İçinde ıştı olan 11 harfli 44 kelime var. İçerisinde IŞTI bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ıştı olan kelimeler listesine ya da Sonu ıştı ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- YAPIŞTIRMAK
-
-
[-i]
Yapışmasını sağlamak
- "Mektuplarına kendi pullarını yapıştırırlar, kendi memurlarıyla sevk ederlerdi." (Falih Rıfkı Atay)
-
Yaklaştırmak, birbirine dayamak
- "Telefonu iyice kulağına yapıştırıyor." (Atilla İlhan)
-
[-i]
Hızla vurmak
- "Tokadı yapıştırdı."
-
[-i]
Gecikmeden karşılık vermek veya gerekeni yapmak
- "Miralay Bey, realist bir asker görüşü ile teşhisi yapıştırır." (Haldun Taner)
-
[-i]
Yapışmasını sağlamak
- TAKIŞTIRMAK
-
-
[nsz]
Küpe, bilezik, yüzük vb. süs eşyasını çokça takmak
-
[nsz]
Küpe, bilezik, yüzük vb. süs eşyasını çokça takmak
- KARIŞTIRICI
-
-
[isim]
İki veya daha çok maddeyi birbiri içinde dağıtmaya, karıştırmaya yarayan araçların genel adı
-
Çeşitli besin maddelerini karıştırma ve çarpma işinde kullanılan araç veya alet
-
[sıfat]
Ortalığı birbirine katan, fitneci, müfsit
-
[isim]
İki veya daha çok maddeyi birbiri içinde dağıtmaya, karıştırmaya yarayan araçların genel adı
- SIKIŞTIRMAK
-
-
[-i]
Bir şeyi dar bir yere zorla sığdırmak, tıkmak
- "Çamaşırları bavula sıkıştırmak."
-
Bir nesneyi sıkıca duracak biçimde bir yere koymak, yerleştirmek veya orada tutmak
-
Gevşek veya seyrek olan şeyleri birbirine yaklaştırarak sıkı duruma getirmek
- "İstanbul tren yahut vapurunda hele bir kimseyi biraz sıkıştırın, hemen çarpılır, çay semaveri gibi oturduğu yerde fıkır fıkır kaynamaya başlar." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Bir şeyin sıkışmasına, kısılmasına, ezilmesine sebep olmak
- "Parmağını pencereye sıkıştırmak."
-
Ansızın, gizlice ve karşısındakinin isteyip istemediğine bakmadan bir şeyi vermek, tutuşturmak
- "Eline dolu bir kadeh sıkıştırdılar." (Refik Halit Karay)
-
Kaçmayacak biçimde çembere almak, kıstırmak
- "Anlattığına göre Niğde yakınlarındaki köylerden birinde imiş, sıkıştırmışlar. Jandarmalarla vuruşmuş." (Memduh Şevket Esendal)
-
Zorlamak
- "Kocakarı odadan çıktıkça ben Nuri'yi sıkıştırıyorum." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Sarkıntılık etmek
-
[-i]
Bir şeyi dar bir yere zorla sığdırmak, tıkmak
- ÇAĞRIŞTIRIŞ
-
-
[isim]
Çağrıştırma işi veya biçimi
-
[isim]
Çağrıştırma işi veya biçimi
- YAPIŞTIRICI
-
-
[isim]
Yapıştırma özelliği olan, yapıştırmaya yarayan nesne, yapışkan
-
Filmlerin yapıştırılması işinde kullanılan cihaz
-
[isim]
Yapıştırma özelliği olan, yapıştırmaya yarayan nesne, yapışkan
- KIPIŞTIRMAK
-
-
[-i]
Göz kapaklarını üst üste birçok kez açıp kapamak
-
[-i]
Göz kapaklarını üst üste birçok kez açıp kapamak
- KAKIŞTIRMAK
-
-
[-i]
Sürekli ve hafif hafif kakmak
- "... dövmüşler, sövmüşler hatta boş böğrüne çivi ile kakıştırmışlar, yine kımıldatamamışlardı." (Refik Halit Karay)
-
[-i]
Sürekli ve hafif hafif kakmak
- KESYAPIŞTIR
-
-
[isim]
Bilgisayar yazılımlarında seçilen bir metni veya nesneyi bir yerden yok edip başka bir yere taşıma işlemi
-
[isim]
Bilgisayar yazılımlarında seçilen bir metni veya nesneyi bir yerden yok edip başka bir yere taşıma işlemi
- ÇAKIŞTIRMAK
-
-
[-i]
Çakışma işini yaptırmak
-
[nsz]
İçki içip keyfetmek
- "Güzel meze ile arada bir de çakıştırıyorlar." (Memduh Şevket Esendal)
-
[-i]
Çakışma işini yaptırmak
- ÇALIŞTIRTMA
- ...
- AYRIŞTIRICI
-
-
[sıfat]
Bir şeyin ayrışmasını sağlayan (kimse)
-
[sıfat]
Bir şeyin ayrışmasını sağlayan (kimse)
- AYRIŞTIRMAK
-
-
[-i]
Bütünün bozulmasına sebep olmak
-
Ayrışmasını sağlamak
-
[-i]
Bütünün bozulmasına sebep olmak
- YATIŞTIRMAK
-
-
[-i]
Bir kargaşayı, ayaklanmayı bastırmak
- "Hükûmet kuvvetleri ayaklanmayı yatıştırdı."
-
Ölçülü, ılımlı, sakin davranmasını sağlamak, sakinleştirmek
- "O, tombul tombul iyimserliği ile beni yatıştırmak istedi." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Yumuşatmak, razı etmek
- "Arkadaşları yatıştırmak için o toplantıda bulunanlar akşam yemeğine de alıkonulmuşlardı." (Memduh Şevket Esendal)
-
[-i]
Bir kargaşayı, ayaklanmayı bastırmak
- BARIŞTIRMAK
-
-
[-i]
Barışmalarını sağlamak, ara bulmak
- "Günah çıkartıp dargınları barıştıracağız anlaşılan." (Necati Cumalı)
-
[-i]
Barışmalarını sağlamak, ara bulmak
- ÇIRPIŞTIRMA
-
-
[isim]
Çırpıştırmak işi
-
[sıfat]
Çarçabuk, özensiz ve üstünkörü yapılan (iş)
- "Telif ücretlerinin yükselmesi, edebiyatçının daha rahat koşullar altında çalışmasını sağlayacakken çırpıştırma kitaplar hazırlanmasına yol açtı." (Tomris Uyar)
-
[isim]
Çırpıştırmak işi
- TARTIŞTIRMA
- ...
- ÇIRPIŞTIRIŞ
-
-
[isim]
Çırpıştırma işi veya biçimi
-
[isim]
Çırpıştırma işi veya biçimi
- ALIŞTIRILIŞ
-
-
[isim]
Alıştırılma işi veya biçimi
-
[isim]
Alıştırılma işi veya biçimi
- SIKIŞTIRICI
-
-
[isim]
Sıkıştırma işini yapan alet
-
[isim]
Sıkıştırma işini yapan alet