İçinde şe olan 6 harfli 75 kelime var. İçerisinde ŞE bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında şe olan kelimeler listesine ya da Sonu şe ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E Ş Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
EŞ, ŞE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ŞEHNAZ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Klasik Türk müziğinde bir makam adı
-
[isim]
Klasik Türk müziğinde bir makam adı
- ÜŞENİŞ
- ...
- HAŞERE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Böcek
-
[isim]
Böcek
- EŞELEK
-
-
[isim]
Elma, armut, ayva vb. meyvelerin yenmeyen iç bölümü
-
[isim]
Elma, armut, ayva vb. meyvelerin yenmeyen iç bölümü
- ŞEKLEN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zarf]
Biçim bakımından, biçim yönünden
-
[zarf]
Biçim bakımından, biçim yönünden
- MAİŞET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Geçim, geçinme
- "Elindeki para kendini bir sene geçindirebilirdi. Bir müddet için artık onun ensesine şaklayacak maişet kamçısı kalmıştı." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[isim]
Geçim, geçinme
- ŞERGİL
-
-
[isim]
Askıntı, baş belası
-
[isim]
Askıntı, baş belası
- ŞEŞÜSE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Tavla oyununda atılan zarlardan birinin altı, öbürünün üçlü gelmesi
-
[isim]
Tavla oyununda atılan zarlardan birinin altı, öbürünün üçlü gelmesi
- MONŞER
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[ünlem]
"Azizim, dostum" anlamında bir seslenme sözü
-
[sıfat]
Davranışlarında Batı özentisi içinde bulunan
-
[ünlem]
"Azizim, dostum" anlamında bir seslenme sözü
- ŞEYTAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Hz. Âdem'e secde etmediği için cennetten kovulan, insanları Allah'ın emirlerine karşı kışkırtan, kötülüğe yönelten cin, iblis
- "Gül tenli, kor dudaklı, kömür sürmeli / Şeytan diyor ki sarmalı, yüz kere öpmeli." (Yahya Kemal Beyatlı)
- "Ama çocukluk işte, şeytan dürttü, ya herrü ya merrü diyerek birden yukarı baktım." (Haldun Taner)
- "Birden, şeytan geçmiş gibi bir sükût oldu." (Haldun Taner)
- "Şeytan kulağına kurşun, hiçbirimiz hasta olmadık."
-
Kötü düşünceli, kötü niyetli kimse
- "O gecenin sabahı şeytanın aldattığı vücudunu soğuk suda temizlerdi." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[sıfat]
Çok kurnaz, uyanık (kimse)
-
[isim]
Hz. Âdem'e secde etmediği için cennetten kovulan, insanları Allah'ın emirlerine karşı kışkırtan, kötülüğe yönelten cin, iblis
- DÖŞEME
-
-
[isim]
Döşemek işi
-
Yapılarda taban üzerine döşenen tahta vb. kaplama
- "Odanın döşemesine bakıyor, bir türlü bu yabancı yere bir ad koyamıyordu." (Ercüment Ekrem Talu)
-
Bir yapının döşenmesine yarayan her türlü eşya, mefruşat
-
Koltuk, kanepe, divan vb.nin kumaş, yay, pamuk vb. bölümleri
- "Bu patiska döşemeleri beraber ütüleyecektik." (Aka Gündüz)
-
Taşıtların koltuk, taban, tavan vb. yerleri
-
Halk edebiyatında ve türkülerden önce söylenen, bazen tekerleme biçiminde olan uyaklı giriş bölümü
- "Hamama gitmek, yıkanmak, masallara, masal döşemelerine bile girdiği gibi halkımızın yaşama biçimlerine de karışmıştır." (Salâh Birsel)
-
[isim]
Döşemek işi
- MAHŞER
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kıyamet günü dirilenlerin toplanacaklarına inanılan yer
-
Büyük kalabalık
- "Yangın yeri bir mahşer." (Haldun Taner)
-
[isim]
Kıyamet günü dirilenlerin toplanacaklarına inanılan yer
- DİŞEME
-
-
[isim]
Dişemek işi
-
[isim]
Dişemek işi
- ENDİŞE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Düşünce
- "Asıl bu bakımdan endişeye düşerek yalnız beni çağırmakla kalmamış..." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Tasa, kaygı
- "Bütün çehrelere hemen bir durgunluk, hüzün, endişe çökerdi." (Refik Halit Karay)
-
Kuşku
-
Korku
-
[isim]
Düşünce
- DİŞEĞİ
-
-
[isim]
Taşları yontmak için kullanılan dişli bir çeşit çekiç
-
[isim]
Taşları yontmak için kullanılan dişli bir çeşit çekiç
- ŞEFLİK
-
-
[isim]
Şef olma durumu
- "Biraz önce şeflik taslayan biraz sonra uysal bir uyruk olur." (Haldun Taner)
-
Şefin çalıştığı daire
- "İstasyon şefliği."
-
[isim]
Şef olma durumu
- GEVŞEK
-
-
[sıfat]
Sıkı veya gergin olmayan, gevşemiş olan
- "Bizim dost, gevşek kravatıyla, çözük yakasını şöyle bir okşadı." (Çetin Altan)
-
Cansız, hareketsiz, iradesiz
-
[zarf]
İlgisiz, kayıtsız bir biçimde
- "Bu konuda gevşek davranırsanız periler diyarına akla gelmeyecek sevimsiz bir yoldan gitmek de var." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
-
[sıfat]
Sıkı veya gergin olmayan, gevşemiş olan
- VAHŞET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yabani, vahşi olma durumu
-
Korku, ürküntü
-
Issızlık, yalnızlık
-
[isim]
Yabani, vahşi olma durumu
- ŞEVKLİ
-
-
[sıfat]
Şevki olan
- "Ben onun kadar şevkli oyuncu tanımadım." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Şevki olan
- ŞEŞÜDÜ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Tavla oyununda atılan zarlardan birinin altı, öbürünün ikili gelmesi
-
[isim]
Tavla oyununda atılan zarlardan birinin altı, öbürünün ikili gelmesi