Sonunda kılmak olan 15 kelime var. KILMAK ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde kılmak olan kelimeler listesine ya da başında kılmak olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
BIRAKILMAK
ACIKILMAK, KAYKILMAK, KIRKILMAK
BAKILMAK, BIKILMAK, ÇAKILMAK, ÇIKILMAK, KAKILMAK, SIKILMAK, TAKILMAK, TIKILMAK, YAKILMAK, YIKILMAK
KILMAK
A I K K L M Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
6 Harfli Kelimeler
KILMAK
5 Harfli Kelimeler
AKLIK, ALKIM, KAKIM, KALIK, KALIM, KILMA
4 Harfli Kelimeler
AKIL, AKIM, AKLI, ALIK, ALIM
3 Harfli Kelimeler
AKI, KAK, KAL, KAM, KIL, LAK, LAM, MAL
2 Harfli Kelimeler
AK, AL, AM, LA, MA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BIRAKILMAK
-
-
[nsz]
Bırakma işine konu olmak, terk edilmek
- "Bırakılınca azat edilmiş bir kırlangıç gibi fırladı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[nsz]
Bırakma işine konu olmak, terk edilmek
- ACIKILMAK
-
-
[nsz]
Acıkma işine konu olmak
- "Bu saatte acıkılır mı?"
-
[nsz]
Acıkma işine konu olmak
- KAYKILMAK
-
-
[-e]
Arkaya doğru eğilerek, yaslanarak oturmak
-
[-e]
Arkaya doğru eğilerek, yaslanarak oturmak
- KIRKILMAK
-
-
[nsz]
Kırkma işi yapılmak
- "Yazıhanenin başında oturan çiçek bozuğu, ince kırkılmış softa sakallı birisi buranın müdürüydü." (Aka Gündüz)
-
[nsz]
Kırkma işi yapılmak
- BIKILMAK
-
-
[nsz]
Usanılmak
-
[nsz]
Usanılmak
- TAKILMAK
-
-
[nsz]
Takma işi yapılmak
- "Kendisine bu ad takılmış, takıldığı gibi de kalmıştır." (Memduh Şevket Esendal)
-
[-e]
Denge bozulacak bir biçimde bir yere dokunup aksaklık ortaya çıkmak
- "Önünü çok iyi göremeyen hayvanın ayağı bir taşa takıldı." (Osman Cemal Kaygılı)
- "Bekçi çekildi gitti. Fakat çocuğun gözleri pencereye takılıp kalmıştı." (Halide Edip Adıvar)
-
[-e]
Bir yerde bir süre kalmak
- "İğne bir müddetten beri plağın bozuk yerine takılmış, ha babam ha, bir melodiyi tekrar edip duruyordu." (Haldun Taner)
-
[-e]
Olumsuz veya aksayan, eksik bir yanını görerek üstünde durmak
- "Son günlerde bir de usta sözüne takılır oldum." (Nezihe Meriç)
-
Kızdırmak, üzmek, şaşırtmak amacıyla şaka yollu konuşmak
- "İstasyon memuru onun şehre seyrek indiğini bildiğinden her seferinde takılır." (Haldun Taner)
-
Karşı cins ile ilişki kurmayı veya arkadaş olmayı istemek
-
[nsz]
Takma işi yapılmak
- KAKILMAK
-
-
[-e]
Kakma işi yapılmak
- "Dedeye -yeni şakirdiniz efendim- diyerek çekilip gidince kız odanın ortasında kakılıp kaldı." (Halide Edip Adıvar)
-
[-e]
Kakma işi yapılmak
- ÇIKILMAK
-
-
[-e]
Dışarı veya yukarı gidilmek
- "Dağa çıkıldı. Bu havada dışarıya çıkılmaz."
-
[-e]
Dışarı veya yukarı gidilmek
- TIKILMAK
-
-
[nsz]
Tıkma işi yapılmak
- "Bütün vücudu sanki ziftten bir kılıf içine tıkılmış gibi idi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Dar, sıkıntılı bir yerde bulunmak, sıkışmak
- "Mecliste altmış kişi bir odaya tıkıldık." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Tutukevine konmak
- "Dama tıkıldım ama temyizde beraat ettim." (Aka Gündüz)
-
[nsz]
Tıkma işi yapılmak
- BAKILMAK
-
-
[nsz]
Bakma işine konu olmak veya bakma işi yapılmak
- "Öyle dik dik bakılmaya, sert hareketlere tahammül edemiyorlardı." (Refik Halit Karay)
-
[nsz]
Bakma işine konu olmak veya bakma işi yapılmak
- ÇAKILMAK
-
-
[-e]
Çakma işine konu olmak
- "Ceketini serginin tahtasına çakılmış çividen alır, omuzlarına bırakır." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Bir arıza yapsa araba çakılıp kalacağız." (Çetin Altan)
-
Hızla düşüp saplanmak
- "Uçak dağa çakıldı."
-
[nsz]
Ortaya çıkmak, farkına varılmak, anlaşılmak
-
[-e]
Çakma işine konu olmak
- YAKILMAK
-
-
[nsz]
Yakma işi yapılmak
- "Ateş yakılmak, kına yakılmak."
-
[nsz]
Yakma işi yapılmak
- SIKILMAK
-
-
[nsz]
Sıkma işi yapılmak
- "Çamaşırlar sıkıldı."
-
Can sıkıntısı duymak
- "Bu merasimden fazla sıkıldığını belli eden bir sabırsızlıkla kapıdan yana bakmaya başladı." (Haldun Taner)
-
Utanıp çekinmek
- "O dakikadan dakikaya daha ziyade şaşırıyor, sıkılıyor, buradan kurtulmak istiyordu." (Memduh Şevket Esendal)
-
Sıkıntıya düşmek
-
[nsz]
Sıkma işi yapılmak
- YIKILMAK
-
-
[nsz]
Yıkma işi yapılmak veya yıkma işine konu olmak
-
Herhangi bir sebeple çökmek, göçmek
- "Duvar yıkıldı."
-
Devrilmek, yığılmak
- "... yüzükoyun yıkılıp kalmış bir kadın, kaçışan hizmetçiler..." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
İstenmeyen biri çekilip gitmek, defolmak
-
Yok olmak, mahvolmak
-
[-e]
Yüklenmek
- "Bütün işler onun üstüne yıkılmıştı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[nsz]
Yıkma işi yapılmak veya yıkma işine konu olmak
- KILMAK
-
-
Etmek, yapmak
- "Kitabımı elimden bırakmadığımı görmek bile onları mutlu kılmaya yetiyordu." (Necati Cumalı)
-
Etmek, yapmak