Başında sa olan 5 harfli 152 kelime var. Sa ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde sa olan kelimeler listesine ya da sonu sa ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında sa bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A S Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AS
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- SAKİN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Hareket etmeyen, kımıldamayan
-
Durgun, dingin
- "Mümkün olduğu kadar sakin olmaya çalışarak tekrar masasına döndü." (Haldun Taner)
-
Sessiz
- "Dinlenmek için otelimizden daha sakinini bulacağınızı ummam." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Kimseyi rahatsız etmeyen, kızgınlık göstermeyen
-
Huysuzluğu, rahatsızlığı azalmış veya geçmiş
- "Sesi dinlediği müddetçe sakin ve uslu duruyordu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Bir yerde oturan
- "Sakinleri Müslümanlardan ibaret olan semtte, bakkal dükkânı, günün her saatinde dolup boşalır." (Samiha Ayverdi)
-
[sıfat]
Hareket etmeyen, kımıldamayan
- SALLI
-
-
[sıfat]
Büyük ve geniş, sal gibi yayvan
- "Sallı bir yapı."
-
[sıfat]
Büyük ve geniş, sal gibi yayvan
- SADAK
-
-
[isim]
İçine ok konulan torba veya kutu biçiminde kılıf
-
[isim]
İçine ok konulan torba veya kutu biçiminde kılıf
- SARIM
-
-
[isim]
Sarma işi
-
Bir şeyi bir kez saracak miktar
-
Elektromıknatıslarda makara biçiminde sarılan iletken telin her bir halkası
-
[isim]
Sarma işi
- SABİT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Yerinden oynamayan, yerini değiştirmeyen, durağan
- "Önceden koyduğu teşhislerin doğruluğu sonradan kaç defa sabit olmuş." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Gerçekliği tespit edilmiş, kanıtlanmış olan
-
Değişmeyen, hep aynı kalan, önceden ayarlanmış
- "Sabit gelir."
-
[sıfat]
Yerinden oynamayan, yerini değiştirmeyen, durağan
- SAİKA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yıldırım
- "Öteden saikalar parçalıyor afakı!" (Mehmet Akif Ersoy)
-
[isim]
Yıldırım
- SALMA
-
-
[isim]
Salmak işi
- "Sokaklarda salma geziyor."
- "Ne olacak çobansız köyde kurtlar boş oturacak değil ya işte böyle salma dolaşırlar." (Ragıp Akyavaş)
-
Pirinçle pişirilen bir tür yemek
- "Midye salması."
-
Genellikle köylerde işlerin görülmesi için ihtiyar heyetinin kararıyla her evden toplanması gereken para
-
Bazı köylü giysilerinde kolun yeninden sarkan kumaş parçası
-
Kuşların üretilmesine ayrılan oda
-
[sıfat]
Başıboş gezen (hayvan)
- "Salma sığır."
-
[sıfat]
Sürekli akan (su)
-
Osmanlı Devleti'nde kol gezen kolluk eri
-
[isim]
Salmak işi
- SABUH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sabah vakti içilen içki
-
[isim]
Sabah vakti içilen içki
- SAKAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Vücudunda hasta veya eksik bir yanı olan, engelli, özürlü
- "Ben gördüğünüz gibi bir sakat askerim, malul." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Şimdi koltuğumdan kımıldayamıyorum, bu yaşımda sakat oldum." (Refik Halit Karay)
-
Bozuk veya eksik
- "Sakat bir anlatım."
- "Sakat bir iş."
-
[sıfat]
Vücudunda hasta veya eksik bir yanı olan, engelli, özürlü
- SANKİ
-
Kelime Kökeni : Türkçe
-
[zarf]
Farz edelim ki, güya
-
Soru cümlelerinde belirtilen konuya ilgiyi çekmek veya uyarıda bulunmak için kullanılan bir söz
- "Ne olur sanki, sen de gelsen?"
-
Sözüm ona, sözde
- "Hatta görünmez bir delikten biri sanki bakıyor." (Refik Halit Karay)
-
[zarf]
Farz edelim ki, güya
- SALEP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Salepgillerin tek köklü, yumrulu, salkımlı veya başak çiçekli örnek bitkisi (Orchis)
-
Bu bitkinin yumru durumundaki köklerinden dövülerek hazırlanan beyaz toz
-
Bu tozun, şekerli süt veya su ile kaynatılmasıyla yapılan sıcak içecek
-
[isim]
Salepgillerin tek köklü, yumrulu, salkımlı veya başak çiçekli örnek bitkisi (Orchis)
- SAZAN
-
-
[isim]
Sazangillerden, Avrupa, Asya ve Amerika'nın tatlı sularında yaşayan, sırt yüzgeci uzun, eti beğenilen kılçıklı bir balık (Cyprinus carpio)
-
Kolay kandırılan, aldatılabilen kimse
-
[isim]
Sazangillerden, Avrupa, Asya ve Amerika'nın tatlı sularında yaşayan, sırt yüzgeci uzun, eti beğenilen kılçıklı bir balık (Cyprinus carpio)
- SAKİT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
Susmuş, sessiz
- "Nazmiye Hanım hülyaları içinde sakit, uysal ve gevşek adımlarla yürüyordu." (Peyami Safa)
-
Susmuş, sessiz
- SAZLI
-
-
[sıfat]
Saz çalınarak yapılan
- "Köşkte sık sık sazlı toplantılar olurmuş." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[sıfat]
Saz çalınarak yapılan
- SAĞIN
-
-
[sıfat]
Doğruluk kuralına uygun olan
-
Sözün anlatılmak istenene tam karşılık olması, tam uygun düşmesi niteliği, sahih
- "Sağın anlatım."
-
[sıfat]
Doğruluk kuralına uygun olan
- SAYIN
-
-
[sıfat]
Konuşma ve yazışmalarda saygı belirtisi olarak kişi adlarının önüne getirilen söz, saygıdeğer, muhterem
-
[sıfat]
Konuşma ve yazışmalarda saygı belirtisi olarak kişi adlarının önüne getirilen söz, saygıdeğer, muhterem
- SABUN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kirli ve yağlı şeyleri temizlemekte kullanılan, türlü yağlarla alkaliler birleştirilerek yapılan madde
-
Bu maddenin kalıp durumunda olan biçimi
-
[isim]
Kirli ve yağlı şeyleri temizlemekte kullanılan, türlü yağlarla alkaliler birleştirilerek yapılan madde
- SALİM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Esen, sağlam
-
Sakin, huzurlu
- "Ben kahveye salim kafayla, serinkanlılıkla düşünmek için gittim." (Zeyyat Selimoğlu)
-
[sıfat]
Esen, sağlam
- SAPLI
-
-
[sıfat]
Sapı olan
-
[zarf]
Saplanmış olarak
- "Bıçak karpuza saplı duruyor."
-
[isim]
Büyük kepçe
-
[sıfat]
Sapı olan
- SATIM
-
-
[isim]
Satış
- "'O Kimdi' adlı polisiye bir sevda romanı yayımladı. 'O Kimdi'yi de satımda bulamazsın." (Selim İleri)
-
[isim]
Satış