Sonunda lal olan 14 kelime var. LAL ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde lal olan kelimeler listesine ya da başında lal olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
İSTİDLAL, İSTİKLAL, İZMİHLAL, PÜRMELAL
İHTİLAL, İNHİLAL
TELLAL
CELAL, HELAL, HİLAL, İHLAL, MELAL, ZÜLAL
LAL
A L L Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
LAL
2 Harfli Kelimeler
AL, LA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- İSTİDLAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir konuda kanıtlara dayanarak sonuç çıkarma
-
Çıkarım
-
[isim]
Bir konuda kanıtlara dayanarak sonuç çıkarma
- İSTİKLAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bağımsızlık
- "İstiklal Savaşı. İstiklal Marşı."
- "Bu eser, Türk milletinin hürriyet ve istiklal fikrinin layemut abidesidir." (Atatürk)
-
[isim]
Bağımsızlık
- PÜRMELAL
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Hüzünlü, üzüntülü
-
[sıfat]
Hüzünlü, üzüntülü
- İZMİHLAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yıkılma, çökme
- "Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal." (Mehmet Akif Ersoy)
-
[isim]
Yıkılma, çökme
- İHTİLAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir ülkenin siyasal, sosyal ve ekonomik yapısını veya yönetim düzenini değiştirmek amacıyla kanunlara uymaksızın cebir ve kuvvet kullanarak yapılan geniş halk hareketi, devrim
- "Fransız ihtilali."
-
Kargaşalık, düzensizlik, karışıklık
-
Köklü değişim
- "Bilimde ihtilal."
-
[isim]
Bir ülkenin siyasal, sosyal ve ekonomik yapısını veya yönetim düzenini değiştirmek amacıyla kanunlara uymaksızın cebir ve kuvvet kullanarak yapılan geniş halk hareketi, devrim
- İNHİLAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Dağılma, bölünme, parçalanma
-
Açılma
-
Ayrışma
-
[isim]
Dağılma, bölünme, parçalanma
- TELLAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Herhangi bir şeyi, olayı veya bir şeyin satılacağını halka duyurmak için çarşıda, pazarda yüksek sesle bağıran kimse, çağırtmaç
- "Annemin çeyizlik eşyasını hamallarla tellallar çarşısına gönderdi." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Satışlarda aracılık eden kimse
-
[isim]
Herhangi bir şeyi, olayı veya bir şeyin satılacağını halka duyurmak için çarşıda, pazarda yüksek sesle bağıran kimse, çağırtmaç
- HİLAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ayın ilk günlerinde aldığı yay biçimi, ayça, yeni ay
-
Çocukların okuma öğrenmeye başladıklarında satır ve sözleri şaşırmamak için söz üzerinde gezdirdikleri ucu sivri, uzunca bir gösterme aracı
-
[isim]
Ayın ilk günlerinde aldığı yay biçimi, ayça, yeni ay
- HELAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Dinin kurallarına aykırı olmayan, dinî bakımdan yasaklanmamış olan, haram karşıtı
- "Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal." (Mehmet Akif Ersoy)
- "Alacağımı sana helal ediyorum, anandan emdiğin süt gibi helal olsun."
- "Yol güzel, tarlalar cömert / Helal olsun yol parası." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
- "Ben helal süt emmiş adamım, ağabey." (Haldun Taner)
-
Kurallara, geleneklere uygun
-
[isim]
Nikâhlı eş
- "Helal olsun, bunu senden beklemezdim."
-
[zarf]
Kurallara, geleneklere uygun olarak
- "Helal kazanılmış para."
-
[sıfat]
Dinin kurallarına aykırı olmayan, dinî bakımdan yasaklanmamış olan, haram karşıtı
- CELAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Büyüklük, ululuk
-
Öfke, kızgınlık
- "Kahraman ırkıma bir gül; ne bu şiddet, bu celal?" (Mehmet Akif Ersoy)
-
[isim]
Büyüklük, ululuk
- MELAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Can sıkıntısı, usanç
- "Melalimizi avutmak için bin türlü eğlence, bin türlü zevk icat ettik." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Üzüntü, hüzün, dert
- "Her zaman, doğduğu, çocukluğunu geçirdiği memleketin rüzgârlarıyla bir melal duyardı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Can sıkıntısı, usanç
- ZÜLAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Saf, tatlı su
-
[isim]
Saf, tatlı su
- İHLAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bozma, zarar verme
- "Sükûneti ihlal etmeyiniz!"
-
Yasa ve düzene uymama
-
[isim]
Bozma, zarar verme
- LAL
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Dili tutulmuş, konuşamaz duruma gelmiş, dilsiz
- "Bazı ihtiyar âlimlerimizin lisana vukuflarına hayran oldum, mantıklarıyla bizi lal ettiler." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[sıfat]
Dili tutulmuş, konuşamaz duruma gelmiş, dilsiz