İçinde ır olan 5 harfli 101 kelime var. İçerisinde IR bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ır olan kelimeler listesine ya da Sonu ır ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- GIRLA
-
-
[zarf]
Alabildiğine, çokça
- "Elbette ya... O köşkte uşaklar, bahçıvanlar gırla." (Haldun Taner)
- "Park enikonu bir olay, tebrik ve övgüler gırla gidiyor." (Tarık Buğra)
-
[zarf]
Alabildiğine, çokça
- KIŞIR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kabuk
- "Büsbütün aç, bir parça ağaç kışrı ve bir kuru portakal kabuğu bile bulamayan insan iskeletlerinin son iniltisini dinliyorduk." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Kabuk
- ŞATIR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Neşeli, keyifli, şen
-
Tören ve alaylarda padişahın, vezirin yanında yürüyen görevliler
-
[sıfat]
Neşeli, keyifli, şen
- AYGIR
-
-
[isim]
Damızlık erkek at
-
[isim]
Damızlık erkek at
- GICIR
-
-
[isim]
Sakıza kıvamını arttırmak için katılan, kauçuk cinsinden bir madde
-
[sıfat]
Yeni
-
[isim]
Sakıza kıvamını arttırmak için katılan, kauçuk cinsinden bir madde
- SIRÇA
-
-
[isim]
Cam
- "Mermere düşen sırça gibi tuz buz oldu." (Aka Gündüz)
-
[sıfat]
Camdan yapılmış
- "Kadınlar kollarında birçok sırça bilezikler taşırlardı." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[isim]
Cam
- ÇITIR
- ...
- HIZIR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İşin kolaylıkla yapılmasına yardımcı olan
-
[isim]
İşin kolaylıkla yapılmasına yardımcı olan
- HIRBO
-
-
[sıfat]
İri yarı (kimse)
-
Sersem, salak ve kaba saba
-
[sıfat]
İri yarı (kimse)
- KASIR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Köşk
- "Padişah bu kasırdan donanmanın sefere çıkışını izlermiş." (Ahmet Ümit)
-
[isim]
Köşk
- KIRCA
-
-
[sıfat]
Hafif kırlaşmış
- "Tıknaz, kırca, kısa sakallı, kırmızı yüzlü bir efendi." (Memduh Şevket Esendal)
-
[sıfat]
Hafif kırlaşmış
- PIRTI
-
-
[isim]
Değersiz şey, eşya
-
Eskimiş giysi
- "Aktör, o her günkü pırtısını giyip de sahneye çıkarsa ağzıyla kuş tutsa seyirciye Demirhane Müdürü olduğunu yutturamaz." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Ufak tefek ev eşyası
-
Basma ve ketenden yatak, yorgan yüzü, giysilik kumaş
-
[isim]
Değersiz şey, eşya
- MISIR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Buğdaygillerden gövdesi boğumlu ve kalın, yaprakları şerit biçiminde, boyu yaklaşık 2 m olabilen, erkek çiçekleri tepede salkım durumunda, dişi çiçekleri yaprakla gövde arasında koçan biçiminde olan bir kültür bitkisi (Zea mays)
-
Bu bitkinin koçan üzerindeki taneli ürünü
-
Bu ürünün taneleri
-
[isim]
Buğdaygillerden gövdesi boğumlu ve kalın, yaprakları şerit biçiminde, boyu yaklaşık 2 m olabilen, erkek çiçekleri tepede salkım durumunda, dişi çiçekleri yaprakla gövde arasında koçan biçiminde olan bir kültür bitkisi (Zea mays)
- HIRKA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Genellikle soğuktan korunmak için giyilen, kumaştan, bazen içi pamukla beslenmiş, ceket biçiminde, önden açık, kollu üst giysisi
- "Bol hırkasının içinde ne kadar zavallı hatta ne kadar gülünçtü." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Genellikle soğuktan korunmak için giyilen, kumaştan, bazen içi pamukla beslenmiş, ceket biçiminde giysi
-
Dervişlerin giydikleri üst giysisi
-
[isim]
Genellikle soğuktan korunmak için giyilen, kumaştan, bazen içi pamukla beslenmiş, ceket biçiminde, önden açık, kollu üst giysisi
- HIŞIR
-
-
[isim]
Olmamış meyve
-
[sıfat]
Taşkınlık gösteren, yaramaz (kimse)
- "Serde toyluk vardı a canım. Sahi ne hışırdım o zaman. İlk gençlik, sersemlik, budalalık çağı." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Aptal, sersem
-
[isim]
Olmamış meyve
- YAZIR
- ...
- BAĞIR
-
-
[isim]
Göğüs
- "Yakup, ceketini, mintanını, içliğini çıkarmış, bağrını yağmura vermiş, bir heykel gibi sessiz ve kımıldamadan duruyor." (Tarık Buğra)
- "En büyüğünü kaybeden halk sanatkârının birkaç mısrası ile türkü bize bağrı yanan Anadolu'nun feryadını getirecek." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
- "İzmir'den kalkıp Mısır'a kadar beni görmeye, beni okşamaya, beni bağrına basıp sevmeye gelirdi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Oğlum böyle bir şey yaparsa onu ölmüş farz ederim. Bir evladım vardı: Allah elimden aldı derim, bağrıma taş basarım." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Ok yayı ve dağda orta bölüm
- "Sen onu bambaşka duygularla, heyecanlarla bağrına basmak isteyeceksin." (Erhan Bener)
-
Ciğer, bağırsak vb. vücut boşluklarında bulunan organların ortak adı, ahşa
-
[isim]
Göğüs
- KIRIM
-
-
[isim]
Savunmasız insanların veya tutsakların toplu olarak öldürülmesi, katliam
- "İçtenlik, insanları kırımlara, cinayetlere, haksızlıklara sürüklemiş..." (Salâh Birsel)
-
Hayvanların hastalık, soğuk gibi sebeplerle ölmesi
-
[isim]
Savunmasız insanların veya tutsakların toplu olarak öldürülmesi, katliam
- KIRAÇ
-
-
Verimsiz veya susuz, bitek olmayan (toprak)
-
Verimsiz veya susuz, bitek olmayan (toprak)
- TIRAŞ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Saç veya sakalı kesme işi, yülüme
- "Tıraştan sonra da bıyık, sakal yerleri belli olurdu." (Memduh Şevket Esendal)
- "Ve hele kaybedilecek zaman yüzünden ya tıraş olmaya ya da temizlenmeye vakit kalmazsa..." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Erkek saçını belli bir biçim vererek kesme
- "Asker tıraşı."
-
Kesilme ve kazınma zamanı gelmiş saç ve sakal
- "Üç günlük tıraşıyla hasta yatıyordu."
-
Bir şeyin üzerindeki pürüzleri alma, belli bir biçim vermek için yontma
-
Yalan, asılsız, bıktırıcı söz
- "Bırak tıraşı, doğru konuş."
-
[isim]
Saç veya sakalı kesme işi, yülüme