İçinde ırak olan 8 harfli 11 kelime var. İçerisinde IRAK bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ırak olan kelimeler listesine ya da Sonu ırak ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A I K R Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
4 Harfli Kelimeler
ARIK, IRAK, KARI, RAKI
3 Harfli Kelimeler
AKI, ARI, ARK, IRA, IRK, KAR, KIR
2 Harfli Kelimeler
AK, AR, IR, RA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- YILDIRAK
-
-
[sıfat]
Parıldayıcı, parıldayan
-
[isim]
Şimşek
-
[sıfat]
Parıldayıcı, parıldayan
- BALDIRAK
-
-
[isim]
Don, pantolon vb. giysilerin dizden aşağı olan bölümü
-
Kılıç kayışının aşağı uzanan parçası
-
[isim]
Don, pantolon vb. giysilerin dizden aşağı olan bölümü
- KAYDIRAK
-
-
[isim]
Yassı, kaygan çakıl
-
Çocukların böyle bir taşı ayakla kaydırarak oynadıkları oyun
-
Çocuk bahçelerinde çocukların oturup kayarak eğlendikleri oyun aracı
-
Tomrukların kolay taşınması için dağdan kaydırıldığı yer
-
[isim]
Yassı, kaygan çakıl
- ÇIRAKLIK
-
-
[isim]
Çırak olma durumu, yamaklık
- "Evimize yakın olan bu kahveye gide gele, kahveci çıraklığına başlayıverdim." (Memduh Şevket Esendal)
-
Çırağın yaptığı iş
- "Bir şey söylemeden çıraklık vazifesini alırdı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Çırağa verilen ücret
-
Çırakların çalıştığı yer
-
[isim]
Çırak olma durumu, yamaklık
- ÇINGIRAK
-
-
[isim]
Küçük çan
- "Sıcaktan o kadar bunalmıştık ki uğuldayan kulaklarımız, eski usul sac kapıya asılı iri çıngırağın sesini kavrayamadı." (Refik Halit Karay)
-
İçindeki tanelerin hareketiyle ses çıkaran metal nesne
- "Kollarını, çıngırağı tutmak istermiş gibi oynatıyor, ileriye geriye, iki yana." (Atilla İlhan)
-
[isim]
Küçük çan
- YALDIRAK
-
-
[sıfat]
Parlak, cilalı
-
[sıfat]
Parlak, cilalı
- ÇIRAKMAN
-
-
[isim]
Üzerinde meşale yakılan kule veya demir direk
-
Balıkçıların balıkları kıyıya çekebilmek için geceleyin yaktıkları ateş
-
Çırakma
-
[isim]
Üzerinde meşale yakılan kule veya demir direk
- BIRAKMAK
-
-
[-i]
Elde bulunan bir şeyi tutmaz olmak
- "Filan hekim dediler, geldi baktı, anlamadı / Bırak ki anlasalar var mı çare hiç, ne gezer." (Mehmet Akif Ersoy)
-
[nsz]
Koymak
- "Mermer masaya bir yirmi beşlik bıraktı." (Tarık Buğra)
-
Bir işi başka bir zamana ertelemek
- "Gezmeyi haftaya bıraktık."
-
Unutmak
- "Acaba eldivenlerimi nerede bıraktım?"
-
Bulunduğu yeri veya durumu değiştirmemek
-
Saklamak, artırmak
- "Paranın bir kısmını bırak!"
-
Bir işin sorumluluğunu, yükümlülüğünü başkasına vermek, görevlendirmek
- "Cemal Paşa'da anlamadığı işi ehline bırakmak meziyeti vardı." (Falih Rıfkı Atay)
-
[nsz]
Engel olmamak
- "Bırak, burasını benim defterimden okuyayım." (Ömer Seyfettin)
-
Sarkıtmak
- "Saçlarını omzuna bırakmış."
-
[nsz]
Ölen, ayrılan birinden iş, kişi, nesne vb. şeyler kalmak
- "Hayata gözlerini kaparken ardında yedi yaşında bir oğul, on iki yaşında bir kız bırakıyordu." (Cahit Uçuk)
-
Bir alışkanlıktan veya bir işten vazgeçmek
- "Gerçekten sigarayı bıraktı, bıraktı ama huzuru da sükûnu da kalmadı." (Halide Edip Adıvar)
-
[nsz]
Uğraşmaz olmak, artık uğraşmamak
- "Bu yazarın bir de Fransızca kitabını almıştım ama sıkılmış bırakıvermiştim." (Refik Halit Karay)
-
[nsz]
Bıyık veya sakal uzatmak
-
[nsz]
Özgürlük vermek, hürriyetine kavuşmasını sağlamak
- "Bıraksam acaba beyaz bir çift güvercin gibi uçarlar mı?" (Refik Halit Karay)
-
Boşamak
- "Bıraktıkları zevcelerini yine canları isterse tekrar alabilirler." (Ömer Seyfettin)
-
Kötü bir durumda terk etmek
-
Ayrılmak, terk etmek
- "Mahalle arasındaki küçük dükkânını bırakarak karısını, şehrin başka bir tarafında bir eve yerleştirdi." (Peyami Safa)
-
Sınıf geçirmemek, döndürmek
- "Öğretmen üç tembel çocuğu bıraktı."
-
[-e]
Bir pazarlıkta, belli bir fiyata vermeyi kabul etmek
- "Başkalarına on ikiye veriyoruz ama, sana onar kuruştan bırakayım." (Memduh Şevket Esendal)
-
[-i]
Bakılmak, korunmak için vermek
- "Eşyamı size bırakacağım."
-
[nsz]
Yanına almamak, yanında götürmemek
- "Telgrafhanede bir zabit bırakarak işinin başına gitmesini rica ettim." (Atatürk)
-
[-i]
Sahiplik hakkını başkasına vermek
- "Bizim komşu bütün malını Kızılay'a bırakmış."
-
[nsz]
Yapışık olan bir şey yapışıklıktan kurtulmak
-
[nsz]
Bulunduğu veya dokunduğu yerde bir şey oluşturmak, meydana getirmek
- "İz bırakmak. Leke bırakmak."
-
[-i]
Elde bulunan bir şeyi tutmaz olmak
- ÇEKBIRAK
- ...
- IRAKSAMA
-
-
[isim]
Iraksamak işi, istibat
-
Iraksak olma durumu
-
[isim]
Iraksamak işi, istibat
- BASTIRAK
-
-
[isim]
Yol yapımında çakıl, kum, cüruf vb. maddeleri ezmeye ve sıkıştırmaya yarayan alet
-
[isim]
Yol yapımında çakıl, kum, cüruf vb. maddeleri ezmeye ve sıkıştırmaya yarayan alet