Sonunda k olan 7 harfli 1098 kelime var. K harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde k harfi olan kelimeler listesine ya da başında k harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- İKİZLİK
- ...
- IŞITMAK
-
-
[-i]
Işık saçmak, ışıklandırmak
- "Bulutlar geçip gidince kalan gök / Ey içimizi ışıtan has renk." (Selâhattin Batu)
-
[-i]
Işık saçmak, ışıklandırmak
- KARAMUK
-
-
[isim]
Karanfilgillerden, ekin tarlalarında biten, yaprakları karşılıklı, çiçeği pembe mor renkte, zararlı bir bitki (Agrostemmagithago)
-
Vücutta kara renkli kabarcıklara sebep olan bir hastalık
-
Koyunlarda görülen bir tür hastalık
-
[isim]
Karanfilgillerden, ekin tarlalarında biten, yaprakları karşılıklı, çiçeği pembe mor renkte, zararlı bir bitki (Agrostemmagithago)
- AMONYAK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Azot ve hidrojen birleşimi olan, keskin kokulu bir gaz (NH3)
-
İçinde bu gazın eritilmiş bulunduğu su, nişadır ruhu
-
[isim]
Azot ve hidrojen birleşimi olan, keskin kokulu bir gaz (NH3)
- DÜZEMEK
-
-
[-i]
Herhangi bir karışımı istenilen orana göre hazırlamak, karışımın dozunu belirlemek
-
[-i]
Herhangi bir karışımı istenilen orana göre hazırlamak, karışımın dozunu belirlemek
- EMLEMEK
-
-
[-i]
İlaç sürmek, ilaç vermek
-
[-i]
İlaç sürmek, ilaç vermek
- İSTERİK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Histerik
- "Ama içten gelme ferah bir gülüşle değil de sinirli, isterik bir gülüşle güldü." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Histerik
- YANAŞIK
-
-
[sıfat]
Yanaşmış bir durumda olan
-
[sıfat]
Yanaşmış bir durumda olan
- ARŞİDÜK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Avusturya'da imparator ailesi prenslerine verilen unvan
-
[isim]
Avusturya'da imparator ailesi prenslerine verilen unvan
- DÖŞEMEK
-
-
[-i]
Bir tabanı, tahta, karo, mermer vb. yapı gereçleriyle kaplamak
-
Kumaş, halı vb.ni bir yeri iyice örtecek biçimde sermek
- "Yufkayı tepsiye döşedi. Salona halı döşedik."
-
Bir ev veya dairenin oturulabilir duruma gelmesi için gerekli eşyayı oraya yerleştirmek
- "On parça eşya ile döşeyip süslenmiş yaz evi..." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Boru, kablo vb. yerleştirmek
- "Bir taraftan da raylarımızı döşüyorduk." (Falih Rıfkı Atay)
-
[-i]
Bir tabanı, tahta, karo, mermer vb. yapı gereçleriyle kaplamak
- SICACIK
-
-
[sıfat]
Yeter derecede ve hoşa giden bir sıcaklığı olan
-
İçten, samimi, hoş, sevimli, güzel
- "Rustik barlarda her şey sıcacık tahtadır." (Çetin Altan)
-
[sıfat]
Yeter derecede ve hoşa giden bir sıcaklığı olan
- ARPALIK
-
-
[isim]
Arpa ekilen yer, arpa tarlası
- "Hüseyin'i köyün kenarında, arpalık hendeğinin içinde öldürülmüş buldular." (Memduh Şevket Esendal)
-
Arpa konulan yer
-
Hayvanın dişinde bulunan ve hayvan yaşlandıkça silindiği için yaşını belli eden bir nişan
-
Karşılıksız yarar sağlanılan yer veya kimse, yemlik
-
Başmaklık
-
Müftü, kazasker vb. din görevlilerine aylık yerine verilen giyecek, yiyecek vb. şeyler veya para
-
[isim]
Arpa ekilen yer, arpa tarlası
- USANMAK
-
-
[-den]
Tekrarlanması, uzun sürmesi dolayısıyla bir şeyden hoşlanmaz veya sıkılır duruma gelmek, bıkmak, bezmek
- "Bir iskele kuşu gibi bir aşağı bir yukarı dolaşmaktan da usandım." (Ercüment Ekrem Talu)
-
[-den]
Tekrarlanması, uzun sürmesi dolayısıyla bir şeyden hoşlanmaz veya sıkılır duruma gelmek, bıkmak, bezmek
- AĞAÇLIK
-
-
[isim]
Ağaç öbeği
-
Ağacı bol olan yer
- "Kendilerini saklayabilmek için yan tarafa, ağaçlığa doğru koştular." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Ağaç öbeği
- BURUŞUK
-
-
Gerginliği, düzgünlüğü kalmamış, buruşmuş olan
-
Gerginliği, düzgünlüğü kalmamış, buruşmuş olan
- DOLAMAK
-
-
[-i]
İplik, şerit, tel vb. nesneleri bir şeyin üzerine döndürerek sarmak
-
Sarmak, kavuşturmak
- "Kollarını boynuma doladı, dizlerime oturmuştu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[-i]
İplik, şerit, tel vb. nesneleri bir şeyin üzerine döndürerek sarmak
- DURULUK
-
-
[isim]
Duru olma durumu
-
Dil veya üslubun karışık olmama durumu
- "Mustafa Kemal Paşa bizim söylediklerimizi kendine mahsus bir durulukta özetledi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Açıklık
-
[isim]
Duru olma durumu
- EVİRMEK
-
-
[-i]
Döndürmek, çevirmek
- "Veznedar lirayı aldı, evirdi çevirdi, dudak büktü..." (Halit Ziya Uşaklıgil)
-
Yapısını değiştirmek, taklip etmek
-
[-i]
Döndürmek, çevirmek
- SERTLİK
-
-
[isim]
Sert, katı olma durumu
- "Derinin altında bir sertlik hissettim."
-
Sert, kırıcı, katı davranış, şiddet, husumet
- "Fazla içliliği erkekliğe yakıştıramadığından kendini her zaman yapma bir sertliğin arkasına gizlerdi." (Haldun Taner)
-
Minerallerin çizilmeye karşı gösterdikleri direnç
-
[isim]
Sert, katı olma durumu
- ALARMAK
-
-
[nsz]
Kızarmak
-
Ala renkli duruma gelmek
-
[nsz]
Kızarmak