Başında sa olan 6 harfli 130 kelime var. Sa ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde sa olan kelimeler listesine ya da sonu sa ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında sa bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A S Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AS
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- SARSMA
-
-
[isim]
Sarsmak işi
-
[isim]
Sarsmak işi
- SADİST
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
Başkalarına acı çektirerek cinsel doyum sağlayan (kimse), elezer
-
Sadistlik niteliğinde olan (kimse), elezer
-
Başkalarına acı çektirmekten zevk duyan (kimse), elezer
-
Başkalarına acı çektirerek cinsel doyum sağlayan (kimse), elezer
- SAYICA
-
-
[zarf]
Sayı bakımından, adetçe, adedî
-
[zarf]
Sayı bakımından, adetçe, adedî
- SAĞKOL
-
-
[isim]
Birinin çok güvendiği kimse
- "Kendisine kardeşim gözüyle bakılacağını, isterse her konuda sağkolum olacağını söyledim." (Refik Erduran)
-
[isim]
Birinin çok güvendiği kimse
- SAFFET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Temizlik, arılık
- "Gençlerin tecrübelerle yıpranmamış bir saffet içindeki yüzlerinde yorgunluk duyulmaz." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[isim]
Temizlik, arılık
- SAMANİ
-
Kelime Kökeni : Türkçe
-
[isim]
Saman rengi, açık sarı
-
[sıfat]
Bu renkte olan
-
[isim]
Saman rengi, açık sarı
- SAPINÇ
-
-
[isim]
Özel bir görevin normal sonucuna ulaşmasına engel olan sapıklık, aberasyon
-
Işık hızının sonlu olmasından dolayı bir gök cisminin görünen konumu ile gerçek konumu arasındaki fark, aberasyon
-
Bir mercek, ayna veya optik dizgenin odaklama özelliklerindeki yanlış, aberasyon
-
[isim]
Özel bir görevin normal sonucuna ulaşmasına engel olan sapıklık, aberasyon
- SARKAÇ
-
-
[isim]
Durağan bir nokta çevresinde ağırlığının etkisiyle salınım yapan hareketli katı cisim, rakkas, pandül
-
[isim]
Durağan bir nokta çevresinde ağırlığının etkisiyle salınım yapan hareketli katı cisim, rakkas, pandül
- SAYICI
-
-
[isim]
Vergi almak için hayvan sayımı yapan kimse
-
[isim]
Vergi almak için hayvan sayımı yapan kimse
- SAHLEP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Salep
-
[isim]
Salep
- SALATA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Genellikle bazı çiğ ot ve sebzelerle yapılan, yağ, limon vb. maddeler konulan, yemeklerle birlikte yenen yiyecek
- "Domates salatası. Yeşil salata. Çoban salatası."
-
[isim]
Genellikle bazı çiğ ot ve sebzelerle yapılan, yağ, limon vb. maddeler konulan, yemeklerle birlikte yenen yiyecek
- SAHABE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Hz. Muhammed'i görmüş ve onun sohbetinde bulunmuş Müslümanlar, ashap
-
Sahipler, sahip çıkanlar
-
[isim]
Hz. Muhammed'i görmüş ve onun sohbetinde bulunmuş Müslümanlar, ashap
- SAZKAR
- ...
- SAVRUK
-
-
[sıfat]
Aklını işine vermeyen, dikkatsiz
- "Tavırları şiir gibi ahenktar olan Leyla, ev hayatında ne kadar savruk, güler yüzü ne kadar abustu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Yersiz para harcayan, tutumsuz
-
Düzensiz, dağınık
- "Savruk bir çalışma."
-
[sıfat]
Aklını işine vermeyen, dikkatsiz
- SATICI
-
-
[isim]
Alıcıya bir şey satan kimse
- "Gelen yolcuların çoğu bir Akbaba alıyordu satıcıdan." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[isim]
Alıcıya bir şey satan kimse
- SANTRA
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Orta, orta alan, merkez
-
Santra noktası
-
Hücum oyuncularının ortasında oynayan futbolcu
-
[isim]
Orta, orta alan, merkez
- SARBAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Deveci
-
[isim]
Deveci
- SATMAK
-
-
[-i]
Bir değer karşılığında bir malı alıcıya vermek
- "Geniş arazisini parselleyip sattı." (Tarık Buğra)
-
[nsz]
Kendinde olmayan bir şeyi var gibi göstermek, taslamak
- "Onun yerinde kim olsa bu kadar azamet satardı." (Peyami Safa)
-
Bir kimse, kendini veya başkasını olduğundan daha önemli, yetkili ve değerli göstermek
- "Herhâlde beni de satmasını bilmiş olacaktı ki hatırlılar masasında ehemmiyetli bir adam gibi karşılandım." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Bir çıkar karşılığında bir şeyi gözden çıkarmak, feda etmek
-
Bir yolunu bularak birinden ayrılmak
- "Yanımdakini satamazsam size gelemeyeceğim."
-
[-i]
Bir değer karşılığında bir malı alıcıya vermek
- SAĞLAK
- ...
- SARGAÇ
- ...