Başında sal olan 10 harfli 21 kelime var. Sal ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde sal olan kelimeler listesine ya da sonu sal ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında sal bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A L S Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
SAL
2 Harfli Kelimeler
AL, AS, LA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- SALOZLAŞMA
-
-
[isim]
Salozlaşmak işi veya durumu
-
[isim]
Salozlaşmak işi veya durumu
- SALLAMAMAK
-
-
önem vermemek
- "Sen yine anahtarını çıkar, salla, eğlendir." (Halide Edip Adıvar)
-
dikkate almamak, aldırmamak, ciddiye almamak
-
önem vermemek
- SALTANATÇI
-
-
[isim]
Saltanat yanlısı olan kimse
-
[isim]
Saltanat yanlısı olan kimse
- SALABİLMEK
- ...
- SALGILAYIŞ
-
-
[isim]
Salgılama işi veya biçimi
-
[isim]
Salgılama işi veya biçimi
- SALÇALAMAK
-
-
[-i]
Yemeklere salça katmak
-
[-i]
Yemeklere salça katmak
- SALAMURACI
-
-
[isim]
Salamura yapan kimse
-
[isim]
Salamura yapan kimse
- SALGILAMAK
-
-
[-i]
Salgı oluşturmak, bu salgıyı kana veya diğer organlara bırakmak
-
[-i]
Salgı oluşturmak, bu salgıyı kana veya diğer organlara bırakmak
- SALTANATLI
-
-
[sıfat]
Gösterişli, görkemli
- "Saltanatlı bir üslubu vardı; yıldızlar, nişanlar içinde." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[sıfat]
Gösterişli, görkemli
- SALDIRISIZ
-
-
[sıfat]
Saldırısı olmayan, saldırı yapmadan
-
[sıfat]
Saldırısı olmayan, saldırı yapmadan
- SALLANTILI
- ...
- SALEPÇİLİK
-
-
[isim]
Salepçinin işi
-
[isim]
Salepçinin işi
- SALGILATMA
- ...
- SALINCAKLI
-
-
[sıfat]
Salıncak gibi sallanmaya yarar biçimde olan, salıncağı olan
- "Salıncaklı koltuk."
- "Salıncaklı çocuk bahçesi."
-
[sıfat]
Salıncak gibi sallanmaya yarar biçimde olan, salıncağı olan
- SALAMANDRA
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Semender
-
Odalar arasında gezdirilebilen bir tür kömür sobası
-
[isim]
Semender
- SALIPAZARI
- ...
- SALAKLAŞMA
-
-
[isim]
Salaklaşmak işi
-
[isim]
Salaklaşmak işi
- SALÇALANMA
-
-
[isim]
Salçalanmak işi veya durumu
-
[isim]
Salçalanmak işi veya durumu
- SALIVERMEK
-
-
[-i]
Bırakmak, koyuvermek, serbest bırakmak
- "Nadide Hanım, yemekten sonra torunlarını bahçeye salıvermiş, kendisi büyüklerle beraber sofra başında kalmıştı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[-i]
Bırakmak, koyuvermek, serbest bırakmak
- SALINCAKÇI
-
-
[isim]
Eğlence yerlerinde salıncak çalıştıran kimse
- "Salıncakçının oğlu herkese göz kulak oluyordu." (Tarık Dursun K)
-
[isim]
Eğlence yerlerinde salıncak çalıştıran kimse