Sonunda iz olan 5 harfli 49 kelime var. İZ ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde iz olan kelimeler listesine ya da başında iz olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

CEVİZ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Cevizgillerin örnek bitkisi olan, uzun ömürlü, gövdesi kalın, kerestesi değerli, yurdumuzda çok yetişen ağaç (Juglans regia)
    • "Ceviz ağaçlarının altına çökebilir, tabakalarınızdan birer sigara yakabilirsiniz." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Onun kırdığı cevizler artık haddini aştı." (Osman Cemal Kaygılı)
  2. [sıfat] Bu ağacın kerestesinden yapılmış
    • "Yedekleri ise ceviz dolabın alt tarafına kaldırılmıştı." (Necati Cumalı)
  3. Bu ağacın dışı kabuklu, içi yağlı ve nişastalı yemişi, koz

GEDİZ
...
İŞSİZ

  1. [sıfat] İşi olmayan
    • "Ben kendimi faydalı bir adam farz ettiğim hâlde, sen kendini niçin işsiz ve tufeyli sayıyorsun?" (Kemal Tahir)

İÇSİZ

  1. [sıfat] İçi olmayan (taneli sebze veya kuru yemiş)
  2. İç lastiği olmayan
  3. Muhtevası olmayan, kuru, anlamsız
    • "İçsiz bir ortamı sanatçılar da yadırgıyor, bu kurulaşmadan, yüzeyleşmeden onlar da yakınıyor." (Haldun Taner)

ÇEYİZ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Gelin için hazırlanan her türlü eşya, cihaz
    • "Noksansız bir çeyiz ve düğünle iyi bir eve verilen Zeynep..." (Tarık Buğra)
    • "Kazandığını bir yana atar, kendine çeyiz düzer." (Mahmut Yesari)

BEŞİZ

  1. [sıfat] Beşi bir arada doğan (çocuk)

ETSİZ

  1. [sıfat] Eti olmayan
    • "Etsiz yemek."
  2. Kuru, sıska, zayıf
    • "Onları bir başka küreden inmiş etsiz, kemiksiz, şeffaf birtakım varlıklar zannedeceksiniz." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

TİRİZ

  1. [isim] Giysilerin yırtmacına ve eteğine eklenen ensiz kumaş parçası
  2. Ensiz tahta
  3. Çarpma ve sürtüşmelerden korunmak için güvertesiz teknelerin, direklerin ve dubaların dış kenarlarına takılan, tahtadan veya halat örgüsüyle yapılmış çıkıntı

NAÇİZ

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [sıfat] Değersiz, önemsiz
    • "Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır." (Atatürk)

EVSİZ

  1. [sıfat] Evi olmayan
    • "Zavallı evsizler ne zaman başlarının üstünde bir dama kavuşacaklar, diye her ağızdan bir nakarat..." (Halide Edip Adıvar)

GERİZ

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Lağım, keriz

MARİZ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Hastalıklı, hasta olan

TAZİZ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Sevgi ile anma

VALİZ

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Genellikle yolculukta içine çamaşır vb. eşya konulan küçük el bavulu
    • "Ufak bir iş de bulmuş, istasyonda valiz taşıyordu." (Sait Faik Abasıyanık)

ERSİZ

  1. [sıfat] Kocasız

TAVİZ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Ödün
    • "Galiplerin yenilen devletlere hiçbir taviz vermeyecekleri hissediliyordu." (Reşat Nuri Güntekin)

NAFİZ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Delip geçen
  2. İçe işleyen
  3. Sözü geçen, etkili olan

FİLİZ

Kelime Kökeni : Rumca

  1. [isim] Yeni sürmüş körpe ve küçük dal veya yaprak, sürgün
    • "Yeşil çeltik filizleri bir parmak uzunluktaydı." (Yahya Kemal)
    • "O sene ise buğday ekmişler, tam filiz verecekken Sakarya taşmış, yirmi gün çekilmemişti." (Sait Faik Abasıyanık)

GENİZ

  1. [isim] Ağız ve burun boşluğunun arka bölümü
    • "Genzi iyice yanmıştı, konuşamıyordu, başını iki yana sarsarak niçin diye sordu." (Tarık Buğra)
    • "Genzinden çıkardığı seslerle ağlama taklidi yapıyordu." (Osman Cemal Kaygılı)

DENİZ

  1. [isim] Yer kabuğunun çukur bölümlerini kaplayan, birbiriyle bağlantılı, tuzlu su kütlesi
    • "Biz tayfaları da deniz tuttu ama geminin doktoru bir defacık olsun, görünmedi." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Denizdeki balığın karada komisyonculuğunu yapıyorlardı." (Ercüment Ekrem Talu)
    • "Denize açıldıktan beş on gün sonra iki ciddi fırtına ile karşılaştım." (Halikarnas Balıkçısı)
  2. Bu su kütlesinin belirli bir parçası
    • "Marmara Denizi. Karadeniz."
  3. Aydaki düzlükler
  4. Geniş alan
  5. Çokluk, yoğunluk

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü