Sonunda k olan 7 harfli 1098 kelime var. K harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde k harfi olan kelimeler listesine ya da başında k harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- AĞDALIK
-
-
[isim]
Pekmez yapmaktan başka işe yaramayan üzüm
-
[isim]
Pekmez yapmaktan başka işe yaramayan üzüm
- AKUTLUK
- ...
- ASANLIK
- ...
- ATLAMAK
-
-
[-den]
Bir engeli sıçrayarak veya fırlayarak aşmak
- "Duvardan atlamak. Hendekten atlamak."
-
[-den]
Yüksek bir yerden alçak bir yere, ayaküstü gelecek biçimde kendini bırakmak
- "Çukura atlamak."
-
[-e]
Binmek
- "Atlasam bir vapura, şehre insem diyorum." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[nsz]
Basında haberi zamanında verememek veya diğer gazetelerden öğrenmek
-
[-i]
Okuma, yazı yazma, sayı sayma vb. işlerde bazı bölümleri üstünkörü geçmek
-
[-i]
Sınıfı okumadan geçmek
- "Birinci sınıfı atladı."
-
Çıkmak, inmek
- "Otomobilden atlayıp vapura doğru seğirten bir adama tutup sual sorulur mu?" (Sait Faik Abasıyanık)
-
[-de]
Yanılmak, aldanmak
-
[-den]
Bir engeli sıçrayarak veya fırlayarak aşmak
- HALALIK
-
-
[isim]
Hala olma durumu, bibilik
-
[isim]
Hala olma durumu, bibilik
- LİRALIK
-
-
[sıfat]
Herhangi bir lira değerinde olan
- "Beş milyon liralık alışveriş. On milyon liralık kumaş."
-
[isim]
Lira
-
[sıfat]
Herhangi bir lira değerinde olan
- OVERLOK
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Kumaş, halı, kilim vb.nin kenarına makine ile yapılan sıkı, zikzaklı dikiş
-
[isim]
Kumaş, halı, kilim vb.nin kenarına makine ile yapılan sıkı, zikzaklı dikiş
- YÜLÜMEK
-
-
[-i]
Vücudun fazla kıllarını ustura ile almak, tıraş etmek
-
[-i]
Vücudun fazla kıllarını ustura ile almak, tıraş etmek
- IŞITMAK
-
-
[-i]
Işık saçmak, ışıklandırmak
- "Bulutlar geçip gidince kalan gök / Ey içimizi ışıtan has renk." (Selâhattin Batu)
-
[-i]
Işık saçmak, ışıklandırmak
- KOMALIK
-
-
Koma durumuna gelmiş
- "Eski kocam, komalık oluncaya kadar dövüldükten sonra boş bir arsaya atılmıştı." (Ahmet Ümit)
-
Koma durumuna gelmiş
- UFLAMAK
-
-
[nsz]
Acı, sızı duyarak uf demek
-
[nsz]
Acı, sızı duyarak uf demek
- AVUNMAK
-
-
[nsz]
Bir şeyle uğraşarak acısını unutmak, sıkıntılardan uzaklaşmak, teselli bulmak, müteselli olmak
- "Ne de olsa amcam; ya bir yabancıya varsa ne yapacaktık, diye avunuyordu." (Erhan Bener)
-
Oyalanmak, yetinmek
- "Dünyadan bezmiş bir hâli var, hiçbir şeyle avunamıyor." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Hayvan gebe kalmak
-
[nsz]
Bir şeyle uğraşarak acısını unutmak, sıkıntılardan uzaklaşmak, teselli bulmak, müteselli olmak
- GERİLİK
-
-
[isim]
Geri olma durumu
- "Kayıtsızlıktan, tembellikten, gerilikten kurtulmak için inanmak lazım." (Orhan Seyfi Orhon)
-
İdrak etme yeteneğinde veya okul başarılarında yaşına göre geri kalma durumu
-
[isim]
Geri olma durumu
- GÖBELEK
-
-
[isim]
Yenilen bir çeşit mantar
-
[isim]
Yenilen bir çeşit mantar
- AHLAMAK
-
-
[nsz]
İç çekmek, ah etmek, ah çeker gibi ses çıkarmak
- "Sabahtan beri sıkıntıdan ahladı durdu."
-
[nsz]
İç çekmek, ah etmek, ah çeker gibi ses çıkarmak
- ASRİLİK
-
-
[isim]
Çağdaşlık
- "Bir kısmı da dansı, asrilik gereği kabul ediyor, ileriye geriye yürüyorlardı." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Çağdaşlık
- BURKMAK
-
-
[-i]
Bir şeyi burar gibi ekseni etrafında döndürmek
- "Birinin kolunu burkmak."
-
[nsz]
Burkulmak
- "Ayağım burktu."
-
Acı vermek, üzmek
- "Yörede, şimdi yürek burkan bir suskunluk vardı." (Tarık Buğra)
-
Bazı yiyecekler, ağza kekre tat vermek
-
[-i]
Bir şeyi burar gibi ekseni etrafında döndürmek
- EDİLMEK
-
-
Etme işine konu olmak, yapılmak
- "Birine yardım edildi. Birinden rica edildi. Onunla münakaşa edildi."
-
Etme işine konu olmak, yapılmak
- IŞILDAK
-
-
[isim]
Karanlıkta bir hedefi aydınlatmak için kullanılan dar, uzun bir ışın demeti çıkaran ışık kaynağı, projektör
- "Çamlıca sırtlarında iki uçaksavar ışıldağı karanlık gökyüzünü tarıyorlardı." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Parlayan, ışıltılı
-
[isim]
Karanlıkta bir hedefi aydınlatmak için kullanılan dar, uzun bir ışın demeti çıkaran ışık kaynağı, projektör
- BABİLİK
- ...