İçinde ırak olan 8 harfli 11 kelime var. İçerisinde IRAK bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ırak olan kelimeler listesine ya da Sonu ırak ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

A I K R Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

4 Harfli Kelimeler

ARIK, IRAK, KARI, RAKI

3 Harfli Kelimeler

AKI, ARI, ARK, IRA, IRK, KAR, KIR

2 Harfli Kelimeler

AK, AR, IR, RA

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

YILDIRAK

  1. [sıfat] Parıldayıcı, parıldayan
  2. [isim] Şimşek

BALDIRAK

  1. [isim] Don, pantolon vb. giysilerin dizden aşağı olan bölümü
  2. Kılıç kayışının aşağı uzanan parçası

KAYDIRAK

  1. [isim] Yassı, kaygan çakıl
  2. Çocukların böyle bir taşı ayakla kaydırarak oynadıkları oyun
  3. Çocuk bahçelerinde çocukların oturup kayarak eğlendikleri oyun aracı
  4. Tomrukların kolay taşınması için dağdan kaydırıldığı yer

ÇIRAKLIK

  1. [isim] Çırak olma durumu, yamaklık
    • "Evimize yakın olan bu kahveye gide gele, kahveci çıraklığına başlayıverdim." (Memduh Şevket Esendal)
  2. Çırağın yaptığı iş
    • "Bir şey söylemeden çıraklık vazifesini alırdı." (Sait Faik Abasıyanık)
  3. Çırağa verilen ücret
  4. Çırakların çalıştığı yer

ÇINGIRAK

  1. [isim] Küçük çan
    • "Sıcaktan o kadar bunalmıştık ki uğuldayan kulaklarımız, eski usul sac kapıya asılı iri çıngırağın sesini kavrayamadı." (Refik Halit Karay)
  2. İçindeki tanelerin hareketiyle ses çıkaran metal nesne
    • "Kollarını, çıngırağı tutmak istermiş gibi oynatıyor, ileriye geriye, iki yana." (Atilla İlhan)

YALDIRAK

  1. [sıfat] Parlak, cilalı

ÇIRAKMAN

  1. [isim] Üzerinde meşale yakılan kule veya demir direk
  2. Balıkçıların balıkları kıyıya çekebilmek için geceleyin yaktıkları ateş
  3. Çırakma

BIRAKMAK

  1. [-i] Elde bulunan bir şeyi tutmaz olmak
    • "Filan hekim dediler, geldi baktı, anlamadı / Bırak ki anlasalar var mı çare hiç, ne gezer." (Mehmet Akif Ersoy)
  2. [nsz] Koymak
    • "Mermer masaya bir yirmi beşlik bıraktı." (Tarık Buğra)
  3. Bir işi başka bir zamana ertelemek
    • "Gezmeyi haftaya bıraktık."
  4. Unutmak
    • "Acaba eldivenlerimi nerede bıraktım?"
  5. Bulunduğu yeri veya durumu değiştirmemek
  6. Saklamak, artırmak
    • "Paranın bir kısmını bırak!"
  7. Bir işin sorumluluğunu, yükümlülüğünü başkasına vermek, görevlendirmek
    • "Cemal Paşa'da anlamadığı işi ehline bırakmak meziyeti vardı." (Falih Rıfkı Atay)
  8. [nsz] Engel olmamak
    • "Bırak, burasını benim defterimden okuyayım." (Ömer Seyfettin)
  9. Sarkıtmak
    • "Saçlarını omzuna bırakmış."
  10. [nsz] Ölen, ayrılan birinden iş, kişi, nesne vb. şeyler kalmak
    • "Hayata gözlerini kaparken ardında yedi yaşında bir oğul, on iki yaşında bir kız bırakıyordu." (Cahit Uçuk)
  11. Bir alışkanlıktan veya bir işten vazgeçmek
    • "Gerçekten sigarayı bıraktı, bıraktı ama huzuru da sükûnu da kalmadı." (Halide Edip Adıvar)
  12. [nsz] Uğraşmaz olmak, artık uğraşmamak
    • "Bu yazarın bir de Fransızca kitabını almıştım ama sıkılmış bırakıvermiştim." (Refik Halit Karay)
  13. [nsz] Bıyık veya sakal uzatmak
  14. [nsz] Özgürlük vermek, hürriyetine kavuşmasını sağlamak
    • "Bıraksam acaba beyaz bir çift güvercin gibi uçarlar mı?" (Refik Halit Karay)
  15. Boşamak
    • "Bıraktıkları zevcelerini yine canları isterse tekrar alabilirler." (Ömer Seyfettin)
  16. Kötü bir durumda terk etmek
  17. Ayrılmak, terk etmek
    • "Mahalle arasındaki küçük dükkânını bırakarak karısını, şehrin başka bir tarafında bir eve yerleştirdi." (Peyami Safa)
  18. Sınıf geçirmemek, döndürmek
    • "Öğretmen üç tembel çocuğu bıraktı."
  19. [-e] Bir pazarlıkta, belli bir fiyata vermeyi kabul etmek
    • "Başkalarına on ikiye veriyoruz ama, sana onar kuruştan bırakayım." (Memduh Şevket Esendal)
  20. [-i] Bakılmak, korunmak için vermek
    • "Eşyamı size bırakacağım."
  21. [nsz] Yanına almamak, yanında götürmemek
    • "Telgrafhanede bir zabit bırakarak işinin başına gitmesini rica ettim." (Atatürk)
  22. [-i] Sahiplik hakkını başkasına vermek
    • "Bizim komşu bütün malını Kızılay'a bırakmış."
  23. [nsz] Yapışık olan bir şey yapışıklıktan kurtulmak
  24. [nsz] Bulunduğu veya dokunduğu yerde bir şey oluşturmak, meydana getirmek
    • "İz bırakmak. Leke bırakmak."

ÇEKBIRAK
...
IRAKSAMA

  1. [isim] Iraksamak işi, istibat
  2. Iraksak olma durumu

BASTIRAK

  1. [isim] Yol yapımında çakıl, kum, cüruf vb. maddeleri ezmeye ve sıkıştırmaya yarayan alet

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü