Başında se olan 5 harfli 88 kelime var. Se ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde se olan kelimeler listesine ya da sonu se ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında se bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E S Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
ES, SE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- SEREN
-
-
[isim]
Yelkenli gemilerde üzerine dört köşe yelken açmak ve işaret kaldırmak için direğe yatay olarak bağlanan gönder
-
Konut kapılarında menteşe ve kilidin takıldığı düşey konumdaki kalın parça
-
[isim]
Yelkenli gemilerde üzerine dört köşe yelken açmak ve işaret kaldırmak için direğe yatay olarak bağlanan gönder
- SEMİH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Cömert
-
[sıfat]
Cömert
- SENİT
-
-
[isim]
Hamur tahtası
-
[isim]
Hamur tahtası
- SEGAH
- ...
- SEMEN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Semizlik
-
[isim]
Semizlik
- SEMAH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Alevi ve Bektaşi topluluklarında yaygın olan ve müzik eşliğinde uygulanan tören nitelikli oyun
-
[isim]
Alevi ve Bektaşi topluluklarında yaygın olan ve müzik eşliğinde uygulanan tören nitelikli oyun
- SEMAN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Diş köklerini kaplayan sert madde
-
Bir metalle temas durumunda ısıtılan ve yüksek sıcaklıkta ayrışarak taşıdığı elementlerden bir veya birçoğunu o metalin yüzeyine yayan madde
-
[isim]
Diş köklerini kaplayan sert madde
- SENET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir kimsenin yapmaya veya ödemeye borçlu olduğu şeyi göstermek için imzaladığı resmî kâğıt, belgit
- "Bu zarflar hisse senedi dolu idi." (Falih Rıfkı Atay)
-
Dayanılan veya dayanılacak olan şey
-
[isim]
Bir kimsenin yapmaya veya ödemeye borçlu olduğu şeyi göstermek için imzaladığı resmî kâğıt, belgit
- SEYİS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ata bakan, tımar eden kimse, at bakıcısı
-
[isim]
Ata bakan, tımar eden kimse, at bakıcısı
- SEFİH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Zevk ve eğlenceye düşkün, uçarı
- "İçer, kumar oynar, başına bir sürü sefih insan toplardı." (Halide Edip Adıvar)
-
[sıfat]
Zevk ve eğlenceye düşkün, uçarı
- SEÇME
-
-
[isim]
Seçmek işi
-
[sıfat]
Seçkin, seçilmiş
- "Üsküp'ün kızları, hepsi de seçme." (Halk türküsü)
-
[isim]
Seçmek işi
- SEMER
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
At, eşek, katır vb. hayvanların sırtına yerleştirilen, üzerine yük bağlanan veya binilen, iskeleti ağaçtan araç
- "Semere asılı bir sepeti çözüp ağacın uygun bir dalına astı." (Necati Cumalı)
-
Hamalların yük taşırken kullandığı deriden sırt yastığı, arkalık
-
Yukaç
-
[isim]
At, eşek, katır vb. hayvanların sırtına yerleştirilen, üzerine yük bağlanan veya binilen, iskeleti ağaçtan araç
- SEDYE
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Hasta veya yaralı taşımaya yarayan katlanabilir hasta yatağı, teskere
- "Biraz sonra sedye yukarı çıkarılıp koridora konuldu." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Hasta veya yaralı taşımaya yarayan katlanabilir hasta yatağı, teskere
- SEVİR
- ...
- SEÇİŞ
-
-
[isim]
Seçme işi veya durumu
-
[isim]
Seçme işi veya durumu
- SEKİZ
-
-
[isim]
Yediden sonra gelen sayının adı
-
Bu sayıyı gösteren 8, VIII rakamlarının adı
-
[sıfat]
Yediden bir artık
-
[isim]
Yediden sonra gelen sayının adı
- SELAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir kimseyle karşılaşıldığında, birinin yanına gidildiğinde veya yanından uzaklaşıldığında kendisine söz ve işaretle bir nezaket gösterisi yapma, esenleme, merhaba
- "... pazara indiği zaman kendine verilen selamı bile almıyordu." (Ömer Seyfettin)
- "... çok sevimli bir asker, selam çakar." (Yusuf Ziya Ortaç)
- "Ama birader, rahat mı edeceğiz bu bahçede, gelene geçene selam mı duracağız?" (Yusuf Ziya Ortaç)
- "Yollarda sarı ve zayıf halk selama duruyor." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Bir kimseyle karşılaşıldığında, birinin yanına gidildiğinde veya yanından uzaklaşıldığında kendisine söz ve işaretle bir nezaket gösterisi yapma, esenleme, merhaba
- SENİR
-
-
[isim]
İki dağ arasındaki sırt
-
[isim]
İki dağ arasındaki sırt
- SEDEF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Midye, istiridye vb. deniz hayvanlarının kabuğunda bulunan sedefçilikte kullanılan, pırıltılı, beyaz, sert bir madde
-
[sıfat]
Bu maddeden yapılmış veya bu madde ile süslenmiş
- "Sedef saplı avcı bıçağı duvarda, taşın üstünde cızırdıyor sanki." (Tarık Buğra)
-
Sedef hastalığı
-
[isim]
Midye, istiridye vb. deniz hayvanlarının kabuğunda bulunan sedefçilikte kullanılan, pırıltılı, beyaz, sert bir madde
- SEPEK
-
-
[isim]
Değirmen taşının ekseni
-
[isim]
Değirmen taşının ekseni