Başında sü olan 6 harfli 44 kelime var. Sü ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde sü olan kelimeler listesine ya da sonu sü ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında sü bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
S Ü Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
SÜ, ÜS
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- SÜTANA
-
-
[isim]
Sütanne
-
[isim]
Sütanne
- SÜVMEK
- ...
- SÜNMEK
-
-
[nsz]
Esnekliğini yitirerek gevşemek
- "Bu kumaş kolay kolay sünmez."
-
Kopmadan uzamak, gerilmek
-
[nsz]
Esnekliğini yitirerek gevşemek
- SÜZGÜN
-
-
[sıfat]
Biraz zayıflamış, güçsüzleşmiş
- "Dikkat ettim, süzgün bir yüzü, güzel kirpikleri, nemli, şeffaf dudakları vardı." (Orhan Veli Kanık)
-
[sıfat]
Biraz zayıflamış, güçsüzleşmiş
- SÜTLÜK
-
-
[isim]
Süt koymaya yarayan kap
-
[isim]
Süt koymaya yarayan kap
- SÜRTÜK
-
-
[isim]
Vaktini çok gezerek geçiren, evinde oturmayan kadın
- "Bu sürtüğü oğluma almak da sonunda çıkacağı belli olmayan bir felakettir." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Orospu
-
[isim]
Vaktini çok gezerek geçiren, evinde oturmayan kadın
- SÜTYEN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Göğüsleri dik tutup dolgun göstermek için kullanılan, saten, dantel vb. kumaşlardan yapılan kadın iç çamaşırı
-
[isim]
Göğüsleri dik tutup dolgun göstermek için kullanılan, saten, dantel vb. kumaşlardan yapılan kadın iç çamaşırı
- SÜHEYL
- ...
- SÜTSÜZ
-
-
[sıfat]
İçinde süt bulunmayan, süt katılmadan yapılan
- "Sütsüz irmik helvası."
-
Az süt veren
- "Sütsüz inek."
-
Körpe olmayan, kart
- "Sütsüz mısır."
-
Kötü soydan gelen, sütü bozuk (kimse)
- "Merhametli bir kadın için böyle sütsüz mahluklarla uğraşmak ne uzak!" (Reşat Nuri Güntekin)
-
[sıfat]
İçinde süt bulunmayan, süt katılmadan yapılan
- SÜLİNE
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Dar ve uzun kavkılı bir deniz yumuşakçası, denizçakısı (Solen)
-
[isim]
Dar ve uzun kavkılı bir deniz yumuşakçası, denizçakısı (Solen)
- SÜMSÜK
-
-
[sıfat]
Uyuşuk davranan, miskin, aptal, mıymıntı, sünepe, pısırık (kimse)
- "Beş yıl öncesine kadar kara kuru, sümsük bir kızken şimdi gelişivermiş bir dişi." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Uyuşuk davranan, miskin, aptal, mıymıntı, sünepe, pısırık (kimse)
- SÜSSÜZ
-
-
[sıfat]
Süsü olmayan, süslenmemiş, gösterişsiz, yalın, sade
- "Süssüz, boyasız bir genç kız; saçları kısacık kesilmiş." (Atilla İlhan)
-
[sıfat]
Süsü olmayan, süslenmemiş, gösterişsiz, yalın, sade
- SÜNNET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Hz. Muhammed'in Müslümanlarca uyulması gerekli sayılan davranışları ve herhangi bir konuda söylemiş olduğu söz
-
Erkek çocukta, erkeklik organının ucundaki derinin çepeçevre kesilmesi
-
Sünnet düğünü
-
[isim]
Hz. Muhammed'in Müslümanlarca uyulması gerekli sayılan davranışları ve herhangi bir konuda söylemiş olduğu söz
- SÜZÜCÜ
-
-
[sıfat]
Süzme özelliği olan
-
[sıfat]
Süzme özelliği olan
- SÜNGER
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Genellikle denizlerde bir yere tutunarak koloni durumunda yaşayan, çok hücreli ilkel hayvan
- "Bir türlü doyamadığım hürriyetimin üstüne sünger çekmek lazım geliyordu." (Orhan Kemal)
-
Bu hayvanın temizlik işlerinde kullanılan, suyu fazlaca çeken esnek iskeleti
-
Yapay olarak elde edilen temizlik veya dolgu gereci
-
[isim]
Genellikle denizlerde bir yere tutunarak koloni durumunda yaşayan, çok hücreli ilkel hayvan
- SÜNDÜS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İpin yanı sıra altın ve gümüş tellerle dokunan, kaftan ve giysi dikiminde kullanılan bir tür ipekli kumaş
-
[isim]
İpin yanı sıra altın ve gümüş tellerle dokunan, kaftan ve giysi dikiminde kullanılan bir tür ipekli kumaş
- SÜZMEK
-
-
[-i]
Bir sıvıyı, içindeki katı maddelerden ayırmak için bez veya delikli bir kaptan geçirmek
- "Suyu süzmek. Şerbeti süzmek."
-
Bazı sıvıların yoğunlaşmasına yol açan, katı ve tortulu maddeleri bu sıvılardan ayırmak
- "Sirkenin tortusunu süzmek."
-
Gözle inceleyerek dikkatle bakmak
- "Yarı kapalı, yumuk yumuk gözlerini büsbütün küçülterek nehrin iki kıyısını süzdü." (Samim Kocagöz)
-
Göz baygın ve anlamlı bakmak
- "Bir ara yandaki masada oturan adamın beni süzdüğünü sezinledim." (Erhan Bener)
-
[-i]
Bir sıvıyı, içindeki katı maddelerden ayırmak için bez veya delikli bir kaptan geçirmek
- SÜĞMEK
- ...
- SÜKUTİ
- ...
- SÜRTME
-
-
[isim]
Sürtmek işi
-
[isim]
Sürtmek işi