Başında sal olan 8 harfli 30 kelime var. Sal ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde sal olan kelimeler listesine ya da sonu sal ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında sal bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A L S Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
SAL
2 Harfli Kelimeler
AL, AS, LA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- SALLANIŞ
-
-
[isim]
Sallanma işi veya biçimi
-
[isim]
Sallanma işi veya biçimi
- SALİKLİK
- ...
- SALKIMAK
-
-
[nsz]
Gevşeyip sarkmak, pörsümek
-
[nsz]
Gevşeyip sarkmak, pörsümek
- SALINCAK
-
-
[isim]
İki ucundan iki iple veya zincirle yüksek bir yere asılan ve üzerine oturulup sallanılan eğlence aracı
- "Salıncağa annesi binmedi, o bindi yalnız." (Tarık Dursun K)
-
Küçük çocukları uyutmak için beşik yerine kullanılan ve karşılıklı iki yere iple bağlı bulunan asılı yatak
-
[isim]
İki ucundan iki iple veya zincirle yüksek bir yere asılan ve üzerine oturulup sallanılan eğlence aracı
- SALLABAŞ
-
-
[sıfat]
Başı sürekli sallanan
-
Her sözü düşünmeden onaylayan
-
[sıfat]
Başı sürekli sallanan
- SALİMLİK
- ...
- SALEPLİK
-
-
[sıfat]
Salep yapmada kullanılan
-
[isim]
İçinde salep bulunan veya salep dağıtmaya yarayan özel kap
-
[sıfat]
Salep yapmada kullanılan
- SALYAMSI
- ...
- SALLAMAK
-
-
[-i]
Düzenli bir biçimde ve hep aynı doğrultuda hareket ettirmek
- "Sen yine anahtarını çıkar, salla, eğlendir." (Halide Edip Adıvar)
-
Uydurmak, kafadan atmak
-
Sarsmak
-
Beklenmedik bir başarı kazanmak
- "Seçimlerde Ankara'yı salladı."
-
Zor durumda bırakmak
-
Bir işi sürekli olarak başka bir zamana ertelemek, savsaklamak
- "Ev sahibinin gözünü boyarım, kalan borcu bir müddet daha sallarım diyordu." (Sermet Muhtar Alus)
-
[nsz]
Vurmak, tokat atmak
- "Sokaktan geçen bir adam, bunları ayırdı, ikisine birer tokat salladı..." (Memduh Şevket Esendal)
-
[-i]
Düzenli bir biçimde ve hep aynı doğrultuda hareket ettirmek
- SALTANAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir ülkede hükümdarın, padişahın, sultanın egemen olması
- "Bir medeniyetten öbürüne geçerken kaybolan şeylerin yanı başında gerçek saltanatlar da vardır." (Hasan Âli Yücel)
-
Bolluk ve zenginlik, gösterişli yaşayış
-
Birinin bir işte, bir yerde bulunan kimseler üzerindeki egemenliği
-
[isim]
Bir ülkede hükümdarın, padişahın, sultanın egemen olması
- SALANGAN
-
-
[isim]
Hint Okyanusu ve Çin Denizi kıyılarında yaşayan, uzun kanatlı, dört köşe kısa kuyruklu, esmer küçük kuş (Collocalia)
-
[isim]
Hint Okyanusu ve Çin Denizi kıyılarında yaşayan, uzun kanatlı, dört köşe kısa kuyruklu, esmer küçük kuş (Collocalia)
- SALAŞLIK
- ...
- SALCILIK
-
-
[isim]
Sal ile yolcu ve yük taşıma işi
-
[isim]
Sal ile yolcu ve yük taşıma işi
- SALLATMA
- ...
- SALOZLUK
-
-
[isim]
Saloz olma durumu, salaklık
-
[isim]
Saloz olma durumu, salaklık
- SALİPSİZ
-
-
[sıfat]
Salibi olmayan
-
[sıfat]
Salibi olmayan
- SALLANMA
-
-
[isim]
Sallanmak işi
-
[isim]
Sallanmak işi
- SALDIRMA
-
-
[isim]
Saldırmak işi
- "... tütün tablasının kenarında kendimi kurtarmak için saldırmaya hazırlanmış kırmızı bir tilki duruyor." (Memduh Şevket Esendal)
-
Bir tür büyük bıçak
- "Hele Üsküdar gibi bıçkını fazla semtlerde on çocuktan üç dördünde bir bıçak, bir sustalı, bir usturpa hatta bir saldırma bulunurdu." (Burhan Felek)
-
[isim]
Saldırmak işi
- SALGINCI
-
-
[isim]
Salgın toplayan kimse
-
[isim]
Salgın toplayan kimse
- SALLANTI
-
-
[isim]
Sallanma işi
-
Sürüncemede bırakma, savsaklama
-
[isim]
Sallanma işi