Başında sı olan 5 harfli 40 kelime var. Sı ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde sı olan kelimeler listesine ya da sonu sı ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında sı bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
I S Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
IS
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- SINMA
-
-
[isim]
Sınmak işi veya durumu
-
[isim]
Sınmak işi veya durumu
- SIRIM
-
-
[isim]
Bazı işlerde sicim yerine kullanılan, sicim kalınlığında, ince ve uzun, esnek deri parçası
- "Şimdi, altmışını geçmiş olmasına rağmen, sırım gibi bir vücudu vardı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Bazı işlerde sicim yerine kullanılan, sicim kalınlığında, ince ve uzun, esnek deri parçası
- SIKÇA
-
-
[zarf]
Oldukça sık
-
[zarf]
Oldukça sık
- SITMA
-
-
[isim]
Anofel türü sivrisineğin sokmasıyla insandan insana bulaşan, titreme, ateş ve ter nöbetleriyle kendini gösteren bir hastalık, malarya
- "Sıtma, bir on beş gün içinde beni, çocuğa döndürmüştü." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Anofel türü sivrisineğin sokmasıyla insandan insana bulaşan, titreme, ateş ve ter nöbetleriyle kendini gösteren bir hastalık, malarya
- SINAV
-
-
[isim]
Öğrencilerin veya bir işe girmek isteyenlerin bilgi derecesini anlamak için yapılan yoklama, imtihan, test
-
Direnme, dayanışma, güç gerektiren, sonuçta bir deneyim kazandıran zor durum
- "Evliliğin ilk yılları bir sınavdır."
-
[isim]
Öğrencilerin veya bir işe girmek isteyenlerin bilgi derecesini anlamak için yapılan yoklama, imtihan, test
- SIMAK
-
-
[-i]
Kırmak, bozmak
-
Yenmek, mağlup etmek
-
[-i]
Kırmak, bozmak
- SIYGI
-
-
[isim]
Hacim
- "Sayacağım adlar, vereceğim örnekler birkaç makale sıygısını doldurur, aşar, taşar bile..." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Hacim
- SINIR
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
İki komşu devletin topraklarını birbirinden ayıran çizgi, hudut
- "1920 baharı muhteşem bir mart sabahında Sultan Dağları'nın sınır çizdiği Batı Anadolu'ya kan ve barut kokularıyla geliverdi." (Tarık Buğra)
-
Komşu il, ilçe, köy veya kişilerin topraklarını birbirinden ayıran çizgi
-
Bir şeyin yayılabileceği veya genişleyebileceği son çizgi, uç
- "Bataklığın sınırı. Ormanın sınırı."
-
Bir şeyin nicelik bakımından inebileceği veya çıkabileceği en alt ve en üst sınır, limit
-
Değişken bir büyüklüğün istenildiği kadar yaklaşabildiği durağan büyüklük, limit
-
Uç, son
-
[isim]
İki komşu devletin topraklarını birbirinden ayıran çizgi, hudut
- SIZMA
-
-
[isim]
Sızmak işi
-
Kapı, pencere aralıklarından oda havasının değişmesi
-
[sıfat]
Sızdırılmış
- "Sızma zeytinyağı."
-
[isim]
Sızmak işi
- SIRMA
-
-
[isim]
Altın yaldızlı veya yaldızsız ince gümüş tel
- "Açık gri etrafı iki parmak kalınlığında sarı sırma işlemeli, gayet zarif bir kumaş." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Bu telden yapılmış veya bu tel gibi olan
- "Altın yaldızlı ve siyah çiçekli aynalar duvarlara sırma kordonlarla asılıdır." (Salâh Birsel)
-
Rütbe gösteren şerit
-
[isim]
Altın yaldızlı veya yaldızsız ince gümüş tel
- SIĞMA
-
-
[isim]
Sığmak işi veya durumu
- "Sokağa bıraktıkları otomobile altı kişi sığmaya çalıştılar." (Peyami Safa)
-
[isim]
Sığmak işi veya durumu
- SIFAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir kimsenin görev, ödev, toplumsal veya hukuki bakımdan yeri ve özelliği
- "Başvezir sıfatıyla hükûmet işlerini idare eder." (Refik Halit Karay)
-
Bir adı, nitelik, nicelik, yer, sıra vb. bakımından niteleyen, belirten kelime, ön ad
- "Beyaz (ev), güzel (çocuk), beş (gün), bu (kitap) gibi."
-
Yüz, kılık ve dış görünüş
- "Takındığı bu sıfatı boynundaki kravattan fazla mühimsediği yoktu." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Bir kimsenin görev, ödev, toplumsal veya hukuki bakımdan yeri ve özelliği
- SIZAK
-
-
[isim]
Dağ sırtlarında, taş aralarından sızan su, küçük pınar
-
[isim]
Dağ sırtlarında, taş aralarından sızan su, küçük pınar
- SIKMA
-
-
[isim]
Sıkmak işi
-
Bir tür pantolon veya şalvar
-
Bayat ekmeğin su ile ıslatılıp sıkılmasıyla elde edilen malzemeyi un, tuz ve suyla yoğurup hamur durumuna getirdikten sonra arasına kavrulmuş soğan, peynir konularak pişirilen bir yemek
-
[sıfat]
Sıkılmaya, suyu alınmaya elverişli (portakal)
-
Dar bir tür kadın yeleği
-
[isim]
Sıkmak işi
- SIRÇA
-
-
[isim]
Cam
- "Mermere düşen sırça gibi tuz buz oldu." (Aka Gündüz)
-
[sıfat]
Camdan yapılmış
- "Kadınlar kollarında birçok sırça bilezikler taşırlardı." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[isim]
Cam
- SIĞLA
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Günlük ağacı
-
[isim]
Günlük ağacı
- SIÇMA
-
-
[isim]
Sıçmak işi
-
[isim]
Sıçmak işi
- SIÇAN
-
-
[isim]
Sıçangillerden, fareden iri, zararlı birçok türü bulunan kemirgen, memeli hayvan (Rattus)
- "Bir zamanlar hazinemiz tamtakırdı, sıçan düşse başı yarılırdı." (Talât Halman)
-
Küçük yaştaki hırsız
-
[isim]
Sıçangillerden, fareden iri, zararlı birçok türü bulunan kemirgen, memeli hayvan (Rattus)
- SIVIK
-
-
[sıfat]
Yumuşak kıvamlı, suyu fazla
- "Sıvık hamur."
-
[sıfat]
Yumuşak kıvamlı, suyu fazla
- SIRLI
-
-
[sıfat]
Sır (I) sürülmüş, sırı (I) olan
- "Toprak olanları dahi pek zevkle yapılmış olup ekserisi cam gibi sırlıdır." (Falih Rıfkı Atay)
-
[sıfat]
Sır (I) sürülmüş, sırı (I) olan