Başında sı olan 5 harfli 40 kelime var. Sı ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde sı olan kelimeler listesine ya da sonu sı ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında sı bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
I S Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
IS
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- SIKIM
-
-
[isim]
Sıkma işi
-
Kapalı elin alabildiği miktar
-
Bir defada sıkılan miktar
-
Ateşli silahlarda bir atış için yeterli olan miktar
-
[isim]
Sıkma işi
- SIRIM
-
-
[isim]
Bazı işlerde sicim yerine kullanılan, sicim kalınlığında, ince ve uzun, esnek deri parçası
- "Şimdi, altmışını geçmiş olmasına rağmen, sırım gibi bir vücudu vardı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Bazı işlerde sicim yerine kullanılan, sicim kalınlığında, ince ve uzun, esnek deri parçası
- SIRLI
-
-
[sıfat]
Sır (I) sürülmüş, sırı (I) olan
- "Toprak olanları dahi pek zevkle yapılmış olup ekserisi cam gibi sırlıdır." (Falih Rıfkı Atay)
-
[sıfat]
Sır (I) sürülmüş, sırı (I) olan
- SINIR
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
İki komşu devletin topraklarını birbirinden ayıran çizgi, hudut
- "1920 baharı muhteşem bir mart sabahında Sultan Dağları'nın sınır çizdiği Batı Anadolu'ya kan ve barut kokularıyla geliverdi." (Tarık Buğra)
-
Komşu il, ilçe, köy veya kişilerin topraklarını birbirinden ayıran çizgi
-
Bir şeyin yayılabileceği veya genişleyebileceği son çizgi, uç
- "Bataklığın sınırı. Ormanın sınırı."
-
Bir şeyin nicelik bakımından inebileceği veya çıkabileceği en alt ve en üst sınır, limit
-
Değişken bir büyüklüğün istenildiği kadar yaklaşabildiği durağan büyüklük, limit
-
Uç, son
-
[isim]
İki komşu devletin topraklarını birbirinden ayıran çizgi, hudut
- SIHRİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Akrabalık, hısımlık
-
[isim]
Akrabalık, hısımlık
- SIVIK
-
-
[sıfat]
Yumuşak kıvamlı, suyu fazla
- "Sıvık hamur."
-
[sıfat]
Yumuşak kıvamlı, suyu fazla
- SIĞLA
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Günlük ağacı
-
[isim]
Günlük ağacı
- SIYGI
-
-
[isim]
Hacim
- "Sayacağım adlar, vereceğim örnekler birkaç makale sıygısını doldurur, aşar, taşar bile..." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Hacim
- SIZIŞ
-
-
[isim]
Sızma işi veya biçimi
-
[isim]
Sızma işi veya biçimi
- SITMA
-
-
[isim]
Anofel türü sivrisineğin sokmasıyla insandan insana bulaşan, titreme, ateş ve ter nöbetleriyle kendini gösteren bir hastalık, malarya
- "Sıtma, bir on beş gün içinde beni, çocuğa döndürmüştü." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Anofel türü sivrisineğin sokmasıyla insandan insana bulaşan, titreme, ateş ve ter nöbetleriyle kendini gösteren bir hastalık, malarya
- SIYGA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kip
- "Yarına kadar hepiniz bilmediğiniz sıygaları, lügatleri öğrenmelisiniz." (Ömer Seyfettin)
- "Yüksek tahsilli olup olmadığımızı anlamak için bizi kara cümleden bile değil de imladan sıygaya çektiler." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Kip
- SIÇAN
-
-
[isim]
Sıçangillerden, fareden iri, zararlı birçok türü bulunan kemirgen, memeli hayvan (Rattus)
- "Bir zamanlar hazinemiz tamtakırdı, sıçan düşse başı yarılırdı." (Talât Halman)
-
Küçük yaştaki hırsız
-
[isim]
Sıçangillerden, fareden iri, zararlı birçok türü bulunan kemirgen, memeli hayvan (Rattus)
- SINAİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Sanayi ile ilgili
-
[sıfat]
Sanayi ile ilgili
- SIĞAÇ
- ...
- SIVAT
- ...
- SINIF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Öğrencilerin yıllık öğrenime göre ayrıldıkları bölümlerden her biri
- "Birinci sınıf öğrencileri."
-
Çeşitli amaçlarla oluşmuş kümeler
-
Ders okutulan yer, dershane, derslik
-
Önemlerine, niteliklerine göre kişi veya nesnelerin yerleştirildiği kategorilerden her biri
- "Üçüncü sınıf bir gazeteciydi." (Necati Cumalı)
-
Takımlardan oluşan birlik, dalların alt bölümü
- "Memeliler, kuşlar, balıklar, omurgalılar dalının birer sınıfıdırlar."
-
Belli ortak belirtileri olan tek tek nesneler öbeği
-
Bir toplumda, aynı görevi yapan, aynı yararı sağlayan, aynı şartlarda yaşayan büyük insan grubu, klas
- "Parter, her sınıftan insanla hıncahınç dolu idi." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Öğrencilerin yıllık öğrenime göre ayrıldıkları bölümlerden her biri
- SIRAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sırat köprüsü
-
Yol
-
[isim]
Sırat köprüsü
- SIZAK
-
-
[isim]
Dağ sırtlarında, taş aralarından sızan su, küçük pınar
-
[isim]
Dağ sırtlarında, taş aralarından sızan su, küçük pınar
- SIKÇA
-
-
[zarf]
Oldukça sık
-
[zarf]
Oldukça sık
- SICAK
-
-
[sıfat]
Yakmayacak derecede ısısı olan, yakmayacak kadar ısı veren, soğuk karşıtı
- "Yorganın altında sıcak göz yaşları dökerek gecelerce beklemişti." (Orhan Kemal)
- "Onlardan genelleme yaparak bütün kol emekçilerine sıcak bakma eğilimini edindim." (Refik Erduran)
-
Isısı yüksek olan, çok ısınmış
- "Kız kardeşim ikindiüzeri bana sıcak, limonlu bir çorba içirdi." (Aka Gündüz)
-
[isim]
Havadaki yüksek ısı
- "Bu sıcakta arada bir şeyler içip yemeden çalışılmıyor." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Sıcak yer
- "Burası bir makine dairesi kadar sıcaktı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Hamam
-
Dostça olan, sevgi dolu
- "Sıcak bir karşılama. Sıcak bir yuva."
-
[sıfat]
Yakmayacak derecede ısısı olan, yakmayacak kadar ısı veren, soğuk karşıtı