olma
- "İşte o vakit ben zaptı imkânsız bir vahşi kedi hâline girmişim." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Neveser bir sevinç çığlığını zor zapt etmişti." (Atilla İlhan)
-
[isim]
Zor kullanarak ele geçirme
- HIRT
-
-
[sıfat]
Sersem, budala, ahmak
-
[sıfat]
Sersem, budala, ahmak
- TEŞT
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Çamaşır leğeni
-
[isim]
Çamaşır leğeni
- DERT
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Üzüntü
- "Gündüz ya bir yere sokulup uyur ya sessiz sedasız sokaklarda dolaşır. Fakat akşam oldu mu derdi teper." (Halide Edip Adıvar)
- "Elimden çeker alır, kime dert anlatırım o zaman?" (Aka Gündüz)
- "Artık açıkça mahallenin başına dert olmaya başlamış." (Yaşar Nabi Nayır)
- "Nereden buraya gelmiş, âlemin başına dert kesilmişti." (Refik Halit Karay)
-
Hastalık
- "Hastayım derdime verem diyorlar." (Faruk Nafiz Çamlıbel)
- "Benim derdim başımdan aşkın, bir de onunla uğraşamam şimdi." (Ahmet Ümit)
-
Ağrı
-
Sorun, kaygı
- "Ne var ki dert evin satılması ile bitmeyecekti." (Tarık Buğra)
-
Ur
- "Boynunda dert çıkmış."
-
[isim]
Üzüntü
- EŞİT
-
-
[sıfat]
Yapı, değer, boyut, nicelik ve nitelik bakımından birbirinden ne artık ne eksik olmayan (iki veya daha çok şey), müsavi
- "Bunlar bastonlarına dayanarak hep eşit adımlarla yürürler." (Salâh Birsel)
-
Aynı haklardan yararlanan, aynı düzeyde olan (kimse)
- "Herkes ... kanun önünde eşittir." (Anayasa)
-
[sıfat]
Yapı, değer, boyut, nicelik ve nitelik bakımından birbirinden ne artık ne eksik olmayan (iki veya daha çok şey), müsavi
- KELT
- ...
- KURT
-
-
[isim]
Köpekgillerden, Avrupa, Asya ve Kuzey Amerika'da yaşayan, postu gri sarı renkli, yırtıcı, etçil memeli hayvan (Canis lupus)
- "Kurdun oğlu akıbet kurt olur, demiş ve bu söz beş muallimin meslek ve ilim haysiyetine dokunmuştur." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Bir yeri, bir şeyi iyi bilen
-
[sıfat]
İşini iyi bilen, aldanmaz, kurnaz
- "Deminden beri sus pus olmuş, fırsat bekleyen kurt müşterilerin ilk defa sesi duyuluyor." (Haldun Taner)
-
[isim]
Köpekgillerden, Avrupa, Asya ve Kuzey Amerika'da yaşayan, postu gri sarı renkli, yırtıcı, etçil memeli hayvan (Canis lupus)
- KUUT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Namazın oturularak kılınan kısmı
-
Oturma
-
[isim]
Namazın oturularak kılınan kısmı
- JANT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Taşıtlarda, lastiklerin takıldığı tekerleğin çember biçimindeki bölümü, ispit
-
[isim]
Taşıtlarda, lastiklerin takıldığı tekerleğin çember biçimindeki bölümü, ispit
- PUŞT
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Eş cinsel erkeklerin cinsel zevklerine hizmet eden sapık erkek çocuk
- "Bu gurbet ellerde candan usandım / El kahrını çekmede ömrüm puşt oldu." (Halk türküsü)
-
[ünlem]
Ağır ve kaba sövgü sözü
-
[isim]
Eş cinsel erkeklerin cinsel zevklerine hizmet eden sapık erkek çocuk
- HÖST
-
-
[ünlem]
At, katır, sığır vb. hayvanları, özellikle öküzü durdurmak için kullanılan bir seslenme sözü
- "Höst, höst, diye bağırdı. At oralı olmadı." (Abbas Sayar )
-
Bir kimseyi uyarmak için kullanılan bir seslenme sözü
-
[ünlem]
At, katır, sığır vb. hayvanları, özellikle öküzü durdurmak için kullanılan bir seslenme sözü
- ÖZÜT
-
-
[isim]
Bir maddenin herhangi bir yolla elde edilmiş olan özü, ekstre
-
[isim]
Bir maddenin herhangi bir yolla elde edilmiş olan özü, ekstre
- MÜRT
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Ölmüş, gebermiş (hayvan)
-
[sıfat]
Ölmüş, gebermiş (hayvan)
- FERT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Birey
- "Mustafa Kemal bir fert değil, bir timsaldir." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[isim]
Birey
- EVET
-
-
[edat]
"Öyledir" anlamında doğrulama veya tasdik kelimesi, olur, oldu, peki, tamam, ya, beli, ha, he
- "Evet, bu bahsin en canlı noktası buradadır." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Konuşma arasında cümlenin olumlu anlamını pekiştirmek için kullanılan bir söz
- "Gidip kendisiyle konuştum evet sonra da..."
-
[edat]
"Öyledir" anlamında doğrulama veya tasdik kelimesi, olur, oldu, peki, tamam, ya, beli, ha, he