Başında karış olan 17 kelime var. Karış ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde karış olan kelimeler listesine ya da sonu karış ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında karış bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
KARIŞTIRICILIK
KARIŞTIRILMAK
KARIŞTIRILMA
KARIŞTIRICI, KARIŞTIRMAK
KARIŞIKLIK, KARIŞILMAK, KARIŞLAMAK, KARIŞTIRIŞ, KARIŞTIRMA
KARIŞILMA, KARIŞLAMA
KARIŞMAK
KARIŞIK, KARIŞIM, KARIŞMA
KARIŞ
A I K R Ş Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
5 Harfli Kelimeler
KARIŞ, KARŞI, ŞARKI, ŞIRAK
4 Harfli Kelimeler
AKIŞ, ARIK, ARIŞ, AŞIK, IRAK, KARI, RAKI, ŞARK, ŞIRA
3 Harfli Kelimeler
AKI, ARI, ARK, ARŞ, AŞI, AŞK, IRA, IRK, KAR, KAŞ, KIR, KIŞ, ŞAK, ŞIK
2 Harfli Kelimeler
AK, AR, AŞ, RA, IR
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KARIŞTIRICILIK
-
-
[isim]
Karıştırıcı olma durumu, fitnecilik
-
[isim]
Karıştırıcı olma durumu, fitnecilik
- KARIŞTIRILMAK
-
-
[nsz]
Karıştırma işi yapılmak
-
[nsz]
Karıştırma işi yapılmak
- KARIŞTIRILMA
-
-
[isim]
Karıştırılmak işi
-
[isim]
Karıştırılmak işi
- KARIŞTIRMAK
-
-
[-i]
Karışma işini yaptırmak
-
[-i]
İçinde ne olduğunu anlamak veya aradığını bulmak amacıyla elle yoklamak
- "Ceplerimi karıştırdım, bozuk para bulamadım." (Falih Rıfkı Atay)
-
[-i]
Yemeği dibinin tutmaması için kaşıkla altüst etmek
- "Pilavı karıştırmak."
-
[-i]
Kurcalamak, oynamak
-
[-i]
Göz atmak, araştırmak, incelemek
- "... saatlerce, istediğim kitapları, divanları, Servetifünun koleksiyonlarını karıştırdım." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[-i]
Üstünkörü okumak
- "Verdiğim cevapları dinlemiyor gibi dalgın, parmaklarıyla bir risaleyi karıştırıyordu." (Halit Ziya Uşaklıgil)
-
Ayırt edememek, tam olarak seçememek
- "Siz düşle gerçeği birbirine karıştırıyorsunuz."
-
[-i]
Karışma işini yaptırmak
- KARIŞTIRICI
-
-
[isim]
İki veya daha çok maddeyi birbiri içinde dağıtmaya, karıştırmaya yarayan araçların genel adı
-
Çeşitli besin maddelerini karıştırma ve çarpma işinde kullanılan araç veya alet
-
[sıfat]
Ortalığı birbirine katan, fitneci, müfsit
-
[isim]
İki veya daha çok maddeyi birbiri içinde dağıtmaya, karıştırmaya yarayan araçların genel adı
- KARIŞTIRIŞ
-
-
[isim]
Karıştırma işi veya biçimi
-
[isim]
Karıştırma işi veya biçimi
- KARIŞTIRMA
-
-
[isim]
Karıştırmak işi
-
[isim]
Karıştırmak işi
- KARIŞILMAK
-
-
[-e]
Karışma işi yapılmak, müdahale edilmek
-
[-e]
Karışma işi yapılmak, müdahale edilmek
- KARIŞIKLIK
-
-
[isim]
Karışık olma durumu, teşevvüş
-
[isim]
Karışık olma durumu, teşevvüş
- KARIŞLAMAK
-
-
[-i]
Karışla ölçmek
-
[-i]
Karışla ölçmek
- KARIŞILMA
-
-
[isim]
Karışılmak işi
-
[isim]
Karışılmak işi
- KARIŞLAMA
-
-
[isim]
Karışlamak işi
-
[isim]
Karışlamak işi
- KARIŞMAK
-
-
[-e]
İki veya ikiden çok şey bir araya gelip birbirinin içinde dağılmak, birbirinin içine girmek
- "Araba sallana sallana içim bağrım birbirine karıştı." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Düzensiz, dağınık olmak
- "Yanıma her tarafı titreyerek sapsarı, sakal bıyığa karışmış bir hâlde geldi." (Refik Halit Karay)
-
[nsz]
Bulanmak, duruluğunu yitirmek
- "Hava birden karıştı. Zihnim karıştı."
-
[nsz]
Açıklığını yitirmek, anlaşılması güçleşmek
- "Kaymakam işin karıştığını anlayarak..." (Memduh Şevket Esendal)
-
Müdahale etmek, araya girmek
- "Sokakta herkes kadın kıyafetine karışmak hakkını kendinde görürdü." (Falih Rıfkı Atay)
-
Engellemek, araya girmek
-
Bir araya gelmek, katılmak
- "Bingazi'deki muharebeye karışmak için beraber yola çıktığım arkadaş Kahire'de hastalanmıştı." (Ömer Seyfettin)
-
İlgilenmek, müdahale etmek, el atmak
- "Ben, dedim, başkalarının soy adlarına nasıl karışabilirim?" (Memduh Şevket Esendal)
-
Yetkisinde bulunmak, bakmak, iş edinmek, işi olmak
- "Bu işe belediye karışır."
-
[-e]
İki veya ikiden çok şey bir araya gelip birbirinin içinde dağılmak, birbirinin içine girmek
- KARIŞMA
-
-
[isim]
Karışmak işi
-
Engelleme, araya girme, müdahale
-
Düzeni bozulma
-
[isim]
Karışmak işi
- KARIŞIK
-
-
Ayrı nitelikteki şeylerden oluşmuş
- "Karışık salata."
-
Karışmış olan, düzensiz, dağınık, intizamsız
-
Saf olmayan
- "Karışık süt."
-
Çalkantı, kargaşa, gerginlik içinde olan
- "Bana ne, bu bir yığın ne olduğunu anlamadığım, karışık dolambaçlı işten!" (Necati Cumalı)
-
Anlaşılması güç olan, açık seçik olmayan, çapraşık
- "Tuhaf şey! Hakikaten karışık bir kadın." (Peyami Safa)
-
Halk inancına göre cin ve perilerle ilişkisi olan
-
Ayrı nitelikteki şeylerden oluşmuş
- KARIŞIM
-
-
[isim]
Birden çok şeyin karıştırılmasıyla elde edilen veya ortaya çıkan şey
-
İki veya daha çok maddenin kimyasal tepkimeye girmeden bir araya gelmesi, mahlut
-
[isim]
Birden çok şeyin karıştırılmasıyla elde edilen veya ortaya çıkan şey
- KARIŞ
-
-
[isim]
Parmaklar birbirinden uzak duracak biçimde gergin duran elde, başparmak ve serçe parmakların uçları arasındaki açıklık
- "Yürüyüp geçeceğim, basacağım yerlerin her bir karış mübarek toprağı benim için mukaddesti." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[isim]
Parmaklar birbirinden uzak duracak biçimde gergin duran elde, başparmak ve serçe parmakların uçları arasındaki açıklık