Sonunda kel olan 15 kelime var. KEL ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde kel olan kelimeler listesine ya da başında kel olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
MÜŞEKKEL, TEVEKKEL
ŞNORKEL
HEYKEL
ÇEKEL, ÇÖKEL, DİKEL, İLKEL, NİKEL, SEKEL, ŞEKEL, SÖKEL, TEKEL, TİKEL
KEL
E K L Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
ELK, KEL
2 Harfli Kelimeler
EK, EL, KE, LE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- TEVEKKEL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Her şeyi oluruna bırakan
- "Tevekkel adam."
-
[sıfat]
Her şeyi oluruna bırakan
- MÜŞEKKEL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Biçim verilmiş
-
İri, gösterişli
-
[sıfat]
Biçim verilmiş
- ŞNORKEL
-
Kelime Kökeni : Almanca
-
[isim]
Dizel motorlu denizaltının su altında uzun süre kalmasını sağlayan düzen
-
Solukluk
-
[isim]
Dizel motorlu denizaltının su altında uzun süre kalmasını sağlayan düzen
- HEYKEL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Taş, tunç, bakır, kil, alçı vb. maddelerden yontularak, kalıba dökülerek veya yoğrulup pişirilerek biçimlendirilen eser, yontu, statü
- "Harabenin ortasında bir Afrodit heykeli bulunduğunu hayal meyal hatırlıyor." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Taş, tunç, bakır, kil, alçı vb. maddelerden yontularak, kalıba dökülerek veya yoğrulup pişirilerek biçimlendirilen eser, yontu, statü
- ŞEKEL
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
İsrail para birimi
-
[isim]
İsrail para birimi
- SEKEL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir hastalıktan sonra yerleşip kalan işlev veya doku bozukluğu
- "Kırık ve çıkık sekellerine kaplıca yararlıdır."
-
[isim]
Bir hastalıktan sonra yerleşip kalan işlev veya doku bozukluğu
- TEKEL
-
-
[isim]
Bir malın yapımının yalnızca bir kuruluşun elinde bulunduğu durum, inhisar, monopol
- "Türkiye'de bazı içkiler tekel maddeleridir."
-
Devletin herhangi bir üretim alanını elinde tutması, satışı tek elden yönetmesi ve fiyata hâkim olması durumu, inhisar, monopol
-
Bir kişi veya kuruluşun herhangi bir alanda kazandığı büyük güç
- "Özel yalıların tekelinden kurtarılan yeni kıyılar da halkın denizle buluşmasını sağlayacak." (Haldun Taner)
-
[isim]
Bir malın yapımının yalnızca bir kuruluşun elinde bulunduğu durum, inhisar, monopol
- NİKEL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Atom numarası 28, atom ağırlığı 58,71, yoğunluğu 8,9 olan, gümüş parlaklığında, demir sertliğinde, kolay işlenebilen ve kolayca tel durumuna getirilebilen bir element (simgesi Ni)
-
[isim]
Atom numarası 28, atom ağırlığı 58,71, yoğunluğu 8,9 olan, gümüş parlaklığında, demir sertliğinde, kolay işlenebilen ve kolayca tel durumuna getirilebilen bir element (simgesi Ni)
- İLKEL
-
-
[sıfat]
İlk durumunda kalmış olan, gelişmesinin başında bulunan, iptidai, primitif
- "İran'da ve Afganistan'da bu aşiretleri idare edenlerin ilkel planda kalmış menfaatleri var." (Çetin Altan)
-
Sanatta yalın bir nitelik gösteren, yapmacıksız olan, primitif
-
[isim]
Özellikle XIV-XV. yüzyıllarda İtalyan ressamlarına, Orta Çağ sonlarında Avrupa ressamlarına verilen ad
-
Eğitimsiz, kültürsüz, görgüsüz
-
Zaman bakımından en eski olan, iptidai, primitif
-
[sıfat]
İlk durumunda kalmış olan, gelişmesinin başında bulunan, iptidai, primitif
- ÇÖKEL
-
-
[isim]
Taşan bir suyun çekildikten sonra bıraktığı tortu
-
Çökelti
-
[isim]
Taşan bir suyun çekildikten sonra bıraktığı tortu
- DİKEL
-
-
[isim]
Meni
-
[isim]
Meni
- SÖKEL
-
-
[sıfat]
Sakat (kimse), malul
-
Güçsüz
-
Hasta
-
[sıfat]
Sakat (kimse), malul
- TİKEL
-
-
[sıfat]
Cüzi, kısmi
- "Bizim sinemamıza getirdiği özel, tikel duyarlığın sanki ayırtında bile değildi." (Selim İleri)
-
Bir türün bütün bireylerine değil de bir veya birkaç bireyine ilişkin olan, cüzi, tümel karşıtı
-
[sıfat]
Cüzi, kısmi
- ÇEKEL
-
-
[isim]
Küçük çapa
-
Üvendirenin alt ucunda bulunan, pulluğa yapışan toprağı ayırmaya yarayan demir bölüm
-
[isim]
Küçük çapa
- KEL
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Saçı dökülmüş olan (kimse)
- "Hekimler ne bilirmiş? Kelin medarı olsa kendi başında olur. Onlar ölmeyecek mi?" (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Çıplak (doğa), yaprakları dökülmüş (bitki)
- "Yükselip alçalıyor, kel tepelerin etrafını dönüyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Gelişmemiş, cılız (bitki)
- "Kel bir ağaç."
-
İçinde az eşya bulunan
-
[sıfat]
Saçı dökülmüş olan (kimse)