Başında kalın olan 14 kelime var. Kalın ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde kalın olan kelimeler listesine ya da sonu kalın ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında kalın bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
KALINLAŞTIRTMAK
KALINLAŞTIRMAK, KALINLAŞTIRTMA
KALINLAŞTIRMA
KALINLAŞMAK, KALINLATMAK
KALINLAŞMA, KALINLATMA
KALINLIK, KALINMAK
KALINCA, KALINMA, KALINTI
KALIN
A I K L N Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
5 Harfli Kelimeler
ANLIK, KALIN, KANLI
4 Harfli Kelimeler
AKIL, AKIN, AKLI, ALIK, ALIN, ANIK, KANI, KINA, KLAN
3 Harfli Kelimeler
AKI, ANI, KAL, KAN, KIL, KIN, LAK, LAN, NAL
2 Harfli Kelimeler
AK, AL, AN, LA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KALINLAŞTIRTMAK
- ...
- KALINLAŞTIRMAK
-
-
[-i]
Kalın duruma getirmek
-
[-i]
Kalın duruma getirmek
- KALINLAŞTIRTMA
- ...
- KALINLAŞTIRMA
-
-
[isim]
Kalınlaştırmak işi veya durumu
-
[isim]
Kalınlaştırmak işi veya durumu
- KALINLAŞMAK
-
-
[nsz]
Kalın duruma gelmek
- "Ses Sevim'in sesi fakat kalınlaşmış, tıkanmış, yabancılaşmış bir ses." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[nsz]
Kalın duruma gelmek
- KALINLATMAK
-
-
[-i]
Kalınlaştırmak
-
[-i]
Kalınlaştırmak
- KALINLATMA
-
-
[isim]
Kalınlatmak işi
-
[isim]
Kalınlatmak işi
- KALINLAŞMA
-
-
[isim]
Kalınlaşmak işi
-
[isim]
Kalınlaşmak işi
- KALINLIK
-
-
[isim]
Kalın olma durumu
-
Cisimlerde uzunluk ve genişlik dışında üçüncü boyut
-
[isim]
Kalın olma durumu
- KALINMAK
-
-
[nsz]
Kalma işi yapılmak
- "Akşama kadar orada kalınır mı?"
-
[nsz]
Kalma işi yapılmak
- KALINCA
-
-
[sıfat]
Kalına yakın
- "Ellerinin parmakları hem uzun hem kalınca idi." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[sıfat]
Kalına yakın
- KALINMA
-
-
[isim]
Kalınmak işi veya durumu
-
[isim]
Kalınmak işi veya durumu
- KALINTI
-
-
[isim]
Artıp kalan şey, bakiye
-
Bir kentten veya mimarlık eserinden artakalan bölüm, yıkıntı, harabe, enkaz
- "Efes, Bergama'nın kalıntıları, ulaştıkları uygarlığı serer gözler önüne." (Necati Cumalı)
-
İz, işaret
-
Bir toplum, kültür, uygarlık vb.nden artakalan şey
- "Bu babacan, filozof ve hazırcevap insanlar kuşağı, tükenen bir görgü devrinin son kalıntıları gibidir." (Haldun Taner)
-
[isim]
Artıp kalan şey, bakiye
- KALIN
-
-
[sıfat]
Cisimlerde uzunluk ve genişlik dışında üçüncü boyutu çok olan (cisim), ince karşıtı
- "Alt katta her tarafın pencereleri kalın, sık demir parmaklıklarla örtülüydü." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Enli ve gür (kaş)
-
Yoğun, akıcılığı az olan
- "Kalın bir sis tabakası."
-
Etli, dolgun
- "Dudakları kalın, yüzü ergenlik içinde..." (Memduh Şevket Esendal)
-
Pes (ses)
- "Aileyi geçindiren babaya bu kalın sesli, kalın kaşlı, yumuşak bakışlı adama saygı ile, biraz da korku ile bağlanmışızdır." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Cisimlerde uzunluk ve genişlik dışında üçüncü boyutu çok olan (cisim), ince karşıtı