Başında sa olan 4 harfli 38 kelime var. Sa ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde sa olan kelimeler listesine ya da sonu sa ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında sa bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A S Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AS
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- SARİ
-
-
[isim]
Hint kadınlarına özgü giysi
-
Bu giysinin yapıldığı kumaş
- "Sari denir kumaşa bürünen, ayağı bilezikli ve burunları incili veya mücevherli kadınlar..." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Hint kadınlarına özgü giysi
- SANA
-
-
[zarf]
Sen zamirinin yönelme durumu
-
[zarf]
Sen zamirinin yönelme durumu
- SARA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Zaman zaman kendini kaybederek olduğu yere düşme, vücutta şiddetli çırpınmalar ve ağız köpürmesi ile ortaya çıkan bir sinir hastalığı, epilepsi, tutarak, tutarık, tutarga, yilbik
-
[isim]
Zaman zaman kendini kaybederek olduğu yere düşme, vücutta şiddetli çırpınmalar ve ağız köpürmesi ile ortaya çıkan bir sinir hastalığı, epilepsi, tutarak, tutarık, tutarga, yilbik
- SAGU
-
-
[isim]
Ağıt
-
[isim]
Ağıt
- SAPA
-
-
[sıfat]
Gidilen yol üzerinde olmayan, sapılarak varılan
-
Merkezden uzak, kıyıda köşede kalmış
- "Eskiden sapa semtlerde küçücük dükkânlar görünürdü." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Yan, değişik
- "Kimileri sert çıkışlarda, karşı koymalarda, sapa ilişkilerde çözüm arıyor." (Tomris Uyar)
-
[sıfat]
Gidilen yol üzerinde olmayan, sapılarak varılan
- SALT
-
-
[sıfat]
İçinde yabancı bir öge bulunmayan, mutlak
- "Salt sevinç."
-
İçine, kendisine yabancı hiçbir şey karışmamış, arı
-
[zarf]
Yalnızca
- "Sanat adına konuşmakta kendinde hak gören, her konuştuğunu da salt doğrudur diye karşısındakine kabullendirmek isteyen kimseler sardı etrafımızı." (Necati Cumalı)
-
[sıfat]
İçinde yabancı bir öge bulunmayan, mutlak
- SADE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Süsü, gösterişi olmayan, yalın, gösterişsiz
- "İki ufak çocuk konuşarak gidiyor; hâlleri o kadar sade, o kadar sevimli ki imrenmemek mümkün değil." (Memduh Şevket Esendal)
-
Şeker katılmamış (kahve)
- "Sade kahve."
-
[zarf]
(sa:'de) Yalnızca, yalnız, ancak, sadece
- "Hem düşünmeli ki insan kısmı sade para ile doymaz." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Yalın, süssüz, anlaşılır olan (üslup, anlatım)
- "Lirik şiir en halis şairlerin elinde gayet sadedir." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[sıfat]
Süsü, gösterişi olmayan, yalın, gösterişsiz
- SAFİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Katıksız, duru, temiz
-
Net
-
[zarf]
(sa:'fi) Yalnız olarak, yalnız, sadece
-
[sıfat]
Katıksız, duru, temiz
- SARP
-
-
[sıfat]
Dik, çıkması ve geçilmesi güç (yer), yalman
- "İki gündür sarp dağ yollarını aşıyoruz." (Falih Rıfkı Atay)
- "Bu mera işi gittikçe sarpa sarıyordu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Güç, güçlük
- "Düz ovada sarpa çekme yolunu / Ver mektebe okutsunlar oğlunu." (Âşık Veysel)
-
[sıfat]
Dik, çıkması ve geçilmesi güç (yer), yalman
- SAĞI
-
-
[isim]
Kuş tersi, kuş gübresi
-
[isim]
Kuş tersi, kuş gübresi
- SARI
-
-
[isim]
Yeşil ile turuncu arasında bir renk, limon kabuğu rengi
-
[sıfat]
Bu renkte olan
-
[sıfat]
Soluk, solgun
-
[isim]
Yeşil ile turuncu arasında bir renk, limon kabuğu rengi
- SAVA
-
-
[isim]
Haber
-
Muştu
-
[isim]
Haber
- SAAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir günlük sürenin yirmi dörtte birine eşit, altmış dakikalık zaman dilimi, zaman parçası
- "Karabalçıklı çiftliği kasabadan sıkı yürüyüşlerle bir saat çeker." (Reşat Nuri Güntekin)
- "... herkes ona artık vaktini ibadete hasretmek zamanının geldiğini, daha doğrusu ahireti düşünmek saati çaldığını ima ediyordu." (Halide Edip Adıvar)
-
Vakit, zaman
- "Oyuncular meyus olmayarak gene saati geldiği vakit perdelerini açtılar." (Memduh Şevket Esendal)
-
Bir işin yapıldığı belli bir zaman
- "Yemek saati."
- "Kahvaltı saati. Uyku saati. Çalışma saati."
-
Günün hangi anı olduğunu gösteren alet
- "Kolundaki krom saate göz attı." (Refik Halit Karay)
-
Sayaç
- "Elektrik saati. Su saati."
-
[isim]
Bir günlük sürenin yirmi dörtte birine eşit, altmış dakikalık zaman dilimi, zaman parçası
- SASI
-
-
[sıfat]
Küf ve çürük gibi kokan
-
Kokuşmuş
-
Tatsız
-
[sıfat]
Küf ve çürük gibi kokan
- SAİK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sebep
-
Güdü
-
[isim]
Sebep
- SAYE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Gölge
-
Koruma, yardım
-
[isim]
Gölge
- SAMİ
- ...
- SAİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Başka, öteki, diğer
- "Onun sair işlerini bir dereceye kadar engelledi ise de ne zararı var!" (Memduh Şevket Esendal)
-
[sıfat]
Başka, öteki, diğer
- SAÇI
-
-
[isim]
Gelinin başından aşağı saçılan çiçek, şeker, arpa, para vb. şeyler
-
Düğün armağanı
-
[isim]
Gelinin başından aşağı saçılan çiçek, şeker, arpa, para vb. şeyler
- SAKO
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Paltoya benzer bir tür üstlük
- "Hava sıcak, arkasındaki uzunca sako omuzlarından sarkıyor, fesi terden yapışıyor ancak aldırmıyor, yürüyordu." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Paltoya benzer bir tür üstlük