İçinde ıştı olan 11 harfli 44 kelime var. İçerisinde IŞTI bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ıştı olan kelimeler listesine ya da Sonu ıştı ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ÇIRPIŞTIRMA
-
-
[isim]
Çırpıştırmak işi
-
[sıfat]
Çarçabuk, özensiz ve üstünkörü yapılan (iş)
- "Telif ücretlerinin yükselmesi, edebiyatçının daha rahat koşullar altında çalışmasını sağlayacakken çırpıştırma kitaplar hazırlanmasına yol açtı." (Tomris Uyar)
-
[isim]
Çırpıştırmak işi
- BARIŞTIRMAK
-
-
[-i]
Barışmalarını sağlamak, ara bulmak
- "Günah çıkartıp dargınları barıştıracağız anlaşılan." (Necati Cumalı)
-
[-i]
Barışmalarını sağlamak, ara bulmak
- ALIŞTIRILIŞ
-
-
[isim]
Alıştırılma işi veya biçimi
-
[isim]
Alıştırılma işi veya biçimi
- ÇALIŞTIRTMA
- ...
- KATIŞTIRMAK
-
-
[-i]
Bir şeyin içine başka bir şey katarak karıştırmak
-
[-i]
Bir şeyin içine başka bir şey katarak karıştırmak
- KIRIŞTIRMAK
-
-
[-i]
Kırışmasına sebep olmak
-
[-le]
Karşı cinsten biriyle yakın ilişkide bulunmak, flört etmek
- "Ötekiler gelmeden Suzy ile hafif tertip kırıştırırlar." (Peyami Safa)
-
[-i]
Kırışmasına sebep olmak
- SIKIŞTIRMAK
-
-
[-i]
Bir şeyi dar bir yere zorla sığdırmak, tıkmak
- "Çamaşırları bavula sıkıştırmak."
-
Bir nesneyi sıkıca duracak biçimde bir yere koymak, yerleştirmek veya orada tutmak
-
Gevşek veya seyrek olan şeyleri birbirine yaklaştırarak sıkı duruma getirmek
- "İstanbul tren yahut vapurunda hele bir kimseyi biraz sıkıştırın, hemen çarpılır, çay semaveri gibi oturduğu yerde fıkır fıkır kaynamaya başlar." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Bir şeyin sıkışmasına, kısılmasına, ezilmesine sebep olmak
- "Parmağını pencereye sıkıştırmak."
-
Ansızın, gizlice ve karşısındakinin isteyip istemediğine bakmadan bir şeyi vermek, tutuşturmak
- "Eline dolu bir kadeh sıkıştırdılar." (Refik Halit Karay)
-
Kaçmayacak biçimde çembere almak, kıstırmak
- "Anlattığına göre Niğde yakınlarındaki köylerden birinde imiş, sıkıştırmışlar. Jandarmalarla vuruşmuş." (Memduh Şevket Esendal)
-
Zorlamak
- "Kocakarı odadan çıktıkça ben Nuri'yi sıkıştırıyorum." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Sarkıntılık etmek
-
[-i]
Bir şeyi dar bir yere zorla sığdırmak, tıkmak
- TANIŞTIRMAK
-
-
[-i]
Birbirini tanımayanların tanışmasını sağlamak, tanıtmak, takdim etmek
- "Seni rastgele bir yabancı ile tanıştıramam, bilirsin." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[-i]
Birbirini tanımayanların tanışmasını sağlamak, tanıtmak, takdim etmek
- ÇARPIŞTIRMA
-
-
[isim]
Çarpıştırmak işi
-
[isim]
Çarpıştırmak işi
- ALIŞTIRILMA
-
-
[isim]
Alıştırılmak işi
-
[isim]
Alıştırılmak işi
- YAKIŞTIRMAK
-
-
[-i]
Yakışacak bir duruma getirmek, uygun duruma koymak, yaraştırmak
- "Yakışıklı, orta boylu, giydiğini kendisine yakıştırır, kendini saydırabilir bir adam." (Memduh Şevket Esendal)
-
Uygun ve yerinde görmek, iyi karşılamak
- "Ancak kızı o oğlana bir türlü yakıştıramadı." (Tarık Buğra)
-
Uydurmak
-
Bir durum veya niteliği bir kimse için düşünmek, yormak
-
[-i]
Yakışacak bir duruma getirmek, uygun duruma koymak, yaraştırmak
- SAÇIŞTIRMAK
-
-
[-i]
Dağıtmak
-
Rastgele saçmak
-
[-i]
Dağıtmak
- YAPIŞTIRTMA
- ...
- ÇIKIŞTIRMAK
-
-
[-i]
Bir şeyi gereken miktara ulaştırmak
- "Sonunda parayı çıkıştırdım."
-
[-i]
Bir şeyi gereken miktara ulaştırmak
- TIKIŞTIRMAK
-
-
[-i]
Boş yer kalmayacak biçimde doldurmak, gelişigüzel koymak, tıka basa sokmak
- "Bavula her şeyi tıkıştırdım."
-
[-i]
Acele ile birine bir şeyi yedirmeye çalışmak veya iyice çiğnemeden yutarak yemek
-
[-i]
Boş yer kalmayacak biçimde doldurmak, gelişigüzel koymak, tıka basa sokmak
- SIĞIŞTIRMAK
-
-
[-i]
Güçlükle sığdırmak
-
[-i]
Güçlükle sığdırmak
- KIPIŞTIRMAK
-
-
[-i]
Göz kapaklarını üst üste birçok kez açıp kapamak
-
[-i]
Göz kapaklarını üst üste birçok kez açıp kapamak
- BAĞRIŞTIRMA
-
-
[isim]
Bağrıştırmak işi veya durumu
-
[isim]
Bağrıştırmak işi veya durumu
- TAKIŞTIRMAK
-
-
[nsz]
Küpe, bilezik, yüzük vb. süs eşyasını çokça takmak
-
[nsz]
Küpe, bilezik, yüzük vb. süs eşyasını çokça takmak
- ÇALIŞTIRMAK
-
-
[-i]
Çalışmasını sağlamak
-
Çalışma işini yaptırmak
-
[-i]
Çalışmasını sağlamak