Sonunda rem olan 20 kelime var. REM ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde rem olan kelimeler listesine ya da başında rem olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
EPİKEREM, MUHARREM, MUHTEREM, NAMAHREM, PATAKREM
EKSTREM, LACEREM
DEPREM, MAHREM, MÜBREM, TEOREM, TİTREM
BAREM, HAREM, KEREM, SÜREM, TÜREM, VEREM
KREM, ÜREM
E M R Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
EM, ER, ME, RE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- MUHTEREM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Saygıdeğer, sayın
- "Bendenizle birlikte muhterem okuyucuların hepsi de güler, durur." (Ahmet Rasim)
-
[sıfat]
Saygıdeğer, sayın
- MUHARREM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ay takviminin birinci ayı, aşure ayı, matem ayı
-
[isim]
Ay takviminin birinci ayı, aşure ayı, matem ayı
- PATAKREM
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Yüz ve boyundaki bozuklukları ve pürüzleri gideren pudra ile fondöten karışımı bir madde
-
[isim]
Yüz ve boyundaki bozuklukları ve pürüzleri gideren pudra ile fondöten karışımı bir madde
- NAMAHREM
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Evlenmelerinde yasa bakımından sakınca olmayan (kadın ve erkek)
-
Yabancı, el
- "Doğrusunu isterseniz beni aldatmamıştır; ama namahrem karşısında oynamıştır." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[sıfat]
Evlenmelerinde yasa bakımından sakınca olmayan (kadın ve erkek)
- EPİKEREM
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Önertilerinin biri veya her ikisi kanıtıyla birlikte ileri sürülen tasım
- "Çocuklar büyüklerin işine karışmaz çünkü akılları ermez; sen henüz on yaşında olduğun için çocuksun; şu hâlde benim işime karışma tasımı bir epikeremdir."
-
[isim]
Önertilerinin biri veya her ikisi kanıtıyla birlikte ileri sürülen tasım
- LACEREM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zarf]
Elbette
-
[zarf]
Elbette
- EKSTREM
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Aşırı
-
Uç
-
Sıra dışı
-
[sıfat]
Aşırı
- MÜBREM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Çok gerekli olan, kaçınılmaz, vazgeçilmez
-
[sıfat]
Çok gerekli olan, kaçınılmaz, vazgeçilmez
- MAHREM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Yakın akrabadan olduğu için nikâh düşmeyen (kimse)
-
Başkalarına söylenmeyen, gizli
- "Müdür, dosyadan başka bir rapor çıkardı. Kenarında kırmızı bir damga: Mahrem." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Sırdaş
- "Az vakitte mahremlerimden biri oldu." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[sıfat]
Yakın akrabadan olduğu için nikâh düşmeyen (kimse)
- DEPREM
-
-
[isim]
Yer kabuğunun derin katmanlarının kırılıp yer değiştirmesi veya yanardağların püskürme durumuna geçmesi yüzünden oluşan sarsıntı, yer sarsıntısı, hareket, zelzele
-
[isim]
Yer kabuğunun derin katmanlarının kırılıp yer değiştirmesi veya yanardağların püskürme durumuna geçmesi yüzünden oluşan sarsıntı, yer sarsıntısı, hareket, zelzele
- TİTREM
-
-
[isim]
Ton
-
[isim]
Ton
- TEOREM
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Kanıtlanabilen bilimsel önerme
-
Mantıksal usa vurma ile kanıtlanan önermenin veya özelliğin bildirimi
-
[isim]
Kanıtlanabilen bilimsel önerme
- TÜREM
- ...
- HAREM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Saray ve konaklarda kadınlara ayrılan bölüm, selamlık karşıtı
- "Harem, ihtiyar hatunların bembeyaz patiska sedirli küçük köşe odalarında kalmıştı." (Falih Rıfkı Atay)
-
Bu bölümde oturan kadınların hepsi
-
Karı, eş
- "... gelen doktormuş, bizim doktor Hüsnü Bey... Haremim hastalanmış da." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Saray ve konaklarda kadınlara ayrılan bölüm, selamlık karşıtı
- KEREM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Soyluluk, ululuk, büyüklük, asalet
- "Kerem et aklından çıkarma beni / Ağla, gözyaşını sil melul melul." (Karacaoğlan)
-
Bağış olarak verme, iyilik, cömertlik, eli açıklık, lütuf
- "Bir başka kerem beklemez artık gelecekten." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[isim]
Soyluluk, ululuk, büyüklük, asalet
- SÜREM
- ...
- BAREM
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Devlet memurlarının maaşlarının derece ve tutarlarını düzenleyen sistem ve çizelge
- "Bunların tek derdi barem basamaklarını aşarak bu mertebeye fırlayıvermekten ibarettir." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Devlet memurlarının maaşlarının derece ve tutarlarını düzenleyen sistem ve çizelge
- VEREM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Herhangi bir organa ve en çok akciğerlere yerleşen Koh basilinin yol açtığı ateşli ve bulaşıcı bir hastalık, tüberküloz
- "Annemin, genç yaşta veremden ölen rahmetli amcasını görmedim." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[sıfat]
Bu hastalığa tutulmuş, veremli
- "Verem bir kadının duyguları."
-
[isim]
Herhangi bir organa ve en çok akciğerlere yerleşen Koh basilinin yol açtığı ateşli ve bulaşıcı bir hastalık, tüberküloz
- KREM
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Tene yumuşaklık vermek veya güneş, yağmur vb. dış etkilerden korunmak için sürülen koyu kıvamlı madde
-
[sıfat]
Bu kıvamda hazırlanmış olan
- "Krem deterjan."
-
Açık saman rengi
-
[sıfat]
Bu renkte olan
- "Vücutlarının yumuşaklığını gösteren açık renk, krem veya beyaz elbiseler içinde..." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[isim]
Tene yumuşaklık vermek veya güneş, yağmur vb. dış etkilerden korunmak için sürülen koyu kıvamlı madde
- ÜREM
-
-
[isim]
Faiz, getiri
-
[isim]
Faiz, getiri