Sonunda k olan 5 harfli 631 kelime var. K harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde k harfi olan kelimeler listesine ya da başında k harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- FİZİK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Maddenin kimyasal yapısındaki değişiklikler dışında genel veya geçici yasalara bağlı, deneysel olarak araştırılabilen, ölçülebilen, matematiksel olarak tanımlanabilen madde ve enerji olgularıyla uğraşan bilim dalı
- "Fizik bilimi mekanik, ısı, ışık, elektrik ve manyetizma bölümlerine ayrılır."
-
İnsanın doğal yapısı
-
Kişinin dış görünüşü
-
[isim]
Maddenin kimyasal yapısındaki değişiklikler dışında genel veya geçici yasalara bağlı, deneysel olarak araştırılabilen, ölçülebilen, matematiksel olarak tanımlanabilen madde ve enerji olgularıyla uğraşan bilim dalı
- KÖLÜK
-
-
[isim]
İş ve yük hayvanı
-
[isim]
İş ve yük hayvanı
- İZLEK
-
-
[isim]
Keçi yolu, patika
-
[isim]
Keçi yolu, patika
- OYNAK
-
-
[sıfat]
Kımıldayan, yerinde sağlam durmayan, hareketli
- "Boğaz'ın oynak ve çırpıntılı sularına açıldı mı, korkuya benzer bir ürperti geçirilir." (Samiha Ayverdi)
-
Hareket, canlılık veren
- "Zeybek oynak bir müziktir."
-
Değişken, kararsız
- "Altın fiyatları oynak."
-
Davranışları ağırbaşlı olmayan (kadın veya kız)
- "Bu, otuz yaşlarında çenebaz ve oynak bir duldu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Bükülüp doğrulmaya elverişli olan (eklem)
- "Bütün vücudunda, damarlarında, kemiklerinin oynak yerlerinde, etlerinde bir sızı, bir gevşeklik..." (Peyami Safa)
-
[sıfat]
Kımıldayan, yerinde sağlam durmayan, hareketli
- TARAK
-
-
[isim]
Saçların, sakalın, hayvan tüylerinin karışıklığını gidermeye veya kadınların saçlarını tutturmaya yarayan dişli araç
- "Fil dişi tarağı da aşırmışlar, asıl buna canım yandı." (Refik Halit Karay)
-
Bahçıvanlıkta toprağın taşını ayıklamak için kullanılan, ucu bu biçimde olan araç, tırmık
-
Dokuma tezgâhlarında, dişleri arasından arış ipliklerinin geçtiği tarak biçiminde araç
-
Bazı kuşların başında bulunan yelpaze biçiminde tepelik
-
İnsanda ayağın yüksek olan üst bölümü
-
Suda yaşayan hayvanlarda solungaç
-
Yassı solungaçlılardan, kabukları yuvarlak, yelpaze biçiminde bir yumuşakça (Pecten)
-
[isim]
Saçların, sakalın, hayvan tüylerinin karışıklığını gidermeye veya kadınların saçlarını tutturmaya yarayan dişli araç
- CIZIK
-
-
[isim]
Çizgi
-
İz
-
[isim]
Çizgi
- DÜŞÜK
-
-
[sıfat]
Aşağı doğru düşmüş, aşağı sarkmış
- "Düşük mide. Düşük omuz."
-
Az
- "Düşük faiz. Düşük fiyat."
-
İktidardan düşmüş veya düşürülmüş
-
Dil bilgisi kurallarına uymayan
- "Düşük cümle."
-
[isim]
Yaşayabilecek duruma gelmeden doğan yavru, ceninisakıt, sakıt, sıkıt (II)
-
Eski değer ve onurunu yitirmiş olan
- "Dolmuşa bindiğine göre orta hâlli belki de daha düşük olacak." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Aşağı doğru düşmüş, aşağı sarkmış
- EMCİK
-
-
[isim]
Meme
-
[isim]
Meme
- ETNİK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Kavimle ilgili, budunsal, kavmî
-
[sıfat]
Kavimle ilgili, budunsal, kavmî
- RAMAK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
"Bir şeyin olmasına çok az kalmak" anlamına gelen ramak kalmak deyiminde geçer
- "Gerçekten deli olmama ramak kalmıştı." (Ahmet Mithat)
-
[isim]
"Bir şeyin olmasına çok az kalmak" anlamına gelen ramak kalmak deyiminde geçer
- ŞİNİK
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Tahıl için kullanılan, sekiz kiloluk ölçek
-
[sıfat]
Bu miktarda olan
- "İki şinik arpa almış."
-
[isim]
Tahıl için kullanılan, sekiz kiloluk ölçek
- UYLUK
-
-
[isim]
Kalçadan dize kadar olan bacak bölümü
- "Kalçalarının ve uyluklarının her basamakta aldığı şekil, kalbinde dayanılmaz heyecanlar alevlendiriyordu." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Kalçadan dize kadar olan bacak bölümü
- ŞALAK
-
-
[isim]
Büyümemiş karpuz
-
[isim]
Büyümemiş karpuz
- TÜFEK
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Savaş veya avda kullanılan, uzun namlulu ateşli silah
- "Tüfekleri çatar çatmaz ordayım." (Bekir Sıtkı Erdoğan)
-
[isim]
Savaş veya avda kullanılan, uzun namlulu ateşli silah
- AÇLIK
-
-
[isim]
Aç olma durumu
- "Havada güzel güzel dönen bu kuşun, açlıkla, bu yılana saldıracağını hiç düşünmemiştim." (Memduh Şevket Esendal)
- "Kaldırılmış harman yerlerinden buğday toplayıp açlığımızı öldürdük." (Orhan Kemal)
- "Bu akşam açlıktan gözü dönmüş bir hâlde bir evin mutfağına girmişti." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Açlıktan ölmeyecek kadar yiyor."
-
Kıtlık
-
Aşırı istek içinde bulunma
- "İki arkadaş görülmemiş bir okuma açlığı içinde durmadan okuyordu." (Haldun Taner)
-
[isim]
Aç olma durumu
- DELİK
-
-
[isim]
Dar, küçük açıklık
- "İğne deliği. Burun deliği."
- "O nasıl yarmıştı benim kafacığımı, şimdi de yakalasınlar kuyruğundan onu da tıksınlar deliğe." (Osman Cemal Kaygılı)
-
Dar, küçük çukur
- "Küçük çocuk, kulübenin kenarına yığılmış taşlardan yukarıda bir deliğe sıkışmıştı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Küçük hayvan yuvası
- "Fare deliği."
-
[sıfat]
Delinmiş olan
- "Hangi evden istedilerse gittim, dama çıktım, akan delik kiremidi buldum, yerine sağlam kiremit koydum." (Hamdullah Suphi Tanrıöver)
-
Cezaevi
-
[isim]
Dar, küçük açıklık
- TAMİK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Derinleştirme
-
[isim]
Derinleştirme
- FERİK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tümgeneral
-
Korgeneral
-
[isim]
Tümgeneral
- KISIK
-
-
[sıfat]
Kısılmış olan
-
Boğuk, güçlükle çıkan (ses)
- "Sonra kısık fakat ateşli, tutkun bir kadın sesi korkuyla, hiddetle haykırdı." (Halide Edip Adıvar)
-
Hafifçe aralanmış, yumulmuş olan (göz kapağı)
-
[isim]
Kanyon
-
[sıfat]
Kısılmış olan
- YUTAK
-
-
[isim]
Ağız ve burun boşluklarıyla gırtlak ve yemek borusu arasındaki boşluk
-
[isim]
Ağız ve burun boşluklarıyla gırtlak ve yemek borusu arasındaki boşluk