Sonunda k olan 7 harfli 1098 kelime var. K harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde k harfi olan kelimeler listesine ya da başında k harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

KEZALİK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [zarf] Keza

SICACIK

  1. [sıfat] Yeter derecede ve hoşa giden bir sıcaklığı olan
  2. İçten, samimi, hoş, sevimli, güzel
    • "Rustik barlarda her şey sıcacık tahtadır." (Çetin Altan)

ASMALIK

  1. Asma için ayrılmış (yer veya toprak)

ÇARPMAK

  1. Hızla değmek, vurmak
    • "Ahmet şaşkınlığından bir kestane yığınına çarptı, canı acıyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. [nsz] Etkisiyle birdenbire hasta etmek
    • "Güneş çarpmak. Kömür çarpmak."
  3. [-i] Varlığına inanılan bir gücün öfkesine uğramak
    • "Yeşildirek'te yatan evliya hepinizi çarpar." (Kemal Tahir)
  4. [-i] El çabukluğu ile çalmak, dolandırarak elde etmek
    • "Köprüden denizi seyredenlerin cüzdanını hep çarparlar." (Burhan Felek)
  5. [-i] Kurnazlıkla, zorla ele geçirmek
    • "İhtiyarın üç aylıkları aldığı günler çıkagelir, allem edip kallem edip zavallının yarı maaşını çarpar kaçar." (Haldun Taner)
  6. [nsz] Kalp, hızlı hızlı vurmak
  7. [-i] Biri çarpılan, öbürü çarpan denilen iki sayı verildiğinde çarpanı çarpılandaki birim kadar çoğaltarak çarpım adı verilen bir üçüncü sayıyı elde etmek, darp etmek
  8. [-i] Çekiciliğiyle etkilemek, şaşırtmak
    • "Güzel halk türkülerinde beni çarpan şey bunların hepsinin arkasında bir vaka, bir macera, nihayet bir insan bulunmasıdır." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)

KOŞALIK

  1. [isim] Koşa olma durumu

ÖKSÜRÜK

  1. [isim] Ciğerlerdeki havanın, solunum organlarının kasılması ve zorlanmasıyla ağızdan gürültü ile çıkması
    • "Trende herkes uyuyor, uzun bir öksürük silsilesi ve bazı iniltilerden başka ses yok." (Halide Edip Adıvar)
  2. Üşütme gibi bir sebeple ortaya çıkan göğüs hastalığı
    • "Sancılı bir öksürükle öksürerek ağlamaya başladım." (Aka Gündüz)

ONANMAK

  1. [nsz] Onama işine konu olmak
    • "Bu tutum herkesçe onandı."

OYNAMAK

  1. [nsz] Vakit geçirme, eğlenme, oyalanma vb. amaçlarla bir şeyle uğraşmak
    • "Çimenler üzerinde çocuklar oynuyor, kuzular otluyor." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
  2. Herhangi bir tutku, ilgi vb. sebeple bir şeye kendini vermek
    • "Babalar çocuklarının yanında rakı içer, kumar oynarsa çocuklar da ayyaş ... olurlar." (Burhan Felek)
  3. Kımıldamak, hareket etmek
  4. [-le] Bir şeyi sürekli evirip çevirmek veya sürekli olarak ona dokunmak
  5. Bir film, oyun vb.nde rol almak
    • "Bütün rolleri, şahısların sesleri, tavırları, mimikleriyle tek başına oynamıştı." (Yusuf Ziya Ortaç)
  6. Film gösterilmek
    • "Bu akşam televizyonda hangi film oynuyor?"
  7. Tiyatro eseri sahneye konmak
    • "Birisi dedi ki bu iki perdelik bir oyun imiş, bitince ötekini oynayacaklarmış." (Memduh Şevket Esendal)
  8. Eşyanın herhangi bir parçası kımıldamak, hareket etmek
    • "Birdenbire apartman kapısının oynadığını hissettim." (Peyami Safa)
  9. İnsan gerekli görevini yapacak hareketten yoksun olmak
    • "Hastanın bacağı oynamıyor."
  10. Sarsılmak, yeri değişmek
    • "Depremde yapı oynadı."
  11. Sporla ilgili çalışmalara katılmak
    • "Tenis oynamak."
  12. Müziğin gerektirdiği uyumlu hareketleri yapmak
    • "Ne oynadığı gazinonun ismini söyledi ne de danslarından bahsetti." (Refik Halit Karay)
  13. Büyük bir ustalık, beceri ve kolaylıkla bir işi yapmak
    • "Borsada istediği gibi oynuyordu fiyatlarla." (Necati Cumalı)
  14. Değişiklik göstermek
    • "Bunların fiyatı iki bin ile üç bin lira arasında oynar."
  15. [-le] Tehlikeye düşürmek
    • "Benim sağlığımla oynama."
  16. Oyalanmak, gereği gibi yapmamak, boşuna vakit geçirmek
  17. [-le] Rastgele yön vermek, aldatmak
    • "Talih bizimle oynuyor."
  18. [-le] Herhangi birine karşı önemsemeyici davranışlarda bulunmak
    • "Koca adamla oynamaya utanmıyor musun?"
  19. Tedirgin etmek, rahatsız edici davranışta bulunmak

SOLUMAK

  1. [nsz] Nefes alıp vermek
  2. Sık ve kesik soluk alıp vermek
    • "Devlerle güreşmiş gibi soluyordu." (Tarık Buğra)
  3. Zorlanmak, gücünün hepsini harcamak
    • "Otomobil soluyarak Kırmızıtepe'ye tırmanmaya başladı." (Halide Edip Adıvar)

ARITMAK

  1. [-i] Temizlemek, temiz duruma getirmek, paklamak
  2. Katışıksız duruma getirmek, tasfiye etmek

ARPACIK

  1. [isim] Göz kapağının kenarında çıkan küçük çıban, it dirseği
  2. Tüfek, tabanca vb. ateşli silahlarda namlunun en ileri bölümünde bulunan ve nişan alırken gezle birlikte göz ile hedef arasında aynı çizgi üzerine getirilen küçük çıkıntı

ELÇİLİK

  1. [isim] Elçi olma durumu
  2. Elçinin görevi veya makamı, sefirlik, sefaret
    • "Elçilik kadrolarında tenkisat yapılacağından söz ediliyor." (Atilla İlhan)
  3. Elçinin görevini yaptığı yapı, sefaret, sefarethane
    • "Elçilik denen bu konakta bir nevi iç güveyi hayatı sürüyorum." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

YIKAMAK

  1. [-i] Su veya başka bir sıvı kullanarak bir şeyi temizlemek
    • "Kazı yıkayıp temizlemişler, sonra da parçalayıp tencereye koymuşlar." (Çetin Altan)
  2. Çözünmeyen bir çökeltiden ayrılması istenen suda çözünür maddeleri, yıkama yoluyla temizlemek

DÜRTMEK

  1. [-i] Ucu sivri bir şeyle veya elle hafifçe itmek
    • "Bir parça uyuşup dalar gibi olmuşsun, derken seni birdenbire dürtüp uyandırıyorlar." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Değmek, dokunmak
  3. İstenilen şeyi yaptırmak için birine kışkırtıcı söz söylemek, tahrik etmek
  4. Uyarmak, ikaz etmek

KAPANIK

  1. [sıfat] Kapanmış
  2. Sisli, bulutlu
    • "Bütün varlığı bu kapanık havada tıpkı bahçenin son gülleri gibiydi." (Ahmet Hamdi Tanpınar)
  3. İç karartıcı, ruh sıkıcı
    • "Yağmurlardan, rutubetten içinde paslı, kapanık ve sıkıntılı bir duygu belirmişti." (Halide Edip Adıvar)
  4. Kaçınık

TUTAMAK

  1. [isim] Tutamaç
    • "Viraj tutamağı."
  2. Tutunacak, dayanacak, güvenecek şey

FAALLİK
...
GAZİLİK

  1. [isim] Gazi olma durumu
  2. Gazi unvanı
  3. Yiğitlik
    • "Hepimiz Mustafa Kemal'e borçluyuz. Onun en büyük gazası ve gaziliği bizim mesleğimizi yetiştirmesindedir." (Aka Gündüz)

İŞTİRAK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Ortaklık, ortak olma, paydaşlık
    • "Mediha kendinin iştirak etmediği herhangi bir davranışa düşmandır." (Halide Edip Adıvar)
  2. Bir işte yer alma, paydaşlık etme
  3. Bir işe, bir düşünceye katılma, katılım
  4. Katılma

KANİLİK
...
Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü