Sonunda sa olan 61 kelime var. SA ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde sa olan kelimeler listesine ya da başında sa olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
TAHAMMÜLFERSA
BEYAZMASA, KANDİLİSA, KARABORSA
BİLHASSA, MÜNAKASA
ANAYASA, BAKILSA, KARINSA, KIPKISA, MURASSA, NASILSA, RADANSA, SIKIYSA, YİYORSA
DEVASA, FRANSA, HÜLASA, LOHUSA, MANİSA, MELİSA, NAKİSA, PIRASA, PİYASA, SİYASA, YARASA
ABOSA, BORSA, BURSA, FATSA, FORSA, FRİSA, GROSA, HASSA, HAVSA, HÜNSA, KISSA, KONSA, PARSA, RÜESA, SALSA, SAMSA, TAKSA, YOKSA
AKSA, ARSA, HASA, İKSA, KASA, KISA, KOSA, MASA, NİSA, ORSA, OYSA, POSA, TASA, YASA, YISA
ASA, İSA
A S Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AS
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- TAHAMMÜLFERSA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Dayanılmaz
- "Bu iptidai dişi hassasiyetinin cazip ve tahammülfersa taraflarını zihnimde ayırmaya başladım." (Peyami Safa)
-
[sıfat]
Dayanılmaz
- KANDİLİSA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Yelkenleri yerlerine çekmekte kullanılan halatların genel adı
-
[isim]
Yelkenleri yerlerine çekmekte kullanılan halatların genel adı
- BEYAZMASA
- ...
- KARABORSA
-
-
[isim]
Piyasada olmayan bir malın gizlice yüksek fiyatla alınıp satılması işi
- "Bir teneke benzin aldık karaborsadan -dayan- dedik." (Orhan Veli Kanık)
-
[isim]
Piyasada olmayan bir malın gizlice yüksek fiyatla alınıp satılması işi
- MÜNAKASA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Eksiltme
-
[isim]
Eksiltme
- BİLHASSA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zarf]
Özellikle
- "Koyu yeşil çuhalı uzun masanın başında sessiz, üzüntüden, heyecan ve bilhassa uykusuzluktan bitkin." (Nahid Sırrı Örik)
-
[zarf]
Özellikle
- MURASSA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Değerli taşlarla bezenmiş, cevahirle süslenmiş
- "Cemal Paşa'nın göğsünde murassa bir nişan takılıyordu." (Falih Rıfkı Atay)
-
[sıfat]
Değerli taşlarla bezenmiş, cevahirle süslenmiş
- SIKIYSA
-
-
kolay sanıyorsa, kendine güveniyorsa, yürekliyse
- "Sıkı bir kemer."
- "İşini sıkı tut."
- "Seniha etrafını bu kadar sıkıya alan bu adamlardan hiç sıkılmıyor mu?" (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Sıkıya geldi mi borç etmekten çekinmez, sonra bu borçları ödemek için evinin eşyasını satar." (Reşat Nuri Güntekin)
-
kolay sanıyorsa, kendine güveniyorsa, yürekliyse
- KIPKISA
- ...
- KARINSA
-
-
[isim]
Kuşların tüy değiştirme zamanı
-
[isim]
Kuşların tüy değiştirme zamanı
- BAKILSA
- ...
- ANAYASA
-
-
[isim]
Bir devletin yönetim biçimini belirten, yasama, yürütme, yargılama güçlerinin nasıl kullanılacağını gösteren, yurttaşların kamu haklarını bildiren temel yasa, kanunuesasi
-
[isim]
Bir devletin yönetim biçimini belirten, yasama, yürütme, yargılama güçlerinin nasıl kullanılacağını gösteren, yurttaşların kamu haklarını bildiren temel yasa, kanunuesasi
- RADANSA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Yelkenlere açılan deliklere ve halat ilmiklerine geçirilen metal halka
-
[isim]
Yelkenlere açılan deliklere ve halat ilmiklerine geçirilen metal halka
- YİYORSA
- ...
- NASILSA
-
-
[zarf]
Herhangi bir sebeple veya bilinmeyen bir sebeple
- "Araba tam duracağı sırada nasılsa sol tekerlekler küçük bir hendeğin içine kaydı." (Osman Cemal Kaygılı)
-
[zarf]
Herhangi bir sebeple veya bilinmeyen bir sebeple
- LOHUSA
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Yeni doğum yapmış kadın
- "Annemin lohusa yatağı, evin cepheye doğru, sonundaki ön odada idi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Yeni doğum yapmış kadın
- MELİSA
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Oğul otu
-
[isim]
Oğul otu
- HÜLASA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Özet, fezleke
- "Bir kadınlık tarihi hülasası yapacak değiliz." (Falih Rıfkı Atay)
- "Demek ki hülasa ediyorum, turizm İstanbul'un büyük bir şansı olur." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Öz
- "Karaciğer hülasası."
-
[zarf]
Kısacası
- "O vakit küt küt kalbim atmaya başlıyor, hülasa acayip bir vaziyet." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Herhangi bir maddenin, alkol, eter vb. bir eritici ile ayrılmış veya başka bir yol ile elde edilmiş etkili özü
- "Kınakına hülasası."
-
[isim]
Özet, fezleke
- PİYASA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Satıcıların mal satmak için bir araya geldiği yer, pazar
- "Şimdi de pazar, piyasa yerlerinde, mahalle dolaylarında tanır, sayarlar." (Memduh Şevket Esendal)
- "Akşamları böyle kapı önünde piyasa eder." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Bir yol üzerinde gidip gelerek gezinme
- "Kahvenin önünden dört beş kere daha geçer, akşam piyasasını yapardım." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Alışveriş fiyatı, geçerli fiyat
- "Sonbaharda, yakında açılacak tütün piyasasının haberleriyle ümitlenir, tasalanır, yüzleri bir gün gülerse beş gün kederli kalırdı." (Necati Cumalı)
-
Arz ve talebin karşılaştığı alan
-
Ortalık
- "Bunlardan bir kısmı bugün piyasada alaturka çalgıcılığın en ileri gelenlerindendir." (Osman Cemal Kaygılı)
-
[isim]
Satıcıların mal satmak için bir araya geldiği yer, pazar
- DEVASA
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Dev gibi, çok büyük
- "Kınalı, bir mil uzakta, kocaman hafif ışıklı bir böcek, devasa böcek hâlinde yatıyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[sıfat]
Dev gibi, çok büyük