Başında pe olan 7 harfli 48 kelime var. Pe ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde pe olan kelimeler listesine ya da sonu pe ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında pe bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- PERGOLA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Kazıkların ve belli kalınlıktaki dikmelerin üzerine bindirilmiş bir tür demir veya ahşap çardak
-
[isim]
Kazıkların ve belli kalınlıktaki dikmelerin üzerine bindirilmiş bir tür demir veya ahşap çardak
- PELİKAN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Pelikangillerden, pembeye çalan beyaz tüylü, kanatları gri renkli, alt gagasında deriden bir kesesi olan iri kuş, kaşıkçı kuşu (Pelecanus onocrotalus)
-
[isim]
Pelikangillerden, pembeye çalan beyaz tüylü, kanatları gri renkli, alt gagasında deriden bir kesesi olan iri kuş, kaşıkçı kuşu (Pelecanus onocrotalus)
- PERİCİK
-
-
[isim]
Kilit dili
-
Peri hastalığı
-
[isim]
Kilit dili
- PERİDOT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Olivin
-
[isim]
Olivin
- PEŞİNEN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[zarf]
Peşin olarak, önceden
- "Birkaç arkadaşımın içeride olduğunu haber veriyor ve alacağım zevk için beni peşinen tebrik eden bir tebessümle gülüyordu." (Peyami Safa)
-
[zarf]
Peşin olarak, önceden
- PERVARİ
- ...
- PERDELİ
-
-
[sıfat]
Perdesi olan veya perde ile örtülü bulunan
-
Duvaklı
-
Perde sağlamak için parmaklarla basılacak yerleri olan (çalgı)
- "Fagot, perdeli bir çalgıdır."
-
[sıfat]
Perdesi olan veya perde ile örtülü bulunan
- PENCERE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Yapıları veya tren, vapur vb. ulaşım araçlarını aydınlatmak, havalandırmak amacıyla yapılan, çerçeve, cam, panjur, perde gibi eklentilerle daha kullanışlı bir duruma getirilen açıklık
- "Bavulu açtım, kâğıdı parçaladım, pencereden attım." (Refik Halit Karay)
- "Bir insana bir şey öğrettiğiniz, ona yeni bir pencere açtığınız zamanki o parlayan bakışlar var ya, hocanın en büyük mükâfatı budur." (Haldun Taner)
-
[isim]
Yapıları veya tren, vapur vb. ulaşım araçlarını aydınlatmak, havalandırmak amacıyla yapılan, çerçeve, cam, panjur, perde gibi eklentilerle daha kullanışlı bir duruma getirilen açıklık
- PERMEÇE
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Yedek olarak kullanılan ince halat
-
[isim]
Yedek olarak kullanılan ince halat
- PENCÜDÜ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Tavla oyununda zarların üst yüzünün birinin beşli, öbürünün ikili gelmesi, beş iki
-
[isim]
Tavla oyununda zarların üst yüzünün birinin beşli, öbürünün ikili gelmesi, beş iki
- PERİŞAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Dağınık, düzensiz, karmakarışık
- "Ne kadar toplasan perişandır / Toplanır saçlarım dağılmak için." (Cenap Şehabettin)
- "Bir sürü laf edildikten sonra facia başlayacak, tabii aile perişan olacak." (Halide Edip Adıvar)
-
Acınacak durumda olan, zavallı
- "Omuzlarındaki çamurlu tüfeklerin altında iki büklüm olmuş, yorgun ve perişan ağır ağır yürüyorlardı." (Ömer Seyfettin)
- "Sonra, fena ruhlu güzel yüzün de insanı perişan eden sihrini de inkâr etmeyeceğim." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Vallahi meydan dayağı yesem bu kadar perişan olmazdım." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[sıfat]
Dağınık, düzensiz, karmakarışık
- PENCÜSE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Tavla oyununda zarların üst yüzünün birinin beşli, öbürünün üçlü gelmesi
-
[isim]
Tavla oyununda zarların üst yüzünün birinin beşli, öbürünün üçlü gelmesi
- PENÇGAH
- ...
- PEDOLOG
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Çocuk bilimci
-
Toprak bilimi
-
[isim]
Çocuk bilimci
- PERİTON
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Karın zarı
-
[isim]
Karın zarı
- PEELİNG
- ...
- PEÇENEK
- ...
- PEDOFİL
- ...
- PENUVAR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir tür sabahlık
-
[isim]
Bir tür sabahlık
- PERVANE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Geceleri ışık çevresinde dönen küçük kelebek
- "Ötede mum yanıyor bir şeyler dönüyor / Pervaneler art arda ne çabuk ölüyor." (Behçet Necatigil)
-
Döndüğünde bir mekanizmayı işleten bir eksene dikey olarak bağlanmış, iki veya ikiden çok kanattan yapılmış alet
- "Türk uçaklarının pervane gürültüleri uğulduyor." (Aka Gündüz)
- "Hanımefendinin etrafında pervane gibi dönüyor, isteyeceği şeyleri evvelden keşfetmek için gözünün içine bakıyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Hanımlara kafa tuttuğu hâlde, onların karşısında pervane kesilir." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Selçuklularda ve İlhanlılarda has, zeamet, tımar ile ilgili olarak verilen ferman
- "Herkesin çevresinde saygılı bir pervane kesildiği bu huzurlu ortamda, bu genç kızın sıcak ilgisini hissetmek..." (Haldun Taner)
-
[isim]
Geceleri ışık çevresinde dönen küçük kelebek