Başında kı olan 5 harfli 64 kelime var. Kı ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde kı olan kelimeler listesine ya da sonu kı ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında kı bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KIZAN
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Erkek çocuk
                    
                    
 - 
                    
                        Silahlı köy delikanlısı
                    
                    
- "Kızanlarla köyün eşiğinde ertesi gün öğle vakti, Menderes köprüsündeki köpekleri tepelemeye ant içtik." (Halide Edip Adıvar)
 
 - 
                    
                        Çoluk çocuk
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Erkek çocuk
                    
                    
 - KILGI
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Bir sanat ve bilim dalının ilkelerini düşünce alanından uygulama alanına geçirip gerçekleştirme işi, uygulama, tatbik, ameliye, pratik
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Bir sanat ve bilim dalının ilkelerini düşünce alanından uygulama alanına geçirip gerçekleştirme işi, uygulama, tatbik, ameliye, pratik
                    
                    
 - KITAL
 - 
    
Kelime Kökeni : Arapça
- 
                        [isim]
                    
                        Vuruşma, birbirini öldürme
                    
                    
 - 
                    
                        Savaş
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Vuruşma, birbirini öldürme
                    
                    
 - KIŞIR
 - 
    
Kelime Kökeni : Arapça
- 
                        [isim]
                    
                        Kabuk
                    
                    
- "Büsbütün aç, bir parça ağaç kışrı ve bir kuru portakal kabuğu bile bulamayan insan iskeletlerinin son iniltisini dinliyorduk." (Falih Rıfkı Atay)
 
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Kabuk
                    
                    
 - KILIŞ
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Kılma işi veya biçimi
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Kılma işi veya biçimi
                    
                    
 - KISMA
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Kısmak işi
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Kısmak işi
                    
                    
 - KISAS
 - 
    
Kelime Kökeni : Arapça
- 
                        [isim]
                    
                        Bir suçluyu, başkasına yaptığı kötülüğü aynı biçimde uygulayarak cezalandırma
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Bir suçluyu, başkasına yaptığı kötülüğü aynı biçimde uygulayarak cezalandırma
                    
                    
 - KIYIN
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Güçlü bir kimsenin yasaya veya vicdana aykırı olarak başkasını uğrattığı kötü durum, zulüm
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Güçlü bir kimsenin yasaya veya vicdana aykırı olarak başkasını uğrattığı kötü durum, zulüm
                    
                    
 - KIDEM
 - 
    
Kelime Kökeni : Arapça
- 
                        [isim]
                    
                        Bir görevde rütbece eskilik
                    
                    
- "Ali Fuad Bey de parti komitacılığının düşmanı olanlar gibi nizam, kıdem ve kanun adamı kalmıştır." (Falih Rıfkı Atay)
 
 - 
                    
                        Bir görevde geçirilen süre
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Bir görevde rütbece eskilik
                    
                    
 - KIPMA
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Kıpmak işi
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Kıpmak işi
                    
                    
 - KIPTİ
 - ...
 - KIRAN
 - 
    
- 
                        [sıfat]
                    
                        Kırma işini yapan (kimse)
                    
                    
- "Taş kıran işçiler."
 - "Bu yıl sığırlara kıran girdi."
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Bir topluluğun ve özellikle hayvanların büyük bir bölümünü yok eden hastalık veya başka neden, ölet, afet
                    
                    
- "Kıranları ve zelzeleleri, feyezanları ve harpleri görmüşlerdir." (Sait Faik Abasıyanık)
 
 
 - 
                        [sıfat]
                    
                        Kırma işini yapan (kimse)
                    
                    
 - KIRCA
 - 
    
- 
                        [sıfat]
                    
                        Hafif kırlaşmış
                    
                    
- "Tıknaz, kırca, kısa sakallı, kırmızı yüzlü bir efendi." (Memduh Şevket Esendal)
 
 
 - 
                        [sıfat]
                    
                        Hafif kırlaşmış
                    
                    
 - KIYYE
 - 
    
Kelime Kökeni : Arapça
- 
                        [isim]
                    
                        Okka
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Okka
                    
                    
 - KISIR
 - 
    
- 
                        [sıfat]
                    
                        Üreme imkânı olmayan, döl vermeyen (insan ve hayvan)
                    
                    
 - 
                    
                        Ürün vermeyen (toprak)
                    
                    
- "Kısır toprak."
 
 - 
                    
                        Verimsiz, yararsız, sonuçsuz
                    
                    
- "Kısır çalışma. Kısır tartışma."
 
 - 
                    
                        İçinde hiçbir üreme olayı geçmeyen (canlı hücre, çekirdek vb.)
                    
                    
 
 - 
                        [sıfat]
                    
                        Üreme imkânı olmayan, döl vermeyen (insan ve hayvan)
                    
                    
 - KIZMA
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Kızmak işi
                    
                    
- "Şimdi artık kızma sırası bana gelmişti." (Reşat Nuri Güntekin)
 
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Kızmak işi
                    
                    
 - KIYAS
 - 
    
Kelime Kökeni : Arapça
- 
                        [isim]
                    
                        Bir tutma, denk sayma
                    
                    
- "Bu adamı başkalarıyla kıyas edemeyiz."
 
 - 
                    
                        Karşılaştırma, oranlama, mukayese
                    
                    
 - 
                    
                        Örnekseme
                    
                    
- "Birçok kelime türleri kıyasla yapılmıştır."
 
 - 
                    
                        Tasım
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Bir tutma, denk sayma
                    
                    
 - KISMİ
 - 
    
Kelime Kökeni : Arapça
- 
                        [sıfat]
                    
                        Bir şeyin yalnız bir bölümünü içine alan, tikel, cüzi
                    
                    
 
 - 
                        [sıfat]
                    
                        Bir şeyin yalnız bir bölümünü içine alan, tikel, cüzi
                    
                    
 - KILIÇ
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Uzun, düz veya eğri, ucu sivri, bir veya her iki yüzü keskin, kın içinde bele takılan, çelikten silah
                    
                    
- "Zırhları biraz paslanmış ve yaldızları bir hayli solmuş eğri kılıçlar asılıydı." (Abdülhak Şinasi Hisar)
 - "Harbiyede beraber okumuşlar, beraber kılıç kuşanmışlardı." (Halide Edip Adıvar)
 - "Kale kapılarında Allah adına birbirine kılıç üşürenler..." (Atilla İlhan)
 - "Bizim zavallı soydaşlarımıza kadar önünüze kim rast geldiyse kılıçtan geçirdiniz." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
 
 - 
                    
                        Bu silah kullanılarak oynanan bir tür kılıç oyunu
                    
                    
 - 
                    
                        Saban ökçesini oka bağlayan ağaç parçası
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Uzun, düz veya eğri, ucu sivri, bir veya her iki yüzü keskin, kın içinde bele takılan, çelikten silah
                    
                    
 - KIRAY
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Yol kesen, asi
                    
                    
 - 
                    
                        Genç, delikanlı
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Yol kesen, asi