Başında l olan 5 harfli 119 kelime var. L harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde l harfi olan kelimeler listesine ya da sonu l harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında l bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- LAĞIM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir yerleşim merkezinde pis suların akıp gitmesi için yer altında açılmış kanal, geriz
-
Düşmanın kale duvarlarını yıkmak veya düşman ordugâhına zarar vermek amacıyla, düşman siperlerine doğru yer altından açılan dar yol
- "Eğrikapı, girmek için başlıca bir hedef olmuştu, oradan lağımlarla suru yıkmaya girişilmişti." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[isim]
Bir yerleşim merkezinde pis suların akıp gitmesi için yer altında açılmış kanal, geriz
- LAHUT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tanrı âlemi
-
[sıfat]
Kutsal
- "Dünya senin bu lahut avazeni duymadıktan sonra kimin sesini dinler, kime kulak asar?" (Samiha Ayverdi)
-
[isim]
Tanrı âlemi
- LOJİK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Mantık
-
[sıfat]
Mantıkla ilgili
-
[isim]
Mantık
- LAHİT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Duvarları taş veya tuğladan, üstü taş bir kapakla örtülü mezar
- "Firavun'un açık lahitlerindeki boğuk yankıları dinledim." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Taş veya mermerden oyma mezar
-
[isim]
Duvarları taş veya tuğladan, üstü taş bir kapakla örtülü mezar
- LİMAN
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Gemilerin barınmalarına, yük alıp boşaltmalarına, yolcu indirip bindirmelerine yarayan doğal veya yapay sığınak
- "On beş gün sonra, geldiği gibi büyük törenle limanımızdan ayrıldı." (Haldun Taner)
-
[isim]
Gemilerin barınmalarına, yük alıp boşaltmalarına, yolcu indirip bindirmelerine yarayan doğal veya yapay sığınak
- LOKAL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Yöresel
-
Yerel
- "Lokal anestezi."
-
[isim]
Dernekevi
- "Siyasal kuruluşların lokallerini yakıp yıkmaya kalkacaklardır." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Müzikli eğlencelerin yapıldığı yer, gece kulübü
- "Onlarla beraber Beyoğlu lokanta ve gece lokallerine büsbütün başka bir üslup geldi." (Falih Rıfkı Atay)
-
[sıfat]
Yöresel
- LİDYA
- ...
- LERZE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Titreme, titreyiş
- "Aşklarının düşüncesi artık lerze değil yeis ve meraret veriyordu." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Titreme, titreyiş
- LAKAP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir kimseye, bir aileye kendi adından ayrı olarak sonradan takılan, o kimsenin veya o ailenin bir özelliğinden kaynaklanan ad
- "Arkadaşının taktığı bu lakabı, Ger Ali, soyadı kanunu çıkınca isminin başından alıp sonuna koydu mu bilmiyorum." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[isim]
Bir kimseye, bir aileye kendi adından ayrı olarak sonradan takılan, o kimsenin veya o ailenin bir özelliğinden kaynaklanan ad
- LANET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tanrı'nın sevgi ve ilgisinden yoksun olma, beddua
- "Başıma yağan bu ana laneti beni ürpertiyor." (Yusuf Ziya Ortaç)
- "Bu nesil öyle zamanlar geçirdi ki doğduğuna lanet etti." (Falih Rıfkı Atay)
- "Hele sevgilisinin de hastalandığı bu korkunç haftalarda, fabrikanın cinayetlerine ne kadar lanet okuyor, biraz da kendisi vasıta olduğundan dolayı ne derece ıstırap çekiyordu." (Refik Halit Karay)
- "Bir sabah lanet olsun dedim, yaptığım iyilik gözüne dizine dursun!" (Sait Faik Abasıyanık)
-
[sıfat]
Ters, berbat, çok kötü
- "Lanet filozofum diyerek ortaya çıkıp Allah'a ve kullara karşı hezeyan eden tımarhanelik herifler!" (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Tanrı'nın sevgi ve ilgisinden yoksun olma, beddua
- LEHİM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Erime noktaları düşük metalleri tutturma işlemlerinde kullanılan, kalay ve kurşun alaşımlarının genel adı
-
Bu alaşımla yapılan işlem
-
[isim]
Erime noktaları düşük metalleri tutturma işlemlerinde kullanılan, kalay ve kurşun alaşımlarının genel adı
- LÜNET
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Gözlük camı, gözlük
- "Gözümde ince yeşil tek lünetle sertaser." (Ahmet Rasim)
-
[isim]
Gözlük camı, gözlük
- LİMON
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Turunçgillerden, 3-5 m yükseklikte, kışın yapraklarını dökmeyen, beyaz çiçekli bir ağaç (Citrus limonum)
- "Benzi limon gibi sararmaya, gözleri ateş gibi parlamaya başladı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Bu ağacın sarı renkli, kabuğu kokulu, suyu ekşi meyvesi, sulu zırtlak
-
[isim]
Turunçgillerden, 3-5 m yükseklikte, kışın yapraklarını dökmeyen, beyaz çiçekli bir ağaç (Citrus limonum)
- LİBOŞ
-
-
[isim]
Liberal ekonomiyi ve liberal siyaseti savunurken çabucak zengin olmayı amaçlayan ve bu yolda hiçbir değer yargısını kabul etmeyen, her şeyi mübah gören kimse
-
[isim]
Liberal ekonomiyi ve liberal siyaseti savunurken çabucak zengin olmayı amaçlayan ve bu yolda hiçbir değer yargısını kabul etmeyen, her şeyi mübah gören kimse
- LAZUT
-
-
[isim]
Mısır
-
[isim]
Mısır
- LİNET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İshal
-
[isim]
İshal
- LİKÖR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Meyve veya bazı bitkiler ile alkol, esans karışımından yapılan şekerli içki
- "Bu likör vakitsiz, amma şişeleri açmış bulunduk." (Peyami Safa)
-
[isim]
Meyve veya bazı bitkiler ile alkol, esans karışımından yapılan şekerli içki
- LİVAR
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Avlanan balıkları canlı olarak saklamak için ağzı içine doğru konik örülmüş sepet
- "Keçi kellesinin ince derisini parça parça kesip de ağlara takmak için hazır edip livarına tıktığı zaman ..." (Sait Faik Abasıyanık)
-
İçinde diri balık saklanan, denizden ayrılmış havuz
-
[isim]
Avlanan balıkları canlı olarak saklamak için ağzı içine doğru konik örülmüş sepet
- LİSTE
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Alt alta yazılmış şeylerin bütünü, dizelge
- "İhtiyar garson yazılmış listeleri masalara bırakıyor." (Haldun Taner)
-
[isim]
Alt alta yazılmış şeylerin bütünü, dizelge
- LİRET
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
İtalyan para birimi
-
[isim]
İtalyan para birimi