Sonunda s olan 4 harfli 58 kelime var. S harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde s harfi olan kelimeler listesine ya da başında s harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KAOS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Evrenin düzene girmeden önceki biçimden yoksun, uyumsuz ve karışık durumu
-
Kargaşa
-
[isim]
Evrenin düzene girmeden önceki biçimden yoksun, uyumsuz ve karışık durumu
- EROS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Ruhsal çözümleme açısından cinsel eğilimler ve bundan doğan isteklerin tümü
-
[isim]
Ruhsal çözümleme açısından cinsel eğilimler ve bundan doğan isteklerin tümü
- KARS
- ...
- LAOS
- ...
- PERS
- ...
- KROS
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Kırlarda ve ormanlarda, hendeklerden, yükseltilerden, çukurlardan ve akarsulardan geçerek yaya yapılan koşu
-
[isim]
Kırlarda ve ormanlarda, hendeklerden, yükseltilerden, çukurlardan ve akarsulardan geçerek yaya yapılan koşu
- DERS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Öğretmenin öğrenciye belirli bir sürede verdiği bilgi
- "Mektepten kaçmıyor, bazı derslerden zevk alıp saatlerce çalıştığım oluyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Metin'in bu dersi asma teklifi hiç hoşuma gitmedi doğrusu." (Adalet Ağaoğlu)
- "Bu seneki tecrübe aynı zamanda bir de ders oldu." (Hüseyin Cahit Yalçın)
- "İyi konuşurdu, ders vermek sanatını bilirdi."
-
Bu bilgi aktarımı için ayrılan süre
- "Dersin bitmesine beş dakika var."
- "Yapılacak şey gördüğümüz vakalardan ders almaya çalışmaktır." (Abdülhak Şinasi Hisar)
- "İnek Şaban güzel ders çalışırdı boş sınıfta." (Rıfat Ilgaz)
- "Evvela kendi kendisini cezalandırdı, sonra kendisi gibi yaşamak istemeyenlere ders verdi." (Peyami Safa)
-
Öğrencinin öğrenmek zorunda olduğu bilgi
- "Bir yakınlık kurmak için derslerini soracak oluyordu." (Necati Cumalı)
-
Bir olayın bellekte bıraktığı öğretici iz, öğüt, ibret
- "En iyisi, kıyının verdiği şu ekoloji dersini uygulamak mı dersiniz?" (Haldun Taner)
-
[isim]
Öğretmenin öğrenciye belirli bir sürede verdiği bilgi
- KİLS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kireç taşı
-
[isim]
Kireç taşı
- MARS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tavlada oyunculardan birinin, karşı taraf pul toplamaya başlamadan bütün pullarını toplayıp oyunu bitirerek iki sayı kazanması
- "Terlikçi İhsan, üst üste iki düşeş atmakla marsı sağlamış gibiydi." (Haldun Taner)
- "İkinci oyunda beni mars etti, mantığımı ya da mantıksızlığımı kavramıştı çünkü." (Tomris Uyar)
-
[isim]
Tavlada oyunculardan birinin, karşı taraf pul toplamaya başlamadan bütün pullarını toplayıp oyunu bitirerek iki sayı kazanması
- FORS
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Devlet başkanının bulunduğu yerlere, amirallerin çalıştıkları kuruluşlara veya gemilere, generallerin garnizonlarına ve bu düzeydeki görevlilerin arabalarına çekilen üç veya dört köşeli bayrak
-
Söz geçirirlik, saygınlık
-
Gösterişlilik
-
Gidon
-
[isim]
Devlet başkanının bulunduğu yerlere, amirallerin çalıştıkları kuruluşlara veya gemilere, generallerin garnizonlarına ve bu düzeydeki görevlilerin arabalarına çekilen üç veya dört köşeli bayrak
- SEKS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Cinsiyet
-
Cinsel ilişkide bulunma
-
[isim]
Cinsiyet
- BEİS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Engel, uymazlık
- "Seyyit Ali, Yani'ye planlarını üstünkörü anlatmakta beis görmedi." (Ömer Seyfettin)
-
Kötülük, zarar
-
[isim]
Engel, uymazlık
- RAKS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir tür dans
- "Zil, şal ve gül. Bu bahçede raksın bütün hızı." (Yahya Kemal Beyatlı)
- "Bu küçücük yaramaz, koşar gibi, sıçrar gibi, herkes eğlenir gibi ayaklarını çarparak memnun, güle güle raks ediyordu." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
Salınım
-
[isim]
Bir tür dans
- FARS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Güldürü
-
[isim]
Güldürü
- EFES
- ...
- BOKS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Belirli kurallara uyularak yapılan yumruk dövüşü, yumruk oyunu
- "Türkiye boks şampiyonası."
-
[isim]
Belirli kurallara uyularak yapılan yumruk dövüşü, yumruk oyunu
- ABES
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Gereksiz, yersiz, boş
- "Artık söylemekte bir mahzur olmadığından gizlemek abes." (Refik Halit Karay)
- "Annem eniştemizin bu son sözlerini dinlemeyi artık abes bulurdu." (Abdülhak Şinasi Hisar)
- "Yazarlarımızın çoğu yalnızca kendi ürünlerinin ne amaçla üretildiğini sayıp dökerek bir anlamda abesle iştigal ediyorlar." (Tomris Uyar)
-
Akla ve gerçeğe aykırı
-
[zarf]
Gereksiz bir biçimde
-
[sıfat]
Gereksiz, yersiz, boş
- TRAS
-
Kelime Kökeni : Almanca
-
[isim]
Volkanik tüf
-
[isim]
Volkanik tüf
- BURS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir öğrencinin öğrenimini sürdürebilmesi veya bir kimsenin bilgi ve görgüsünü artırması için belli bir süre devlet veya özel kuruluşlarca ödenen aylık para
- "Öğrenimini tamamlaması için devlet bursuyla Almanya'ya gönderiliyor." (Necati Cumalı)
-
Bu amaçla vakfedilmiş paranın veya malın geliri
-
[isim]
Bir öğrencinin öğrenimini sürdürebilmesi veya bir kimsenin bilgi ve görgüsünü artırması için belli bir süre devlet veya özel kuruluşlarca ödenen aylık para
- KURS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ağırşak
-
Bir gök cisminin teker biçimde görülen yüzü, çörek
-
[isim]
Ağırşak