Başında su olan 5 harfli 38 kelime var. Su ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde su olan kelimeler listesine ya da sonu su ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.

Karmaşık harflerden başında su bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

S U Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

SU, US

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

SURET

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Görünüş, biçim
    • "İnsan suretinde bir ağaç."
    • "İstanbul'a sureti haktan görünen öyle belediye başkanları geldi ki Anadolu'dan gelen hemşehrilerinin gecekondularına göz yumdu." (Aydın Boysan)
  2. Yazı veya resim kopyası, nüsha
    • "Bunun bir suretini almalı."
  3. Biçim, yol, tarz
    • "Birbirimize karşı oynayacak bir rolümüz olmadığı açık surette görülüyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
  4. İslam felsefesinde, varlığın görünen yanı, beş duyu ile algılanan yönü
  5. Resim, fotoğraf
  6. Yüz, çehre

SURAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yüz (II)
    • "Neredense suratına bir de sinek musallat olmuştu." (Atilla İlhan)
    • "Babam biraz surat astı ama anam katıldı gülmekten." (Falih Rıfkı Atay)
    • "Şimdi ters yüzü eve dönsek çocuklar ağlar, bayan surat eder." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "İkimizde de birbirimize bakacak surat kalmamıştı." (Memduh Şevket Esendal)
  2. Somurtkanlık, asık yüzlülük
    • "Onda surat mahkeme duvarı, tükürsem yağmur yağıyor sanacak." (Reşat Nuri Güntekin)
  3. Soğuk davranma
    • "Ne vurdumduymaz misafirdi bunlar, ne surattan anlıyorlardı ne rumuzdan ne kinayeden." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)

SURUÇ
...
SUPAP

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Bir yay yardımıyla gergin tutulan ve yatağın düzlemine dik olarak yaptığı gidip gelme hareketiyle bir akışkanın geçişini ayarlamaya yarayan kapak, açval
  2. Bir devreye yerleştirildiğinde belirli şartlar altında, akımın yalnız bir yönde geçmesini sağlayan ve böylece dalgalı akımları doğrultmaya yarayan sistem

SUBYE

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Ayağın altından geçen, tozluğa veya pantolon paçalarına bağlanan deriden, kumaş vb.nden şerit

SUSUŞ

  1. [isim] Susma işi veya biçimi
    • "Bu susuş söyleyecek söz bulamadığı için değildi." (Tarık Buğra)

SUSMA

  1. [isim] Susmak işi
    • "On dakika bir mecliste insanların susması korkunç bir şeydir." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Türk nakışlarında bir iğne türü

SUMAK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Antep fıstığıgillerden, sıcak bölgelerde yetişen, kabuğu hekimlikte, yaprakları dericilikte kullanılan bir ağaç (Rhus coriaria)
  2. Bu ağacın, ekşilik vermek için dövülerek yemeklere katılan mercimeğe benzeyen meyvesi

SUARE

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Gece gösterimi
  2. Akşam yemeğinden sonra yapılan eğlence, toplantı
    • "Karargâh, şerefine büyük bir suare vermek için hazırlanmakta idi." (Falih Rıfkı Atay)

SUVAT

  1. [isim] Hayvan suvaracak yer

SUFLE

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Sahnedeki oyunculara, izleyicilere duyurmadan unutulmuş bir sözü veya cümleyi hatırlatma
  2. Un, şeker, yumurta vb. maddelerin muhallebi kıvamına gelinceye kadar çırpılıp pişirilmesiyle yapılan bir tür tatlı

SUCUL

  1. [sıfat] Suyu seven, suya düşkün
  2. Suyu çeken, hidrofil

SUKUT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Düşme
    • "Bu davanın sukutunu talep ederim." (Sait Faik Abasıyanık)

SUSUZ

  1. [sıfat] Suyu olmayan, suyu bulunmayan
    • "Bir kadeh rakıyı susuz ve bir hamlede içti." (Peyami Safa)
  2. Suyu çok az olan
    • "Susuz portakal."
  3. Yağmursuz, kurak geçen
    • "Susuz bir yaz."
  4. Susamış olan
    • "Koca bir tarihin tutuştuğu çöllerde susuz yanan insanların çatlak dudaklarında temaşa ediyoruz." (Falih Rıfkı Atay)
  5. [zarf] Su olmadan
    • "Susuz bırakmak."

SUNTA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Doğramacılıkta kereste olarak kullanılan, sıkıştırılmış talaş ve yongadan yapılan tahta

SUOKU

  1. [isim] Suokugillerden, bataklık bölgelerde ve su kenarlarında yetişen, kök sapları tazeyken kekre olan, kurutulduğunda yenilebilen küçük bir bitki (Sagitteria)

SULAK

  1. [sıfat] Suyu olan, suyu bol (yer)
    • "Sulak bir sazlığın başında, önümüze bir kaplumbağa çıkmıştı." (Osman Cemal Kaygılı)
  2. [isim] Kuşlar için su konulan küçük kap

SUNAK

  1. [isim] Tapınaklarda, üzerinde kurban kesilen, günlük yakılan, dinî tören yapılan taş masa

SULUK

  1. [isim] Öğrencilerin okula su götürdükleri kap
  2. Kuş kafeslerinde su konan kap
  3. Tavukların su gereksinimlerini karşılamak üzere uzun, yuvarlak, küçük çanak veya damlalıklı biçimlerde değişik malzemeden yapılmış yarı otomatik veya otomatik düzen
  4. Büyükbaş hayvanların barındığı yerlerde su içmelerini kolaylaştıran küçük tekne veya havuz
    • "Ahırlarda her iki hayvandan birine suluk yapılması gerektiği de vurgulanmış." (Tarık Dursun K)
  5. Yarışçıların su, glikozlu su, çay veya meyve suları koymalarına yarayan su kabı
  6. Küçük çocukların başlarında, yer yer saç dökülmesi ve kabartılarla beliren bir deri hastalığı
  7. Oda içinde yıkanmak için ayrılmış küçük yer, gusülhane

SUPLA
...
Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü