Başında l olan 5 harfli 119 kelime var. L harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde l harfi olan kelimeler listesine ya da sonu l harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında l bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- LİVAR
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Avlanan balıkları canlı olarak saklamak için ağzı içine doğru konik örülmüş sepet
- "Keçi kellesinin ince derisini parça parça kesip de ağlara takmak için hazır edip livarına tıktığı zaman ..." (Sait Faik Abasıyanık)
-
İçinde diri balık saklanan, denizden ayrılmış havuz
-
[isim]
Avlanan balıkları canlı olarak saklamak için ağzı içine doğru konik örülmüş sepet
- LETÇE
- ...
- LAZER
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Çok güçlü pırıltılar oluşturan, değişik alanlarda kullanılan ışık kaynağı
-
[isim]
Çok güçlü pırıltılar oluşturan, değişik alanlarda kullanılan ışık kaynağı
- LAHZA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Zamanın bölünemeyecek kadar kısa bir parçası, an
- "Top gürleyip oruç bozulan lahzadan beri / Bir nurlu neşe kapladı kerpiçten evleri." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[isim]
Zamanın bölünemeyecek kadar kısa bir parçası, an
- LİPİT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Hayvan ve bitki dokularının eter, benzin, kloroform vb. yağ çözücülerinde eriyen bölümü
-
[isim]
Hayvan ve bitki dokularının eter, benzin, kloroform vb. yağ çözücülerinde eriyen bölümü
- LİYAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yabani ormanlarda yetişen parazit sarmaşığı
- "Önünüz liyanlarla sımsıkı örülmüştür." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Yabani ormanlarda yetişen parazit sarmaşığı
- LAGAR
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Zayıf, çelimsiz
- "Babam önde bir lagar beygir sırtındadır." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[sıfat]
Zayıf, çelimsiz
- LİKEN
-
Kelime Kökeni : Yunanca
-
[isim]
Bir mantarla bir su yosununun ortak yaşamasıyla ortaya çıkan bitkilerin genel adı
-
Kaşındırıcı bir deri hastalığı
-
[isim]
Bir mantarla bir su yosununun ortak yaşamasıyla ortaya çıkan bitkilerin genel adı
- LOTUS
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Nilüfer cinsinden birçok bitkiye verilen genel ad
-
[isim]
Nilüfer cinsinden birçok bitkiye verilen genel ad
- LAHUT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tanrı âlemi
-
[sıfat]
Kutsal
- "Dünya senin bu lahut avazeni duymadıktan sonra kimin sesini dinler, kime kulak asar?" (Samiha Ayverdi)
-
[isim]
Tanrı âlemi
- LOŞÇA
-
-
[sıfat]
Az ışık almış, yarı karanlık
- "Loşça bir köşeye çekilerek ortalığı gözden geçirmekten başka yapacağı bir şey yoktu." (Peyami Safa)
-
[sıfat]
Az ışık almış, yarı karanlık
- LAMBA
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Petrol gibi yanıcı bir madde yakarak veya elektrik akımıyla içindeki teller akkor durumuna geçerek ışık veren alet
- "Bir gaz lambasının ışığında önüme serdiğim haritayı tetkik ediyordum." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Radyo ve televizyonlarda kullanılan, havası boşaltılmış veya içine düşük basınçlı bir gaz doldurulmuş cam, seramik veya çelikten ampul
-
Kapı, pencere kenarlarına açılan, genellikle dik açılı girinti
-
[isim]
Petrol gibi yanıcı bir madde yakarak veya elektrik akımıyla içindeki teller akkor durumuna geçerek ışık veren alet
- LİNİN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Hücre çekirdeğinde bulunan ve kromatin tanelerini taşıyan ağ biçimindeki ipliksi yapı
-
[isim]
Hücre çekirdeğinde bulunan ve kromatin tanelerini taşıyan ağ biçimindeki ipliksi yapı
- LAGOS
- ...
- LEVHA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir yere asılmak için yazılmış yazı, safiha
- "İçeri girince göze ilk çarpan şey duvardaki yazı levhaları oluyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Tablo, resim
- "Resimci dükkânlarında Türkler aleyhinde birçok levhalar asılmıştı." (Ömer Seyfettin)
-
Tabela
-
[isim]
Bir yere asılmak için yazılmış yazı, safiha
- LAVAŞ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Mayalı hamurdan tandırda pişirilerek yapılan ve yapıldığı yere göre büyüklüğü değişen ince ekmek türü
-
Yufka inceliğinde açılmış uzun sade pide
-
[isim]
Mayalı hamurdan tandırda pişirilerek yapılan ve yapıldığı yere göre büyüklüğü değişen ince ekmek türü
- LANET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tanrı'nın sevgi ve ilgisinden yoksun olma, beddua
- "Başıma yağan bu ana laneti beni ürpertiyor." (Yusuf Ziya Ortaç)
- "Bu nesil öyle zamanlar geçirdi ki doğduğuna lanet etti." (Falih Rıfkı Atay)
- "Hele sevgilisinin de hastalandığı bu korkunç haftalarda, fabrikanın cinayetlerine ne kadar lanet okuyor, biraz da kendisi vasıta olduğundan dolayı ne derece ıstırap çekiyordu." (Refik Halit Karay)
- "Bir sabah lanet olsun dedim, yaptığım iyilik gözüne dizine dursun!" (Sait Faik Abasıyanık)
-
[sıfat]
Ters, berbat, çok kötü
- "Lanet filozofum diyerek ortaya çıkıp Allah'a ve kullara karşı hezeyan eden tımarhanelik herifler!" (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Tanrı'nın sevgi ve ilgisinden yoksun olma, beddua
- LEMUR
- ...
- LEMİS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
El ile dokunarak duyma, bir şeye el ile dokunma
-
[isim]
El ile dokunarak duyma, bir şeye el ile dokunma
- LEYDİ
- ...