Başında kar olan 5 harfli 20 kelime var. Kar ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde kar olan kelimeler listesine ya da sonu kar ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında kar bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A K R Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
ARK, KAR
2 Harfli Kelimeler
AK, AR, RA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KARAT
- ...
- KARHA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ülser
-
[isim]
Ülser
- KARNE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Öğrencilere dönem sonlarında okul yönetimleri tarafından verilen ve her dersin başarı durumu ile devam, sağlık, yetenek ve genel gidiş durumlarını gösteren belge
-
Kişilerin bir haktan yararlanmaları için bir kuruluş tarafından verilen belge
- "Ekmek karnesi. Vapur karnesi."
-
[isim]
Öğrencilere dönem sonlarında okul yönetimleri tarafından verilen ve her dersin başarı durumu ile devam, sağlık, yetenek ve genel gidiş durumlarını gösteren belge
- KARAY
- ...
- KARŞI
-
-
[isim]
Bir şeyin, bir yerin, bir kimsenin, esas tutulan yüzünün ilerisi
- "Karşımdaki kitap rafında eserlerim sırayla duruyor." (Halide Edip Adıvar)
- "Edirne'nin üç şerefelisi de kandillerden kaftanı ile ona karşı çıkmış." (Ruşen Eşref Ünaydın)
- "Acaba böyle bir meraka uymak perilere karşı gelmek midir?" (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
- "Yabancının bu kötü kastına yalnız azmimizle karşı koyduk." (Ruşen Eşref Ünaydın)
-
Yol, deniz, ırmak vb.nin öbür kıyısı veya yanı
- "Karşıki kıyıda yün denkleri çıkaran gemiye haykırdık, işaretler ettik." (Refik Halit Karay)
-
Ön, kat, huzur
- "İkisi birden müdürün karşısına çıkarlar." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[sıfat]
Bulunan yere göre önde, ileride olan
- "Karşı evin kızları. Karşı mahalle."
-
[sıfat]
Karşıt, zıt, muhalif
- "Karşı parti. Karşı takım."
-
[zarf]
Yüzünü bir şeye doğru çevirerek
- "Bahçeye karşı oturmak."
-
[zarf]
Karşılık olarak, mukabil
- "Bir ölüm haberine karşı ben, içimde bin ezinti, bin çöküntü duydum." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[zarf]
İçin, hakkında
- "Edebiyata karşı ilk alaka sizde nasıl ve ne zaman başladı?" (Sait Faik Abasıyanık)
-
[zarf]
-e doğru
- "Bir sabaha karşı yine çakal sesleriyle uyanmıştım." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Bir şeyin, bir yerin, bir kimsenin, esas tutulan yüzünün ilerisi
- KARIN
-
-
[isim]
İnsan ve hayvanlarda gövdenin kaburga kenarlarından kasıklara kadar olan ön bölgesi
- "Şuursuz bir acele ile mahmuzlarını atının karnına vurdu." (Ömer Seyfettin)
- "Yoğurtçuda çalışanlar bu türlü karın doyuranları çok görmüşlerdi." (Necati Cumalı)
- "Felaket bununla bitmemiş, üç ay sonra karnı büyümeye başlamış." (Halide Edip Adıvar)
-
Döl yatağı, rahim
- "Fakat karnındaki çocuk da bu insanüstü erkeğin bir parçasıydı." (Halide Edip Adıvar)
- "Fakat öpüşmek, sevişmek karın doyurmuyor." (Ömer Seyfettin)
-
Bazı şeylerde şiş ve içi boş bölüm
- "Geminin karnı. Şişenin karnı."
-
Mide
- "Karnım aç, elim ayağım donmuş gibi." (Halide Edip Adıvar)
-
İç, gönül, akıl, kafa
- "Ben senin karnındakini ne bileyim?"
-
Ahlaki açıdan kabul edilemeyen şeyleri kabullenme
-
Gelen ve yansımış dalgaların girişimiyle oluşan duraklı dalgalarda en büyük genlikte titreşen noktalar
-
[isim]
İnsan ve hayvanlarda gövdenin kaburga kenarlarından kasıklara kadar olan ön bölgesi
- KARIK
-
-
[isim]
Kar yağmış bir alana bakma sonucu ortaya çıkan göz kamaşması
-
[sıfat]
Karlı bir alana bakma sonucu kamaşmış (göz)
-
[isim]
Kar yağmış bir alana bakma sonucu ortaya çıkan göz kamaşması
- KARST
-
Kelime Kökeni : Almanca
-
[isim]
Kayaçların erimesiyle yer altı akıntıları olan, kireç taşı ve dolomit bölgesi
-
[isim]
Kayaçların erimesiyle yer altı akıntıları olan, kireç taşı ve dolomit bölgesi
- KARAF
- ...
- KARNİ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Laboratuvarda damıtma işlerinde kullanılan, geniş karınlı, dar ve eğri boyunlu cam kap
-
[isim]
Laboratuvarda damıtma işlerinde kullanılan, geniş karınlı, dar ve eğri boyunlu cam kap
- KARUN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Çok zengin kimse
-
[isim]
Çok zengin kimse
- KARGO
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Yük taşıyan uçak veya gemi
-
Uçak, gemi vb. bir taşıtla taşınan eşya, yük
-
Bir yerden bir yere yük veya posta taşıyan şirket
-
Bu şirketin taşıdığı yük veya posta
-
[isim]
Yük taşıyan uçak veya gemi
- KARMA
-
-
[isim]
Karmak işi
-
[sıfat]
Ayrı türden olan ögelerin karıştırılmasıyla oluşmuş, muhtelit
- "Karma aşı. Karma futbol takımı."
-
[isim]
Karmak işi
- KAROT
- ...
- KARYE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Köy
-
[isim]
Köy
- KARGI
-
-
[isim]
Gövdesi 5-6 m yüksekliğe erişebilen çok yıllık bir bitki, kamış, saz (Arundo donax)
-
Dalyanlarda büyük balıklar için kullanılan demir kanca
-
Silah olarak kullanılan, ucu sivri ve demirli uzun mızrak
- "Avlunun ortasında, elinde bir uzun kargı ile saatlerce başı havada, ağzı açık hayran hayran dolaşırdı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Gövdesi 5-6 m yüksekliğe erişebilen çok yıllık bir bitki, kamış, saz (Arundo donax)
- KARAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir iş veya sorun hakkında düşünülerek verilen kesin yargı
- "Kararımı biradere pek güçlükle kabul ettirdim." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Artık ayrılmayalım diye kararlar alıyor fakat bir türlü tatbike geçemiyordu." (Refik Halit Karay)
- "Dün akşam size tesadüf ettiğimde bunu karar altına almıştık." (Halit Ziya Uşaklıgil)
- "Tekrar masa başına dönmekten zevkli bir iş bulamayacağımda karar kıldım." (Falih Rıfkı Atay)
-
Herhangi bir durum için tartışılarak verilen kesin yargı, hüküm
- "Yargıç kararı."
-
Bu yargıyı bildiren belge
- "Mahkeme kararını aldı."
-
Değişmeyen, düzenli durum, düzenlilik, yöntemlilik
-
Değişmez olma
- "Havanın hiç kararı yok."
-
Tam ölçüsünde, ne az ne çok
- "Yemeğin tuzu karar."
-
Türk müziğinde, taksim yaparken ana makama dönüş
-
[isim]
Bir iş veya sorun hakkında düşünülerek verilen kesin yargı
- KARIŞ
-
-
[isim]
Parmaklar birbirinden uzak duracak biçimde gergin duran elde, başparmak ve serçe parmakların uçları arasındaki açıklık
- "Yürüyüp geçeceğim, basacağım yerlerin her bir karış mübarek toprağı benim için mukaddesti." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[isim]
Parmaklar birbirinden uzak duracak biçimde gergin duran elde, başparmak ve serçe parmakların uçları arasındaki açıklık
- KARGA
-
-
[isim]
Kargagillerden, kanatları geniş, tüyleri kara renkte, tarla ve bahçelere çok zarar veren kuş (Corvus)
-
[isim]
Kargagillerden, kanatları geniş, tüyleri kara renkte, tarla ve bahçelere çok zarar veren kuş (Corvus)
- KARLI
-
-
[sıfat]
Üstünde kar bulunan
- "Karlı dağ."
-
Kar yağan
- "Karlı hava."
-
[sıfat]
Üstünde kar bulunan