Sonunda p olan 5 harfli 102 kelime var. P harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde p harfi olan kelimeler listesine ya da başında p harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- CENUP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Güney
-
[isim]
Güney
- NESEP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Soy, baba soyu
-
[isim]
Soy, baba soyu
- MUHİP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Seven, sevgi besleyen, dost
-
[sıfat]
Seven, sevgi besleyen, dost
- TAZİP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Azaba sokma, üzme
-
[isim]
Azaba sokma, üzme
- KATİP
- ...
- NASİP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Birinin payına düşen şey
- "Acaba İstanbul'u bir daha görmek nasip olacak mı?" (Halide Edip Adıvar)
- "Herkes ondan haz veya hüzün, kendi nasibini alırdı." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Bir kimsenin elde edebildiği, sahip olabildiği şey
- "Türk'e ve Türk vatanına bir kurtuluş nasip ise onu gene Mehmetçiklerden beklemeliyiz." (Aka Gündüz)
- "Konaktaki hamamlardan halayıklar, hizmetçiler de nasiplerini alırmış." (Salâh Birsel)
- "Allah bana o rezaletle gelmeyi nasip etmesin, ölmek daha iyi." (Halide Edip Adıvar)
- "Hiçbir erkeğe nasip olmadığını iddia edeceğim hayat, hep kaçamaklarla dolu idi." (Refik Halit Karay)
-
Kısmet, talih, baht
- "Tembellerin nasibi aç kalmaktır."
-
Günlük kazanç
-
[isim]
Birinin payına düşen şey
- ESBAP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sebepler, nedenler
-
[isim]
Sebepler, nedenler
- TALİP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
İsteyen, istekli
- "Keşke bilmeksizin, tesadüfen, İsmail'in almak istediği bu kıza talip çıkmış bir adam vaziyetinde kalsaydım." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Genellikle evlenmek isteyen ve bu isteğini evleneceği kimseye bildiren erkek
- "O taşralı müteahhidin ona talip olmasıyla bütün bu tasavvurlar bir anda yıkılıvermişti." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
İsteyen, istekli
- ÇORAP
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Pamuk, yün vb.nden örülen, ayağa giyilen giyecek
- "Köşede bağdaş kurmuş, önce kunduralarını, sonra da çoraplarını çıkarmış." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Pamuk, yün vb.nden örülen, ayağa giyilen giyecek
- GALİP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
Bir yarışma, karşılaşma, çatışma vb. sonunda yenen, üstün gelen, başarı kazanan
- "Bunlar galipler tarafından haksızca esir edilmiş vatandaşlardı." (Aka Gündüz)
-
Bir yarışma, karşılaşma, çatışma vb. sonunda yenen, üstün gelen, başarı kazanan
- HABİP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sevgili
-
[isim]
Sevgili
- ESVAP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Giysi
- "Bütün esvabı bir mintan ve eski bir pantolondan ibaretti." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[isim]
Giysi
- ÜSLUP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Anlatma, oluş, deyiş veya yapış biçimi, tarz
- "Akşam içinde en büyük üstatların eserleri kadar mükemmel ve muhteşem olan tabiat bize bir eda ve üslup dersi verir." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Bir sanatçıya, bir çağa veya bir ülkeye özgü teknik, renk, biçimlendirme ve söyleyiş özelliği, biçem, stil
- "Bu üslup ruhumun yazıma akseden hâletini gösteriyor." (Refik Halit Karay)
-
Sanatçının görüş, duyuş, anlayış ve anlatıştaki özelliği veya bir türün, bir çağın kendine özgü anlatış biçimi, biçem, tarz, stil
- "Üslup beyan aynıyla insandır." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[isim]
Anlatma, oluş, deyiş veya yapış biçimi, tarz
- CÜNÜP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Dinin buyurduğu biçimde henüz yıkanmadığı için temiz sayılmayan (kimse), cenabet
-
[sıfat]
Dinin buyurduğu biçimde henüz yıkanmadığı için temiz sayılmayan (kimse), cenabet
- DOLAP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Genellikle tahtadan yapılmış, bölme veya çekmelerine eşya konulan kapaklı mobilya
- "Hemen aynalı dolabını açtı, en iyi çarşafını çıkararak acele giyinmeye başladı." (Peyami Safa)
- "İleride işler yapmaya, dolaplar çevirmeye başlarsa kendi de bundan istifade edecekti." (Ercüment Ekrem Talu)
-
Dönerek çalışan ve özellikle su çeken düzen
- "Kuyu dolabı."
-
Dönme dolap
-
İstanbul bedesteninde dükkân
- "Bedestende iki dolap tutuyor."
-
Orta oyununda sahnede dükkân veya ev olarak kullanılan dekor
-
Düzen
- "Çevrilen dolabı sezdi."
-
[isim]
Genellikle tahtadan yapılmış, bölme veya çekmelerine eşya konulan kapaklı mobilya
- LAKAP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir kimseye, bir aileye kendi adından ayrı olarak sonradan takılan, o kimsenin veya o ailenin bir özelliğinden kaynaklanan ad
- "Arkadaşının taktığı bu lakabı, Ger Ali, soyadı kanunu çıkınca isminin başından alıp sonuna koydu mu bilmiyorum." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[isim]
Bir kimseye, bir aileye kendi adından ayrı olarak sonradan takılan, o kimsenin veya o ailenin bir özelliğinden kaynaklanan ad
- ÜRGÜP
- ...
- NİSAP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yeter sayı
-
[isim]
Yeter sayı
- MUSAP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Başına bir kötülük, felaket gelmiş olan
-
Hastalığa yakalanmış, tutulmuş, uğramış
- "Herkes, hastalığın cinsine göre, aşağı yukarı musap sayılır." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[sıfat]
Başına bir kötülük, felaket gelmiş olan
- HİTAP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sözü birine veya birilerine yöneltme, seslenme
- "Kötü konuşuyoruz, bilhassa tanımadıklarımıza hitap ederken tamamıyla kekeliyoruz." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
-
[isim]
Sözü birine veya birilerine yöneltme, seslenme