Sonunda lam olan 31 kelime var. LAM ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde lam olan kelimeler listesine ya da başında lam olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
SELLEMEHÜSSELAM
VELHASILIKELAM
ALEYHİSSELAM, ALEYKÜMSELAM
HASILIKELAM, SALATÜSELAM, ŞEYHÜLİSLAM, SIRILSIKLAM
DARÜSSELAM, EDEBİKELAM, SAPASAĞLAM
SIRSIKLAM
VESSELAM
İHTİLAM
BAĞLAM, BARLAM, BOYLAM, CIZLAM, KAPLAM, REKLAM, SAĞLAM, TOPLAM
ANLAM, DOLAM, İSLAM, KELAM, SALAM, SELAM
İLAM, ULAM
LAM
A L M Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
LAM, MAL
2 Harfli Kelimeler
AL, AM, LA, MA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- SELLEMEHÜSSELAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zarf]
Ulu orta, çekinmeden, destursuz
-
[zarf]
Ulu orta, çekinmeden, destursuz
- VELHASILIKELAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zarf]
Kısacası
-
[zarf]
Kısacası
- ALEYHİSSELAM
- ...
- ALEYKÜMSELAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[ünlem]
Arapça selamünaleyküm biçimindeki selamlama sözüne verilen "esenlik, selamet sizin de üzerinize olsun" anlamındaki karşılık
-
[ünlem]
Arapça selamünaleyküm biçimindeki selamlama sözüne verilen "esenlik, selamet sizin de üzerinize olsun" anlamındaki karşılık
- ŞEYHÜLİSLAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Osmanlı İmparatorluğu'nda, kabinede sadrazamdan sonra yer alan ve genellikle din işlerinden sorumlu olan üye
-
[isim]
Osmanlı İmparatorluğu'nda, kabinede sadrazamdan sonra yer alan ve genellikle din işlerinden sorumlu olan üye
- HASILIKELAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zarf]
Sözün kısası, kısacası
-
[zarf]
Sözün kısası, kısacası
- SIRILSIKLAM
-
-
[sıfat]
Büsbütün ıslak, çok ıslak, sırsıklam
- "Sessiz yaşlarla sırılsıklam olan yanaklarından öptüm." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[sıfat]
Büsbütün ıslak, çok ıslak, sırsıklam
- SALATÜSELAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Hz. Peygambere ve onun soyundan gelenlere saygı bildirmek için okunan dua
-
[isim]
Hz. Peygambere ve onun soyundan gelenlere saygı bildirmek için okunan dua
- EDEBİKELAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Örtmece
-
[isim]
Örtmece
- SAPASAĞLAM
-
-
[sıfat]
Çok sağlam, her yanı sağlam
- "Kendi yaşında sırım gibi sapasağlam bir yerli kadın olan karısı bir hafta içinde tifodan ölüp gidivermişti." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Ferit dayı bu savaştan da sapasağlam, üstelik miralay olarak dönmüştü." (Atilla İlhan)
-
[sıfat]
Çok sağlam, her yanı sağlam
- DARÜSSELAM
- ...
- SIRSIKLAM
-
-
[sıfat]
Büsbütün ıslak, çok ıslak, sırılsıklam
- "Yağmur altında sırsıklam gelip yine pazar yoluna çömelmiş." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[sıfat]
Büsbütün ıslak, çok ıslak, sırılsıklam
- VESSELAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[ünlem]
"İşte o kadar, son söz şudur" anlamlarında kullanılan bir söz
- "İşsizlik kötü şey vesselam!" (Orhan Veli Kanık)
-
[ünlem]
"İşte o kadar, son söz şudur" anlamlarında kullanılan bir söz
- İHTİLAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Düş azması
-
[isim]
Düş azması
- KAPLAM
-
-
[isim]
Bir kavramın ve o kavramı dile getiren terimin içerdiği varlıkların ve bireysel olayların bütünü, kapsam, şümul
- "Bütün insanlar, hayvanlar, bitkiler canlı kavramının kaplamı içine girerler."
-
[isim]
Bir kavramın ve o kavramı dile getiren terimin içerdiği varlıkların ve bireysel olayların bütünü, kapsam, şümul
- REKLAM
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir şeyi halka tanıtmak, beğendirmek ve böylelikle sürümünü sağlamak için denenen her türlü yol
- "Şehirde canlı reklam dolaştırmak hiçbirimizin aklına gelmemişti." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Sizin için geniş bir reklam yapacağım, adımı ortaya koyacağım." (Tarık Buğra)
-
Bu amaç için kullanılan yazı, resim, film vb
-
[isim]
Bir şeyi halka tanıtmak, beğendirmek ve böylelikle sürümünü sağlamak için denenen her türlü yol
- SAĞLAM
-
-
[sıfat]
Dayanıklı, kolay bozulmaz, yıkılmaz
- "En sağlam sütunlar üstünde durduğu sanılan devir, bir karton kale gibi yıkılmıştı." (Falih Rıfkı Atay)
- "Nasıl aldattı beni meğer sağlam ayakkabı değilmiş." (Peyami Safa)
- "Daha bugünden sağlam durmayı beceremezse kaptan köprüsüne adım atmasın." (Zeyyat Selimoğlu)
-
Zarar görmemiş, bozulmamış
- "Bütün eşya sağlam."
-
Sakatlık veya hastalığı bulunmayan, sağlıklı, sıhhatli
- "Kendisi uzun boylu, sağlam, orta yaşlı bir adamdır; ama yıprandığını söylüyor." (Memduh Şevket Esendal)
-
Güvenilir
- "Sağlam iş. Sağlam para."
-
Gerçek, inanılır bir temeli olan
- "Böyle sağlam adı nereden bulacaksın." (Memduh Şevket Esendal)
-
[zarf]
(sa'ğlam) Her hâlde, muhakkak
- "Sağlam bu gece perilere karıştım gitti." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[sıfat]
Dayanıklı, kolay bozulmaz, yıkılmaz
- CIZLAM
-
-
[isim]
Kaçma, savuşma
-
[isim]
Kaçma, savuşma
- BOYLAM
-
-
[isim]
Yeryüzündeki herhangi bir noktanın meridyen çemberiyle başlangıç olarak alınan Greenwich gözlemevinin meridyen çemberi arasındaki açı değeri, tul, tul derecesi, meridyen
-
[isim]
Yeryüzündeki herhangi bir noktanın meridyen çemberiyle başlangıç olarak alınan Greenwich gözlemevinin meridyen çemberi arasındaki açı değeri, tul, tul derecesi, meridyen
- TOPLAM
-
-
[isim]
Toplama işleminin sonucu, mecmu, yekûn
-
[isim]
Toplama işleminin sonucu, mecmu, yekûn