Sonunda n olan 5 harfli 542 kelime var. N harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde n harfi olan kelimeler listesine ya da başında n harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- MACUN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Hamur kıvamına getirilmiş madde
-
Boyacılıkta çatlak ve aralıkları kapamak, camcılıkta camları tutturmak için kullanılan hamur kıvamında karışım
- "Cam macunu. Yağlı boya macunu."
-
Baharlı, tarçınlı, yumuşak ve yapışkan şekerleme
- "Sakın anneme söylemeyin! Söylemezseniz size macun alırım." (Orhan Veli Kanık)
-
[isim]
Hamur kıvamına getirilmiş madde
- METAN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Çürümekte olan karbonlu maddelerden çıkan, havada sarı bir alevle yanan, renksiz bir gaz, bataklık gazı (CH4)
-
[isim]
Çürümekte olan karbonlu maddelerden çıkan, havada sarı bir alevle yanan, renksiz bir gaz, bataklık gazı (CH4)
- ZATEN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zarf]
Doğrusu, doğrusunu isterseniz, esasen, zati
- "Başımıza ne gelirse hep bu herkese uymaktan gelir zaten..." (Necati Cumalı)
-
[zarf]
Doğrusu, doğrusunu isterseniz, esasen, zati
- BAĞIN
-
-
[isim]
İnşaatta veya kazı sırasında toprağın çökmesini önlemek için yerleştirilen parça veya dayak
-
[isim]
İnşaatta veya kazı sırasında toprağın çökmesini önlemek için yerleştirilen parça veya dayak
- ERGİN
-
-
[sıfat]
Olmuş, yetişmiş, kemale ermiş
- "Ergin yemiş. Ergin ekin."
-
Haklarını kendi kullanmak için yasanın gösterdiği yaşa gelmiş olan (kimse), reşit
- "Oğlunun bilgin, ergin, akıllı, uslu olmasını istiyordu." (Nezihe Araz)
-
[sıfat]
Olmuş, yetişmiş, kemale ermiş
- SEBEN
- ...
- TURAN
- ...
- ÜÇGEN
-
-
[isim]
Üç tepe noktası, üç açısı, üç kenarı olan geometri biçimi, müselles
- "Tabanı otuz metre kadar tutan bir eşkenar üçgen biçimindedir." (Tarık Buğra)
-
[sıfat]
Bu biçimde olan
-
[isim]
Üç tepe noktası, üç açısı, üç kenarı olan geometri biçimi, müselles
- ÇAKIN
-
-
[isim]
Kıvılcım
-
Şimşek
-
[isim]
Kıvılcım
- GELİN
-
-
[isim]
Evlenmek için hazırlanmış, süslenmiş kız veya yeni evlenmiş kadın
- "Bin türlü dedikodu içinde ben oraya gelin gittim." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
- "Bu küçük armağanın anlamı, günü gelince kendisi gibi telli duvaklı gelin olması için uğur getirmesi dileğiydi gelinin." (Necati Cumalı)
-
Aileye evlenme yoluyla girmiş olan kadın
-
[isim]
Evlenmek için hazırlanmış, süslenmiş kız veya yeni evlenmiş kadın
- GEVEN
-
-
[isim]
Baklagillerden, çok yıllık, bazı türlerinden kitre denilen zamk çıkarılan, dikenli bir çalı, keven (Astragalus)
-
[isim]
Baklagillerden, çok yıllık, bazı türlerinden kitre denilen zamk çıkarılan, dikenli bir çalı, keven (Astragalus)
- KOTON
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
Pamuktan yapılmış olan (kumaş vb.)
-
Pamuktan yapılmış olan (kumaş vb.)
- MADUN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Alt
-
Ast
-
[isim]
Alt
- NARİN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
İnce yapılı, yepelek, nazenin
- "Bir tezgâhta tülbent dokuyan narin bir kıza âşık oldum." (Sait Faik Abasıyanık)
-
İnce, nazik
- "Söğüdün yaprağı narindir narin." (Halk türküsü)
-
[sıfat]
İnce yapılı, yepelek, nazenin
- AFYON
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Olgunlaşmamış haşhaş kapsüllerine yapılan çizintilerden sızan, güçlü bir zehir olmakla birlikte içinde morfin, kodein vb. uyuşturucular bulunan madde
-
[isim]
Olgunlaşmamış haşhaş kapsüllerine yapılan çizintilerden sızan, güçlü bir zehir olmakla birlikte içinde morfin, kodein vb. uyuşturucular bulunan madde
- KİTİN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Eklem bacaklıların ve kabukluların örteneğini oluşturan, bazı mantar ve likenlerde de rastlanan, dayanıklı ve esnek organik madde
-
[isim]
Eklem bacaklıların ve kabukluların örteneğini oluşturan, bazı mantar ve likenlerde de rastlanan, dayanıklı ve esnek organik madde
- ZAMAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir işin, bir oluşun içinde geçtiği, geçeceği veya geçmekte olduğu süre, vakit
- "Zaman geçtikçe hafifleyecek yerde, daha ziyade ağırlaşan bir vicdan azabı duyarım." (Ömer Seyfettin)
- "Nihayet yalnız kaldığım bir zamanı avlayarak yanıma yaklaşıyor." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Kaybolmuş şeyleri bulurum ama sen zamanı geçirmişsin, saatini bulamadım." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Bu sürenin belirli bir parçası, vakit
- "Efendiler, az söylemek çok yapmak zamanı gelmiştir." (Atilla İlhan)
-
Belirlenmiş olan an
-
Çağ, mevsim
- "Gül zamanı. Çocukluk zamanı."
-
Bir işe ayrılmış veya bir iş için alışılmış saatler, vakit
-
Dönem, devir
- "Eski müdür zamanında hayli şımarmış olan bu miskin ve ukala herifi sepetledi." (Haldun Taner)
-
Bir süre ile ilgili durum ve şartlar
- "Sigarasını efkârlı olduğu zamanlar yaptığı gibi sık nefeslerle çabuk çabuk içiyordu." (Haldun Taner)
-
Olayların oluş ve akış sırasını belirleyen, düzenli ve dönemli gök olaylarını birim olarak kullanan sanal bir kavram
-
Fiillerin belirttikleri geçmiş zaman, şimdiki zaman, gelecek zaman, geniş zaman kavramı
- "Geldi, gelmiş, geliyor, gelecek, gelir."
-
Yer kabuğunun geçirdiği gelişimde belirlenen ve fosillere göre dörde ayrılan geniş evrelerden her biri
-
[isim]
Bir işin, bir oluşun içinde geçtiği, geçeceği veya geçmekte olduğu süre, vakit
- BÜTEN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Olefin grubundan C4H8 formülünde iki hidrokarbonun adı
-
[isim]
Olefin grubundan C4H8 formülünde iki hidrokarbonun adı
- ÇAYAN
-
-
[isim]
Akrep, yılan, çıyan, kırkayak vb. zehirli hayvan
-
[isim]
Akrep, yılan, çıyan, kırkayak vb. zehirli hayvan
- PAZEN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Dokuması kalın, sık ve yumuşak, bir tür pamuklu bez
-
[isim]
Dokuması kalın, sık ve yumuşak, bir tür pamuklu bez