Başında sa olan 5 harfli 152 kelime var. Sa ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde sa olan kelimeler listesine ya da sonu sa ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında sa bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A S Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AS
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- SALGI
-
-
[isim]
Hücrelerin, vücuttaki bezlerin kandan ayırıp oluşturdukları ve yeniden kana, başka organa veya dışarıya saldıkları sıvı madde, ifraz
- "Tükürük bir salgıdır."
-
Güneşten dışarı doğru madde fırlaması
-
[isim]
Hücrelerin, vücuttaki bezlerin kandan ayırıp oluşturdukları ve yeniden kana, başka organa veya dışarıya saldıkları sıvı madde, ifraz
- SAPIŞ
-
-
[isim]
Sapma işi veya biçimi
-
[isim]
Sapma işi veya biçimi
- SATMA
-
-
[isim]
Satmak işi
-
[isim]
Satmak işi
- SAHİL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Karanın deniz, göl, ırmak boyunca uzanan bölümü, kıyı, yaka, yalı
- "Bir gün, adanın sahilinde, bir soğan yüklü kayık gelip demirledi." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Karanın deniz, göl, ırmak boyunca uzanan bölümü, kıyı, yaka, yalı
- SALAŞ
-
Kelime Kökeni : Macarca
-
[isim]
Sebze, meyve vb. satmak için kurulmuş, eğreti, derme çatma dükkân
- "Bizim salaş bütün ömrünce kaç defa süpürülmüş, kaç defa yıkanmış?" (Aka Gündüz)
-
Tahtadan yapılmış (baraka)
- "Kenar mahalleleri gezerken birtakım salaş barakalar göreceksiniz." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[sıfat]
Uyumsuz, derme çatma, kötü görünen
-
[isim]
Sebze, meyve vb. satmak için kurulmuş, eğreti, derme çatma dükkân
- SALÇA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Yemeklere lezzet ve renk katmak için konulan domates veya biber ezmesi
- "Biber salçası. domates salçası."
-
Domates, baharat vb. şeylerle yapılan, çoğunlukla et yemeklerine katılan sos
-
[isim]
Yemeklere lezzet ve renk katmak için konulan domates veya biber ezmesi
- SAPKI
-
-
[isim]
Bir görevin ve özellikle bir fizyoloji görevinin ters bir yön alması
-
[isim]
Bir görevin ve özellikle bir fizyoloji görevinin ters bir yön alması
- SAVAP
- ...
- SALON
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir evde konukları ağırlamakta kullanılan en geniş oda
- "Hasta alt kattaki salona kadar gitti ve bir kanepenin üstüne düştü." (Peyami Safa)
-
Toplantıların, kutlamaların, gösterilerin yapıldığı geniş yer
- "Düğün salonu. Konferans salonu."
-
Dükkân, mağaza
- "Çay salonu. Berber salonu."
-
[isim]
Bir evde konukları ağırlamakta kullanılan en geniş oda
- SALVO
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Genellikle topla yapılan yaylım ateş
- "Ben, düşman donanmalarının göğüslerimize savurduğu salvoları da seyrettim, onları da seyrettim, onları da dinledim." (Aka Gündüz)
-
[isim]
Genellikle topla yapılan yaylım ateş
- SANMA
-
-
[isim]
Sanmak işi
-
[isim]
Sanmak işi
- SAĞRI
-
-
[isim]
Memeli hayvanlarda bel ile kuyruk arasındaki dolgun ve yuvarlakça bölüm
- "Atın sağrısına binmek."
-
[isim]
Memeli hayvanlarda bel ile kuyruk arasındaki dolgun ve yuvarlakça bölüm
- SABUR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Çok sabırlı
-
[sıfat]
Çok sabırlı
- SARGI
-
-
[isim]
Esnek bir maddeden yapılmış uzun, dar ve ince şerit
-
Bir elektrik makinesinde veya aracında aynı devreyi oluşturan iletkenlerin tümü
-
Vücudun bir bölümünü yerinde veya baskı altında tutmak amacıyla uygun biçimde sarılmış şerit
- "Kendisi ağır bir asker gölgesi, yalnız bir kolu beyaz bir sargı içinde." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Esnek bir maddeden yapılmış uzun, dar ve ince şerit
- SAİKA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yıldırım
- "Öteden saikalar parçalıyor afakı!" (Mehmet Akif Ersoy)
-
[isim]
Yıldırım
- SALSA
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Bir tür Güney Amerika dansı
-
Bu dansın müziği
-
[isim]
Bir tür Güney Amerika dansı
- SAHRA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kır
-
Çöl
-
[isim]
Kır
- SAPMA
-
-
[isim]
Sapmak işi
-
Serbest bir mıknatıslı iğnenin denge konumundayken gösterdiği doğrultudan geçen düşey düzlemle, bulunulan noktanın meridyen düzlemi arasındaki açı
-
Bir ışının saydam bir biçmeden geçtikten sonraki doğrultusu arasında oluşan açı
-
Bazı kelimelerin kurallara göre almaları gereken biçimlerden uzaklaşması durumu: Ben-ge > bene yerine bana, sen-ge > sene yerine sana olması gibi
-
[isim]
Sapmak işi
- SADIR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Göğüs, sine
- "Reha Bey'e de meseleyi biraz çıtlattım. Ondan da pek sadra şifa verecek bir şeyler öğrenemedim." (Osman Cemal Kaygılı)
-
Yürek, kalp
-
Kazaskerlere verilen unvan
-
Sadrazam
-
[isim]
Göğüs, sine
- SAZLI
-
-
[sıfat]
Saz çalınarak yapılan
- "Köşkte sık sık sazlı toplantılar olurmuş." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[sıfat]
Saz çalınarak yapılan